İlginçtir ki, hepimizin sevdiği çeşit çeşit kokular olur. Bazılarını ortak olarak hepimiz severiz ama genelde herkesi etkileyen farklı farklı kokular olur.

Bir koku herkese aynı güzellikte gelmez. Burası çok enteresan bir haldir. Tıbbi bir konu tabii. Tıpta belki işin bu kısmına dair de açıklamalar vardır belki. Ben yüzeysel ve şahsi olarak gözlemlerim üzerinden yola çıkarak bunları yazıyorum. Artı, biraz ileride bir nöroloji uzmanının bu konudaki fikirlerinden de alıntılar yapacağım yer yer.

Kokuların insana iyi geldiğini, kötü kokularında insanı rahatsız ettiğini bilirdim, lakin bazı kokuların insan psikolojisi ve sağlığı üzerinde bu denli etkili olduğunu da tahmin etmiyordum açıkçası... Yani "koku" diyerek geçmemek lazımmış... İyi kokuları nefeslemek lazımmış!

Bir kitabı okurken satır aralarında bazı notlar dikkatimi çekti, sonrasında internetten de konuyu araştırdım ve hakikaten güzel bazı bilgilere rastladım. Şimdi lafı daha fazla uzatmadan bu bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü çok uzun bir bahis ve bizim yerimiz de dar...

Nöroloji Uzmanı, aynı zamanda "Beynin Sırları ve Manyetik Şifreleri" isimli bir kitabı da olan Dr. Mehmet Yavuz 'Medikal Akademi' isimli, tıbbi içerikli, sağlığa dair güzel bazı haber ve bilgilerinde bulunduğu bir site de bu konulara dair görüşlerini beyan etmiş. Bu görüşlerden önemli gördüklerimi kısmen (alıntı olarak) aşağıda sizlerle paylaşıyorum.

Umarım sizlerin günlük yaşamında da bu tür bilgiler işe yarar.

Koku duyusu ve günlük yaşantı...

İnsan burnunun yaklaşık olarak 13 bin koku molekülünü birbirinden ayırt edebildiği, 3-8 bin arasındaki molekülün ise tam bir keskinlikle ve etkin olarak hissedebildiği düşünülmektedir. İnsan burnunda bin civarında değişik koku reseptörü vardır. Ayrıca beş milyon kadar nöronun koku duyusunu algılamak ve ilgili merkezlere iletmekle görevli olduğu sanılmaktadır. Kokuyu ileten sinirler, organizmadaki en yavaş ve en ince sinirlerdir. Günlük yaşantımızı olumlu ve olumsuz yönde etkileyebilen koku duyusu 24 saat boyunca çalışır...

Diğer duyulara oranla daha geç beyne intikal ederler ama hafıza da çok daha fazla yer ederler. Koku algısı, beyindeki koku merkezine ulaştığında, beyin daha önceki deneyimlerle belirlenmiş şifreleri çözerek, kokunun tanınmasını sağlar. Beyne ulaşan koku duyusu, limbik (beyne komşu bir sistem, bu sistemin koku duyusu ile ilgili yapılarla da önemli ilişkisi bulunmakta) sistemdeki duygusal ve dürtüsel merkezlere de iletilir. Kokunun davranış ve duygular üzerindeki etkileri bu bağlantılarla açıklanabilir. Kokular, kendileriyle bağlantılı olarak geçmişte yaşanan bazı olayları da aklımıza getirirler. Yolda yürürken rastladığımız tanıdık bir parfüm kokusu, bize o parfümü kullanan arkadaşımızı hatırlatır. Ayrıca her insanın kendine özgü bir ten kokusu vardır ve bu da parmak izlerimiz gibi oldukça özel bir durumdur. Sıcaklık, koku gibi aynı fiziksel koşullarda, belli uyaranların varlığıyla beraber öğrendiğimiz şeyleri, aynı koşullar tekrar yaratılıp aynı uyaranlar bize tekrar verildiğinde, mükemmel olarak hatırlayabiliyoruz. Eğer yabancı dilde bir kelime grubunu, mesela yasemin kokan bir ortamda ezberlediyseniz, bu kelimeleri gene yasemin kokan bir ortamda çok daha iyi hatırlayabilirsiniz. Çünkü koku, bu kelimelere ilişkin semantik hafızanızın harekete geçmesine yardımcı olacaktır.

Dolayısıyla çeşitli kokular kullanarak kişilik yapısını ve psikolojisini etkilemek mümkündür. Örneğin; komedi temalı bir tiyatro oyununda, ciddiyet kazandıran amber ve tütsü kokusu kullanırsanız, kişileri güldürmeyi başaramayabilirsiniz. Ciddiyet istediğiniz bir mekanda da odun ve tahta kokusu kullanırsanız, insanlar lakayt ve rahat davranışlar içerisine girerler ve bir türlü istediğiniz ciddiyete ulaşamayabilirsiniz. Nitekim çalışma odalarında hafızayı olumlu etkilemek için gül, karanfil kokusu kullanılmalı, eğlence mekanlarında ise mandalina, limon, ananas veya muz kokuları gibi kokular tercih edilmelidir.

Aromaterapide kullanılan esans yağları aromatik bitkilerden (lavanta, gül, yasemin gibi) genellikle buharla damıtma yöntemi ile elde edilmektedir. Buharlaşan esans yağları solunum yolu ile vücuda alınır. Aromaterapi, tıbbi tedaviden parfümeriye kadar geniş bir alanda yıllardır kullanılmaktadır. Aromaterapinin medikal, estetik, psikiyatrik ve holistik (beden ve ruh bütünlüğü) olmak üzere dört temel uygulama alanı mevcuttur. Esans yağları, bazı yoğun bakım ünitelerinde havadaki bakteri ve mantarlara karşı kullanılmaktadır.

Esanslı yağlar, sigara dumanı dahil kötü kokuları basitçe maskelemez, önlerler. Esanslı yağlar, havada çözülmüş mikro buğu olarak teneffüs edildiklerinde, vücudun bağışıklık sistemini kuvvetlendirirler. Dolayısıyla saf esans yağlarının canlı organizmalar üzerinde çeşitli faydalı etkileri bulunmaktadır.

Gül esans yağı halk arasında güzel koku özelliğinden dolayı kullanıldığı gibi sakinleştirici etkisi ve cilt bakımı için de kullanılmaktadır. Eski tıp kitaplarında gül yağının kozmetik kullanımının yanı sıra karın ve göğüs ağrısının tedavisinde etkili olduğu, kalbi kuvvetlendirdiği, menstrüel (hanımlarda olan) kanamaları ve sindirim sistemi rahatsızlıklarını tedavi ettiği ifade edilmektedir. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda da gül yağının mikrop kırıcı, ruhsal rahatlatıcı, iltihap dağıtıcı, uyku düzenleyici, öksürük kesici ve ağrı kesici etkilerinden bahsetmektedir.

"Güzel kokular" teneffüs etmeniz dileğiyle...

Kaynak;

https://www.medikalakademi.com.tr/koku-ruh-halimizi-nasil-etkiliyor/