Michael Llewellyn Smith, 'Anadolu Üzerindeki Göz' adlı eserinde; "Eski Yunanistan'ın bir devlet olmadığı ve başta dil olmak üzere bazı ortak yanları bulunan şehir devletlerinden meydana geldiği için sınırları yoktu.

Michael Llewellyn Smith, ‘Anadolu Üzerindeki Göz’ adlı eserinde; “Eski Yunanistan’ın bir devlet olmadığı ve başta dil olmak üzere bazı ortak yanları bulunan şehir devletlerinden meydana geldiği için sınırları yoktu. Eski Hellenizmin sınırları dil sınırlarından oluşuyordu. Yunanlıların, sömürgeci, kaşif ve yiyici olarak ilk girdikleri yerler, Anadolu’nun İyonya kıyıları (Ege Bölgesi) olmuştu.” diyerek Yunanlıların bitmek tükenmek bilmeyen genişleme ve sömürme isteklerini dile getirmektedir. (Simth,1978:31)

Yunanlıların genişleme isteğinin somutlaştırılmış şekli Megali İdea’da görülmektedir. Rigas Ferreros adlı milliyetçi Yunanlı bir şair tarafından 1791’de Bükreş’te hazırlanan ilk “Megali İdea” haritası 1796 yılında Viyana’da basılmış̧ ve daha sonra Yunan yayılmacılığının temel belgesi haline gelmiştir. 1844’te Başbakan Ioannis Koletis de parlamentoda yaptığı konuşma ile bu fikri resmileştirmiştir. (Yalçın;2017:34).

1844 yılı Ocak ayında Yunan meclisinde konuşan Yanni Koletti adlı milletvekili ise şu ifadeleri kullanmıştır: “... Yunan Krallığı bütün Yunanistan değildir. Sadece Yunanistan’ın en küçük ve en fakir bir parçasıdır. Yunanlı, sadece krallık ülkesi halkı değildir. İyonya, Selanik, Serez, Edirne, İstanbul ya da Trabzon ve Girit, Sisam Adası ve Yunan tarihine ve Yunan ırkına bağlanan tüm bölge ve yörelerde yaşayan halklardır. Elenizmin iki büyük başkenti vardır. Atina, krallığın başkentidir. İstanbul ise büyük başkent, tüm Yunanların ümit ve hayallerinin kentidir”(Yalçın;2017:34).

1864’de yapılan Yunan Anayasası’nda Kral I. Yorgi’ye “Helenlerin Kralı” adı verilmişti. Millî Kuvvetlerin İstanbul’a girdiği gece Patrik IV. Meletios’un Yunanistan’a kaçmasından sonra Patrikhanede yapılan aramada ele geçen belgeler arasında “Kara Kitap” da bulunmaktaydı. Bu kitapta bütün Ege ve Doğu Akdeniz, Trabzon merkezli Pontus, Arnavutluk kıyıları, Kıbrıs ve Oniki Ada kurmayı tasarladıkları Yunan-Rum devletinin sınırları içerisinde gösterilmekteydi. (Yalçın,2017:35).

Megali İdea’nın gerçekleşmesi için, Yunanistan’ın bağımsızlığı ile işe başlanması, merkezi İstanbul olmak üzere Bizans İmparatorluğu’nun eski sınırlarına ulaştırılması; aynı zamanda Karadeniz kıyılarında bir Pontus Devleti kurulması planlanmıştır. (Yalçın,2017:35).

“KÜÇÜK ASYA FELAKETİ”

I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğu ile Mondros Mütarekesi’nin yapılmasını ve İstanbul’un işgal edilmesini fırsat bilen Yunanlıların, İngilizlerin vekil gücü olarak 15 Mayıs 1919 günü İzmir’e çıkmaları ile başlayan Anadolu’yu işgal çabaları 3 yıl 3 ay 22 gün sürmüştür. Mustafa Kemal Atatürk’ün Müttefik Kuvvetlerin İstanbul’u işgali üzerine söylediği “geldikleri gibi giderler” sözüne uygun şekilde, kendilerini Anadolu’yu işgal için gönderen sahipleri gibi ağır bir hezimete uğrayarak gitmek zorunda kalmışlardır. Yunanlılar bu hezimeti “Küçük Asya Felaketi” olarak adlandırmaktadırlar.

