Sportoto Süper Ligi Lefter Küçüandonyadis Sezonu'nun sonuna altı adım var. Ama ne altı adım..

Birileri “adımları sıklaştıralım, sırayı da bozmayalım” der gibi ama, bu hafta da bu sözü duydular galiba. Bu hafta da hatırı sayılır şekilde adımları sıklaştıramadılar. Görünen o ki, dışarıdan oldukça zorlu bir lig yaşayacağız kalan bu altı hafta süresince.

Yalnız, geçtiğimiz hafta, iki önemli karşılaşma sonrasında, şimdiye kadar fısıltı olarak çeşitli ortamlarda dillendirilen dış sesler, sağ gösterip sola vuran bir yöne doğru kaymaya başladı bile. Asıl can sıkıcı olan bu yönlenmedir. Bu konuda, ortamı sakinleştirmek görevinde olan Türkiye Futbol Federasyonu ise uzaktan seylediyor ve sadece her hafta şu veya bu şekilde takımları ceza kuruluna sevkediyor ve eski alışkanlığı olan para cezalarını vermeye devam ediyor. Ama ortalıkta şampiyonluk mücadelesi vermeye çalışan takımların giderek rayından çıkan, giderek sertleşmeye meyleden atışmaları konusunda ortamı sakinleştirmek için hiç bir şey yapmıyor.

Öyle ya; Federasyon ve çevresindekilerin odaklandığı 1 Haziran TFF seçimleri; takımları, hakemleri ve gündemi etkiliyor. Bundan en çok etkilenenin; çok sakin ve aklı başında yönetim göstermesi gereken Merkez Hakem Komitesi’nin olduğu çok net hissediliyor.

Nasıl mı? Anlatalım dilimiz döndüğünce. Bu hafta şampiyonluğun iki adayı; önemli iki maça çıktılar. Bunlarda; Lig Lideri Başakşehir, zirvedekileri takip etmeye çalışan üçüncü sıradaki 50 puanlı Beşiktaş ile deplasmanda karşılaştı ve zorlu karşılaşmayı 2-1 mağlup kapadı, yani üç puanlık bir tökezleme yaşadı. Bu hemen arkasında 55 puanla ikinci sıradaki Galatasaray’ı oldukça umutlandırdı. Liderle puan farkını üç puana indirme şansı doğurmuştu. Ancak puanlar oynanmadan kazanılamıyordu. Lig ikincisi Galatasaray’ın alt sıralardaki Fenerbahçe ile deplasmanda maçı vardı ve o karşılaşma Galatasaray’ın umduğu gibi sonuçlanmadı. Karşılaşma 1-1 sonuçlandı. Liderle aradaki puan farkı sadece bir puan azaldı, beşe indi.

Hafta bu iki maça odaklandı ve iki ezeli rakip arasında hakem hatalarına dayanan tartışmalar eski çekişmeleri yeniden ortaya çıkardı. Bu arada asıl dikkat çeken ise, iki ezeli rakip arasındaki bu tartışmanın direkt olmasa da Başakşehir’le ilişkilendirilmesiydi. Bu konuda “ağzı olanın konuştuğu” pek de hoş olmayan değerlendirmeler ortalıkta dolaşmaya başladı.

Bunlarla ilgili ayrıntıları burada yazmak istemem. Birçoğunu hepiniz biliyorsunuzdur. Bu çekişme, zaten kendine güvenlerini kaybetme aşamasında olan maç yönetme inisiyatifini neredeyse sadece VAR’a bırakan hakemlerimizi iyice zora sokacak gibi. Başakşehir karşılaşmasındaki hakem hataları, ertesi günkü Fenerbahçe-Galatasaray karşılaşmasında iyice ayyuka çıktı. FİFA kokartlı Hakem Ali Palabıyık çokça hata yaptı, ortalık iyice karıştı. İki klüp yöneticilerinin tartışmaları sertleşti, bu arada tartışmalara Başakşehir başkanı da dahil olunca durum iyice karıştı gibi.

Evet o maçta, hakem Ali Palabıyık karşılıklı olarak çok hata yaptı. Bana göre yaptığı en büyük hata; Hasan Ali Kaldırım’a gösterdiği kartlar konusundai kararsızlığı ve son kararıydı. O pozisyonu VAR’da da izlemiş olmasına rağmen hiç de iyi süzemedi. Son adam gibi değerlendirip bariz gol şansı gibi gördü ve önce sarı kart, VAR’dan gelen ikazla VAR’da izledikten sonra ise, sarı kartı kımızı karta dönüştürdü. Diagne’nin pozisyonunda Hasan Ali Kaldırım’ın onu düşürecek gibi bir müdahalesi yoktu. Görüntülerden, Diagne kendi ayağına takılarak düştüğü çok net görülüyor. Asıl önemli olanı; bu yanlış kararının etkisiyle hakemin daha sonraları her iki takıma yansıyan fazlaca hata yapmış olmasıdır.

Lig fotoğrafından yansıyanlardan, işler hiç de iyi gitmiyor.

Lig her şeye gebe. Sorumlular, taraflar çok dikkat etmeli. Çok zor altı hafta bizi bekliyor.