Sosyolojinin kurucularından Emile Durkheim, "Toplumsal olan her şey, dinseldir" diyor.
Hak ya da bâtıl olsun, genel anlamda dinleri birer sosyal yapılanma yöntemi olarak gördüğüm için Durkheim’in bu sözünün altına imzâmı atarım. Elbette, bu sözün verdiği mesaja itiraz edecek iki kesim var. İki zıt kutupta durmalarına rağmen, bu sözün eksenine muhalefet noktasında farklı yumurta ikizleri gibi birbirlerine yakınlaşırlar. Bir tarafta, dini sâdece ibâdet zanneden; ibâdeti de günün ve yılın belli dönemlerinde gerçek hayâttan kopma vesilesi gibi “mola” ya da “tâtil” olarak algılayanlar var. Diğer tarafta ise, artık hiçbir nesnelliği kalmamış, “din ile devlet işlerinin ayrılığı” gibi yuvarlak ve herkesin kendine göre yorumladığı anlayışı, özel hayâtında bile şiâr edinmiş “laikler” var. Bu düşman farklı yumurta ikizlerine biraz daha okuma yapmalarını tavsiye ederek, kendi çamurlarında debelenmeleri için rahat bırakalım.
Yine önemli bir sosyal bilimci ve antropolog olan Malinowski’nin Büyü, Din ve Bilim adlı eserindeki yaklaşımla, Batı bilimin hegemonyası altında itibarsızlaştırılan Hristiyanlığın başına gelenlere tüm dinlere genelleyerek bakıldığında, lâiklerin saman alevi kadar süren bir haklılıkları olabilir. Ama Hristiyanlığı bu hâle getiren kültürün bilim yolunda taşlarını döşeyen isimler bile dine bu kadar önem verirken, dini sâdece ibâdet zannedenlerin ve lâiklerin ikinci ya da üçüncü fırından ekmek yemeye başlamaları gerekir.
Bir taraftan Protestanlık, bir taraftan Komünizm, Katoliklik özelinde Hristiyanlığı hedef alıp tüm dünyâda Din’e saldırırken ve Auguste Comte, kilisenin yerine bilim laboratuvarlarını koyarken, Modernizm diye bâtıl bir dinin temelleri de atılmış oldu.
Mâbetlerin yerini fabrikalar, alışveriş merkezleri, stadyumlar, eğlence merkezleri aldı. Dinî grupların yerini spor takımlarının taraftarları, önemli okulların mezunları, hemşehriler aldı. Aziz ve evliyâların yerini, müzik ve sporun efsâneleştirilen isimleri aldı. Cennetten arsa satan Kilise’nin yerini, hep mutlu ve genç olmayı sağladığı iddia edilen ilaçları üreten kozmetik firmaları aldı. Ezanların ve çan seslerinin yerini tezâhüratlar; duâların yerini ilk dinlemede ezberlenecek kadar basit şarkı sözleri aldı.
En Yeni Mezhep
Tüm bunlar, 19. ve 20. yüzyıla yayılarak hayâtımıza yerleşirken, Hristiyanlığın Katoliklik ve Protestanlık mezheplerinden sonra Protestanlık mezhebinin çıkması gibi, Modernizm dininde de ortaya yeni bir mezhep çıktı: Sosyal Medya.
Sosyal Medya mezhebinin de kendi gibi bâtıl tarîkatları var: Facebook, Twitter, Instagram, WhatsApp ve diğerleri. Hak ve semâvî din anlayışımız ve inancımız ne olursa olsun, Modernizm dininin sosyal medya mezhebi o kadar baskın ve hegemonik bir güce sâhip ki, farkında olmadan “rıza” gösteriyoruz. Bu yazıyı, geleneksel bir medya organı olan gazetede yayınlanmak üzere yazsam da, bâtıl sosyal medyanın yukarıda adı geçen bâtıl mezheplerine bulaşıp bu kanallarda da paylaşacağım. Tüm mezheplerin ve dinlerin üstünde, âdeta bir doğa kânunuymuş gibi etkisi altında olduğumuz bu dine ve mezheplere intisap etmekten kurtulmanın yollarını aramaya başlayanlar yok değil. Bu yazıyı biraz da bu konuyu sorunsal hâle getirmek için yazdım. Yoksa, toplumsal boyutta dinî kimlik ve güç kazanan Modernizm’in ve onun alt gruplarının reklamını yapmak ve bu bâtıl yolları “kaçınılmaz nefsî zâfiyetler” olarak gösterip teslim bayrağı çekmek gibi bir emelim ve niyetim yok.
Modernizm dininin sosyal medya mezhebi kendini bize, tespih gibi elimizden düşürmediğimiz ve kendi paramızla aldığımız cep telefonları ile kabul ettiriyor. Daha da ileri gidip bu cihazları muska gibi uykuda bile yanı başından ayırmayanlar var. Evden çıkarken cüzdanını ya da ev anahtarı unuttuğu hâlde cep telefonu unutmayanlar çoğunlukta. Yanında cep telefonu yokken, kendini savunmasız hissedenlerin sayısı hiç de az değil.
Sosyal medyada yapılan paylaşımlara alınan beğeniler, âdeta amel defterine yazılan sevaplar gibi, mutluluk sebebi oluyor. Büyük cemaatli sohbetler için, Facebook veya Twitter tarîkati kullanılırken, samimi ve âile içi telkinlerde WhatsApp tarîkati tercih ediliyor.
Modernizm dininin Sosyal Medya adlı mezhebinde sayıları her geçen güç çoğalan tarîkatların tehlikelerinden kurtulmanın bence en etkili yolu, onları iyi tanımaktır. Tıpkı aşıyı yapmak için hastalığa sebep olan mikroptan ve panzehiri yapmak için zehirden yararlandığımız gibi, bu tehlikeyle baş etmek için kendisini kullanmak gerekiyor.
“Muşamma dekor” önünde yalancı bir mutluluk, sevinç, zenginlik ve huzur vaat eden bu mezhebin tarikâtlarının sayıları çok olsa da, yol olarak götürdükleri yer bir tânedir. Bu yollar ile mutluluk, sevinç, zenginlik ve huzûru elde etmeye çalışmanın gökkuşağının altında geçmeye çalışmaktan farkı yoktur.