“Cesareti olmayan yüreğin, yâr diye başını koyacak bir sinesi olmaz”
Bir sohbet esnasında işittiğim ve mıh gibi zihnimde yer edinen bu cümlenin orijinal söylemi Kürtçe ‘imiş’, öğrendim!
Bu sebepten cümle ortama; ‘Yaşar Hanım orijinal Kürtçe halini hatırlamıyorum fakat sen mutlaka bilirsin’ diye sunuldu.
Hakim olmadığım konularda hiç tereddüt etmeden ‘bilmiyorum’ deme hakkını kullanan bendeniz bu cümle için ‘Kürtçe biliyorum fakat bu cümleyi ilk kez duydum’ derken mahcup oldum! Benim bilmediğim, daha önce hiç duymadığım anlamlı bir sözü başka kültürden insanlar yıllar önce duymuş, çok etkilenmiş ve unutmamış.
Bu topraklardan boy veren ve eserlerine can veren duygularını Kürtçe ile besleyip süsleyen bunca şair, yazar, sanatçı varken daha önce bu cümleyi ve daha nicelerini işitmemiş olmak benim eksikliğim mi yoksa yıllarca terör illetini başımıza saranların mı diye sorgulamaya başladım sonrasında.
Kürtçe, yıllarca terörün propaganda cümleleriyle ve nağmeleriyle öne çıkarıldı... Çocukların eline taş verip Kürtçe sloganlar attırıldı...
Dünya baharın gelişi vesilesiyle Nevruz’u eğlence ve şenliklerle festival tadında kutlarken biz de sahneye çıkıp Kürtçe sloganlar atanların bizi bölme niyetlerinin malzemesi edilmeye çalışıldı...
Her dilden nağmelerle yan yana halaya, horona durulurken Kürtçenin sağından solundan çekilip terör propagandası cümleler iliştirilmeye çalışıldı...
Fıkralar, efsaneler, masallar, öğüt vermesi gereken anlatımlar yerine terörün sebep olduğu acıların nakşedildiği ağıtlar yükseldi Kürtçe kelimelerden...
Tüm bu olumsuz yansımalar sonrasında bilenin gizli gizli konuştuğu bilmeyenin yasaklı sayıp sakındığı dil oldu Kürtçe. Kimse kimseyi suçlamasın! Tek suçlu terör ve onun propagandasını yapanlar...
Edebiyatçı ve şairler tarihinin sayfalarını araladığımızda Doğu ve Güneydoğu’dan sayısız ismin altın harflerle yazıldığını görebiliyoruz. Dilimize ve yüreğimize demir atmış eserlerin altındaki imzalara baktığımızda yine bu isimleri görüyoruz.
Tüm bunların yanında hayata, insana, değerlerimize, bereketli topraklara, geleceğe, umuda, duyguya, aşka dair sayısız özlü sözü bünyesinde barındıran Kürtçeyi ve Güneydoğu Kültürü neden hak ettiği değerde öne çıkarılmadı, çıkaramadık diye sorgu yapmamız gerekiyor!