Konut kredi oranlarında hükümetin baskısı ile önemli düşüşler yaşamıştık.
Aylık yüzde 1,2’ye dayanan konut kredisi faiz oranları aylık yüzde 0,90’lara kadar düşmüştü. Fakat son dönemde yeniden aylık yüzde 1,2 seviyesine geri geldi. Bu artışın cebimizi ilgilendiren ve kolay anlaşılır tarifi şöyle yapılabilir;
100 bin TL 120 ay konut kredisini aylık yüzde 0,90 oran ile borçlandığınızda aylık 1.366,20 TL taksitle 163.944 TL toplam borç yüklenmiş olursunuz.
Aynı tutar aynı vadede aylık yüzde 1,20 oran ile finanse etseniz aylık 1.576,80 TL taksitle toplam 189.216 TL borç yüklenmiş olurdunuz.
Yani 25 bin TL fazla faiz ödemek durumundasınız.
Önemli bir tutar değil mi? Bir evin yanında bir de orta halli otomobiliniz olabilir demektir. Ya da çocuğunuzun eğitim hayatı boyunca yapacağınız masrafın bir bölümünü karşılar. Ya da tasarruf olarak ortaya çıkar ve size yatırım imkânları ile paranızı değerleme imkânı sunar.
Yukarıdaki örnekteki durumda olan birisi, örneğin aylık 200 TL civarı olan indirimi BES’te değerlendirse ekonomimizin temel problem olan tasarruf açığı ile mücadele çok önemli destek sağlamış olur. Böyle bir amacı olmasa dahi aylık 200 TL’yi zorunlu harcamalarına yönelik kullansa büyümeye katkı sağlar.
Üstelik bankalar konut kredisi maliyetlerini indirdiklerinde aslında indirdikleri kadar oranı ihtiyaç kredilerinin maliyetine eklerler. Böylece zarar etmezler. Çünkü aylık yüzde 1 maliyetin üzerinde konut kredisi talebi düşmektedir.
Konut kredisi talebindeki düşüş doğrudan konut satışlarını etkiler. Konut satışlarının olumsuz etkilenmesi inşaat sektöründe yavaşlamaya neden olur. İnşaat sektöründeki yavaşlama bankaların doğrudan 350 milyar TL civarı kredisi için risk oluşturur. Bu tutara inşaat sektörünün ekonominin geneline etki eden performansı düşünüldüğünde 150 milyar TL civarındaki konut kredileri ve inşaatla ilişkili sektörlerin kredileri de olumsuz etkilenir.
Yani bankalar konu kredisi oranlarını yükselttiklerinde aslında kendi riskliliklerini yükseltirler. Bu bakımdan bankaların konut kredi oranlarının yükselmesinden memnun oldukları düşünülemez. Fakat sıkılaştırıcı para politikaları oranların yüksek kalmasına neden olmaktadır.
Gene de 500 milyar civarı kamu mevduatını ucuz kaynak olarak değerlendiren kamu bankaları üzerinden konut kredileri pazarı canlı tutulabilir. Bu türden bir strateji ihtiyaçtır da.
Bunu yaparak kamu bankaları piyasada fiyatın asıl belirleyicisi olacağından uzun vadede karlılığını yükseltecektir. Aslında kamu bankalarının kamu mevduatı üzerinden görece düşük maliyetle kaynak sağlaması halkın olanı halka uygun şartlarla vermekten başka bir şey değildir.