Yunanlıların söylemi ile Küçük Asya Felaketi, Megali İdea hevesi ile yola çıkanların heveslerinin kursaklarında kaldığı, Kuvayı Milliye Ruhu ve Misak-ı Milli karşısında boyun eğerek geri çekilmek zorunda kaldıkları ağır yenilginin adıdır.

ZAFERİN ADI

1071 yılında Malazgirt Meydan Muharebesi ile Anadolu’ya giren Türkleri, Anadolu’dan atabilmek için aralıksız sürdürülen girişimlere dur denilen ve Megali İdea’nın yırtılarak denize atıldığı zaferin adıdır 30 Ağustos.

Falih Rıfkı Atay’ın söylemi ile “Neyimiz varsa 30 Ağustos’a borçluyuz” şeklinde özetlenebilecek bir büyük başarı hikayesidir 30 Ağustos. Hikayenin Kahramanı Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki Türk milletidir.

Bir milletin ruhu ele geçirilmedikçe, azim ve iradesi kırılmadıkça, bir memleketi zapt ve işgal etmenin o memlekete egemen olmak için yeterli olmayacağını, hele bu Türk Milleti ise asla olamayacağının Milletimizi küçük görenlerin arsız yüzlerine tokat gibi inen Türk milletinin haykırışının adıdır 30 Ağustos.

Sözde medeni olduklarını söyleyen ve Anadolu halkını küçümseyen Batılı ülkelerin desteğindeki Yunanlıların vahşet ve soykırımın akla hayale gelmeyecek örnekleri verdikleri insanlık ve savaş suçunu aralıksız işledikleri, Batı’nın ise duymadım, görmedim, işitmedim diyerek üç maymunu oynadığı işgale verilen anlamlı cevabın adıdır 30 Ağustos.

Millet, Meclis ve Ordu birlikteliğinin sağlanması ile zafere ulaşılabileceğinin örneğidir 30 Ağustos.

Büyük Zaferi ruhuna ve şanına uygun olarak kutlamak ve şehitleri anmak amacıyla ilk tören, zaferin mimarı Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın da katılımı ile 1924 yılında yapılmıştır. 1926 yılında ise Büyük Zaferin Türk Kara, Deniz ve Hava kuvvetleri için bayram ilan edildiğine dair bir kanun çıkarılmıştır. Ardından da dönemin Milli Savunma Bakanı Recep [PEKER] Bey imzası yayımlanan genelge ile bu bayramın nasıl kutlanacağı ve ne tür düzen alınacağına dair ayrıntılı bir genelge yayımlanmıştır. 1926 yılından itibaren 30 Ağustos Zafer Bayramı olarak Büyük Zafer kutlamaları yapılmıştır. Bu kutlama ve anma törenleri kimi zaman çok dar kapsamlı olmuş̧ kimi zaman da daha katılımlı ve daha geniş̧ kitlesel hal almıştır.

Bu büyük Bayram Milletimize Kutlu Olsun.

Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, vatan uğruna kanını ve terini akıtanları saygı ve minnetle anıyoruz.

Kaynak:

Yalçın, E. (2017). Yunanlıların Bitmeyen İdeali: “Megali İdea” . Toros Üniversitesi İİSBF Sosyal Bilimler Dergisi, 4 (7) , 33-48. Retrieved from https://dergipark. org.tr/tr/pub/iisbf/ issue/33561/ 368165

Smith, M.,L(1978), Anadolu Üzerindeki Göz, Hürriyet Yayınları, İstanbul