Eski Prusya için bir tanımlama vardır: "Milleti olan ordu" diye. Bir ülkenin nasıl ordunun ihtiyaçlarına göre şekillendiği, ordunun ülke yönetimindeki etkisini anlatmak için kullanılır.
Eski Prusya için bir tanımlama vardır: “Milleti olan ordu” diye. Bir ülkenin nasıl ordunun ihtiyaçlarına göre şekillendiği, ordunun ülke yönetimindeki etkisini anlatmak için kullanılır. Din ve askeriye tarih boyunca en disipliner oluşumlardı. İkisinin de katı kuralları vardır. Kimi zaman dinler askeriyenin sınarları içine girerler, kimi zaman askerler dinin çizgilerini zorlarlar. Biri olmadan diğerinin olması mümkün değildir. Bazen çatışırlar, bazen barışırlar. Ama ikisininde temel dayanağı millettir.
Eski Prusya’nın akibeti belli. Tarih sahnesinden yok oldu. Milleti olan ordu kavramı da onunla birlikte tarihi gömüldü. Ama etkileri devam etti. Türkiye 15 Temmuz’a kadar bu Prusya zihniyetinin ayakta kalan son temsilcilerinden biriydi. Askerdeki sabah sporlarında “Her Türk asker doğar” diye bağırarak bu düzeni yürütmek artık mümkün değil. Türkiye artık ordusu olan millet statüsüne yükseldi. Artık tartışılamaz bir şekilde millet orduya göre değil, ordu millete göre şekillenecek. Çünkü çok açık bir biçimde görüldü ki Prusya tarzı yaklaşımlar artık çok eski kalıyor.
Herkesi kendin gibi bilirsin
Türkiye’de yaşayan 7’den 70’e, hatta 90’a vatandaşlarımıza hizmetlerim devam ediyor. Nasıl iyi bir vatandaş olabilirsiniz? İşte size iyi vatandaş rehberim:
-
Öncelikle söylenen her şeye inanacaksınız.
-
Bankerlere kesinlikle inanın. Sizin paranızı alırlar sonra buharlaşırlar.
-
Sahtekar kooperatifçilere inanın. Ev yaptıracağız vaadiyle yıllarca kanınızı emerler.
-
Sahtekar müteahhitlere inanın. Olmayan evi maketten satarlar, olan evi ise 5 kişiye birden satarlar.
-
Dolandırıcılıktan bir sürü sabıkası olduğu halde “Dünyanın en büyük otomobil fabrikası kuracağım. Ada bile satın aldım” diyenlere inanın. Paranız daha cebinizden çıktığı anda yok olsun.
-
Titan gibi primitlere inanın. Az para koyacaksınız, çok kazanacaksınız derler, kazanan sadece kendileri olur.
-
Telefon açıp, “Filanca savcılıktan, falanca polis karakolundan arıyorum. İsminiz teröre karışmış. Paranızı pencereden atın” diyenlere inanın. İnanın da görün gününüzü.
-
Özellikle yapamayacakları şeyleri vaad edip, seçimden sonra unutanlara inanın.
-
“Bizi dinlerseniz, sizi cennete götüreceğiz” diyen sahtekarlara inanın. Herşeyinizi sömürürler.
-
“Hocaefendi her gece rüyasında (Haşa) Peygamber Efendimiz ile sohbet ediyor” diyenlere inanın. İnanın ki her iki dünyanızı da kaybedin.
-
“Biz sadece eğitim için varız. Başka birşey bilmeyiz” diyenlere inanın. Üzerinize ateş açıp katletsinler.
-
“Türk Silahlı Kuvvetleri sarsılmaz bir bütündür” diyenlere de inanın. Darbeye kalkışıp kendi komutanlarını rehin alsınlar.
-
“Demokrasi” diyip, darbeleri el altında destekleyen batılı ülkelere inanın. Sonrasında derbe yapanları korusunlar, kollasınlar.
Bu liste uzaaar gider. Burada amacım halkı eleştirmek değil. Bir laf vardır; “Herkesi kendin gibi bilirsin” diye. İşte bizim yanılmalarımız hep bundan.
Erhan Çelik sizi niye gerdi?
Erhan Çelik TRT Ana Haber’i sunmaya başladı ya. Bir kıyamet bir kıyamet. Saldıran saldırana. Alacağı maaştan, olur olmaz iddialara. Yahu sana ne... Yahu işine baksana.. Yahu sen manyak mısın? Öncelikle bir profosyenel televizyoncu olarak fikrimi söyleyeyim. Erhan Çelik ekrana yakışan bir isim. Sunuşu ve duruşu tartışılmaz. Geçmiş dönemde yaptığı işler bunun kanıtı. Bu saptamanın üzerinde söylenen herşey boş. Eğer işini iyi yapıyorsa, ekranda iyi duruyorsa başkalarına ancak bok yemek düşer.
Gelelim maaşına. Erhan Çelik başka bir kanalda bir ana haber sunucusu ne alıyorsa en az onu almalıdır. Bu ligin değeri belli. Nasıl Fenerbahçe’ye üçüncü ligden hoca transfer edemiyorsan, TRT’ye de edemezsin. Alacağın direktörün de fiyatı bellidir. Hatta bu dediğim TRT’deki diğer kadrolar için de geçerli. Maaşlar da piyasaya göre belirlenmeli. Kıyasıya rekabet başka türlü mümkün değil. Haa işinden memnun değilsen, görevini değiştir. Ama görev verdiysen de gereğini yerine getir. Gelelim şimdi de hakkında ailesine varan iddialara. İşte bu benim cinlerimi tepeme çıkartan nokta. Elime bir odun alıp ağızlarına vurasım geliyor. Eleştirecekseniz adamı yaptığı işle eleştirin. Bel altı vuruşlar, alçakça arkadan saldırmalar, asılsız iftiralarla hiç bir yere varamazsınız.