MANZARALAR 

Bazen televizyonun sesini kısıp insanların sadece hareketlerini izliyorum. Televizyon bize canavarlaşmayı gösteriyor. TRT 2'nin "2"si bile Loch Ness canavarına benziyor.

Abone Ol

Bazen etraftakileri gözlüyorum. Bazılarını eski tanıdıklarıma benzetiyorum. Gölgedeki şeyler ortaya çıkıyor sessizlikte... Farabi'nin bostan bekçiliği, Talat Paşa'nın postacılığı gibi... Böyle her şey farklı görünüyor.

Resimler de sessizliğe dair şeylerden... Fotoğrafın icat edilmesinden önce bazı ressamlar ülkeleri adına istihbarat toplayan insanlardı. İsveç’in İstanbul’a gönderdiği ilk elçisi Claes Ralamb misali...

Ressamın eline boya bulaşıyor. Resim ressamın nereden baktığını gösterir diyor birisi. Manzara siyaha bulanmış ama Carl Philipp Fohr'un kömürcü kulübesinden ışık sızıyor. Sarı ve cezbeden, gizemli ve iç ısıtan... "Hah, evet orada bir şey var" diyor.

Eski denizcilerin gemilerin ruhu olduğuna inanması gibi bir şey bu. Işık umut demek, kulübe sığınak demek... Gökyüzü özgürlük demek... "İnsan özgür doğar, oysa her yerde zincire vurulmuştur" diyen Rousseau'nun ima ettiği bir gök bu... Ki o, insanların devletin yasalarına uyarken aynı zamanda hep beraber özgür olmalarını amaçlıyordu.

Anayasacı Georges Burdeau "insan insana itaat etmemek için devleti icat etmiştir" diyordu. Ama gökyüzü kayboluyor. Tarihin bir noktasında Hieronymus Bosch bir ahret manzarası anlatmaya başlıyor. Bir tarafta mülteci kamplarında ana babasını kaybetmiş günde bir öğün yemek yiyebilen öksüz çocuklar, temiz sudan mahrum yüz milyonlarca insan; öbür yanda görülmemiş bir lüks içerisinde yaşayanlar...

Dünyaya gönülsüz, göksüz bir tablo hakim, modern insanın kendi içinde de bir diktatörlük var. İşleri verschlimmbessern; iyileştirmeye çalışırken bozuyor bu insanlık. Haddini aşan zıddına, batı devleti, batıl devlete dönüşüyor. Yaptığını yiyen tavuk gibi davranıyorlar. Kadın demiyor, zulmediyorlar. Çocuk demiyor, bomba yağdırıyorlar. Öbür yanda sekiz milyar dolarlık yardımı ile dünyada en çok insani yardım yapan ülke Türkiye. Türkiye işte bunun için büyük... Umut burada, umut Anadolu'da... Gölgedeki şeyler ortaya çıkıyor birden...