Kişisel gelişim, başarı güdüsü ve hırs

Doğru yerlerde kullanılmayan kavramlar, anlamlarını yitirirler. Bazen de anlamsal yakınlık taşıyan belirli kavramlar arasındaki önemli nüanslar silinir ve genellenir.

Abone Ol

 Çoğu zaman mekanik bir biçimde, hızla gerçekleşen bu zihinsel yuvarlama ise ciddi anlamsal kaymalara sebebiyet verir. Örneğin çok iddialı olan şu üç kavramı doğru yerlerde kullanmalıyız: Kişisel gelişim, başarı güdüsü ve hırs.

Kişisel gelişim, temel kişilik özelliklerinden hareketle bilgi ve beceri kaynaklarının geliştirilmesini içerir. Oysa kişilik yapısı ile doğrudan ilişkili olan başarı güdüsü ve hırs, kişisel gelişim ve dolayısıyla insani derinlik düzeyinde belirleyici olabilmektedir.

ARKA CEPÇİLER

Kot pantolon üretiminde çalışanlara yönelik ilginç bir gözlemimiz olmuştu. 1990’lı yıllardı. Dikimde çalışan ustaların en arananları arka cepleri dikenlerdi. Bu, pantolonun en zor dikişiydi ve hata kabul etmiyordu. Arka cepçiler daha fazla ücret alıyor, farklılıklarını davranışlarına yansıtıyor; molalarda bile ayrı bir grup halinde oturuyorlardı. Sonra gün geldi, teknoloji gelişti; arka cebi diken makine çıktı. Büyük firmalar bu makineleri aldı. Bizim arka cepçi on arkadaş, üç gruba bölündü. Dört tanesi âdeta isyan etti. Yeni makineler geldiği günden itibaren hep söylendiler, şikâyet ettiler. Bu makinelerin gelmemesi için işçi temsilcilerini, sendikayı harekete geçirdiler; yüksek bir hırsla karşı koydular. Müdürleri, şefleri ile durmadan tartıştılar ve diğer işçileri kışkırttılar. Sonra iş yerinden ayrıldılar ve daha küçük bir fason atölyesinde arka cep ustalıklarını bir süre daha sürdürmeye çalıştılar. Kalanların beş tanesi de kaderlerine razı oldular, daha düşük para alarak ortalama birer makineci oldular.

Kalan bir tanesi ne mi yaptı? Bakın o usta farklı biriydi. Daha yeni makineler gelmeden merak sarmıştı onu. Makineler gelince de ilk önce o kullanmayı öğrendi. İlkokul mezunuydu ama ileri teknoloji ürünü makinenin tüm ayrıntılarını öğrendi. Teknik ayrıntılara vâkıf olabilmek adına, akşam geç saatlere kadar iş yerinde kaldı. İş yeri de makineyi getiren firma da onun bu isteğini değerlendirdi. Kısa süreli teknik bir eğitim aldı ve sonunda bu yeni makinelerden sorumlu şef oldu.

Aslında hikâye ortada. Kişisel gelişim dalgası bazen zamansız yakalar. Bu dalgaya kapılıp kendinizi bir yerden bir yere getirmek mümkündür ama bu tamamıyla size bağlıdır. Oturup eleştirmek ya da bulunduğunuz noktadan geriye gitmek sizin kişisel tercihinizdir.

Bu tercihte iki temel unsur rol oynar: Başarı güdüsü ve hırs. Başarı güdüsü, kişisel başarıda çok önemli bir etkendir. Her bireyde farklı düzeylerde yer alır. Bireyin bir işi yapma isteği ve işe asılma gücü, başarıyı arzulama düzeyi olarak bilinir. Tıpkı basketbol oynayan çocuklar gibi bir kısmı başarısız denemeden sonra ağlar ve vazgeçer, diğer bir kısmı ise başarıncaya kadar çalışmayı sürdürür. Bu konudaki çalışmaları ile tanınan David C. McClelland(1), başarı güdüsünün hem bireyden bireye hem de toplumdan topluma farklılık gösterdiğini ortaya koymuştur.

Başarı güdüsü dışındaki ikinci faktör olan hırs ise en yalın söylemle bireyin, bir işteki aşırı ısrarı olarak değerlendirilebilir. Başarı güdüsü genelde başarılı olmaya, başarı isteğine ve bu amaçla ileriye gitmeye odaklanır. Hırs, başarı ile ilgili olsun ya da olmasın bir işin olması yönündeki aşırı ısrarı içerir. Arzu edilen yöndeki ısrarın keskinliği, hırsın dozunu yükseltir. Bu yönüyle başarı güdüsü ile hırs arasında çok önemli, belirgin ve sonucu belirleyici bir fark vardır.

Başarı güdüsünün yüksek olmasının genellikle bir zararı olmaz. Tersine kişiyi başarıya götürür. Hâlbuki belirli düzeyin üzerindeki hırsın zararları olduğu açıktır. Esasen başarı için belirli düzeyde hırs gereklidir. Ancak fazlası kişiyi körü körüne bir mücadeleye sevk eder ve gereksiz çabaya neden olur.

(1) McClelland, D. C. (1961). The Achieving Society. New Jersey: D. Von Nostrand Co.