Yeni haftaya Moody's isimli kredi rayting kuruluşunun Türkiye hakkındaki acımasız kararın sarsıntısı ile başladık.
Yeni haftaya Moody's isimli kredi rayting kuruluşunun Türkiye hakkındaki acımasız kararın sarsıntısı ile başladık. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'den yapılan yazılı açıklamada, Türkiye'nin uzun vadeli kredi notunun, darbe girişiminin ardından 18 Temmuz'da başlatılan negatif izleme sonucu "Baa3"ten "Ba1"e revize edildiği belirtildi. Açıklamada, not indirim kararına dış finansman yükümlülüklerine yönelik risklerin artmasıyla kurumsal güçler ve büyümenin zayıflaması gerekçe gösterildi. Derecelendirme kuruluşu buna karşın, "durağan" not görünümünün "Türkiye'nin büyümeye devam eden büyük ve esnek ekonomisiyle güçlü mali disiplinini yansıttığını" kaydetti. Bu notun yatırımcıya mesajı da "Yatırım yapılabilir ama riskli bir ülke" demek oluyor.
Dövizin ve borsanın hareketleri ile piyasa bu konudaki tepkisini veriyor. Yeni haftanın ilk gününden itibaren dolar yükseliyor, borsa düşüyor. Beklenmeyen bir karar mıydı? Aslında değildi. Bir süre önce S&P Türkiye hakkında olumsuz not verdiğinde, benzer tavırları geçmişte de sergileyen Moody's'in aslında bunu yapacağı belliydi. Sadece bu karar öncesi yaptığı "Türk ekonomisi 15 Temmuz darbesini rahat atlattı" şeklindeki açıklaması, belki de notu düşürmez şeklinde bir algı geliştirmişti.
Ama iyimser beklenti gerçekleşmedi. Kimine göre siyasi bir kararla da olsa notumuz düşürüldü. Sonuçta karar siyasi de olsa kısmi haklı gerekçeleri de olsa piyasaya bazı sonuçları olacak. Her şeyden önce diğer kurumların da kredi notunu düşürmemesi için ekonomide önlem alınması gerekecek. Bu durum Merkez Bankası'nın kredi faizlerini düşürmesiyle ilgili politikasına zarar verecek. Yani kredi faizlerinde daha fazla gevşeme şimdilik hayal olacak.
Yabancı yatırımcılar zaten bu kararı önceden tahmin ederek pozisyonunu almıştı. Yeni yatırımcılar da hisse senedini ucuza almaya çalışacak, yani yatırımı daha kelepir fiyatlardan gerçekleştirmeye çalışacak. Şimdi kızarak tepki vermek değil soğukkanlı davranmak gerekiyor. Üretmeye, çalışmaya, inanmaya, dik durmaya devam etme zamanı. Derecelendirme kuruluşlarının istediği gibi paniklersek, ekonomiye inanmazsak biz ortaya çıkarılmaya çalışılan karamsar tabloya istemeden destek verip, ekonomiyi zayıflatırız. Bu nedenle nasıl ki darbe girişimi sonrası bir duruş sergilendiyse, şimdi de ekonomik bu darbelere karşı soğukkanlı bir duruş sergilemek gerekiyor. Dış açığı artırmayan, üretime öncelik veren, kendi yatırım değerlerimize inanan bir anlayışla hareket etme zamanıdır...