İşbu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi… İlk maddelerini hatırlatayım yeter…
İşbu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi… İlk maddelerini hatırlatayım yeter…
Madde 1
Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
Madde 2
Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir akide, milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin işbu Beyannamede ilan olunan tekmil haklardan ve bütün hürriyetlerden istifade edebilir.
Bundan başka, bağımsız memleket uyruğu olsun, vesayet altında bulunan, gayri muhtar veya sair bir egemenlik kayıtlamasına tabi ülke uyruğu olsun, bir şahıs hakkında, uyruğu bulunduğu memleket veya ülkenin siyasi, hukuki veya milletlerarası statüsü bakımından hiçbir ayrılık gözetilmeyecektir.
Madde 3
Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır.
Madde 4
Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz; kölelik ve köle ticareti her türlü şekliyle yasaktır.
Madde 5
Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayriinsani, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz.
Madde 6
Herkes her nerede olursa olsun hukuk kişiliğinin tanınması hakkını haizdir.
***
Yeterli bu kadar,
Beyanname “işbu” sadece…
Yani bir karşılığı yok, yeni dünya düzeninde.
Kimin umurundaki Yunanistan sınırında zehirlenme tehlikesi ile karşı karşıya kalan mülteciler,
Kimin umurundaki kimyasal saldırılarda kolunu bacağını kaybeden İdlib’li bebek Mustafa,
Kimin umurundaki Güney Afrika’nın altın madenlerinde köle olarak çalıştırılan işçiler…
Vs… Vs…
Hani Dünya insan hakları haftasındaymışız ya
Onu diyorum…
İnsan hakları evrensel beyannamesi daha yayımlanırken “İşbu” denmiş…
Kimin umurunda!
***
Geç kalmayalım… Müzisyenler çok çok zorda?
Güzel bir haberle güne başladım.
“Kültür ve Turizm Bakanlığı, yeni tip koronavirüs ile mücadele sürecinde, müzisyenleri teşvik etmek amacıyla proje başlattı.”
En başında yapmamız gereken işlerden biriydi…
Çünkü salgının vurduğu en büyük sektördü belki de müzik sektörü.
Çoğu müzisyen, saz sanatçısı, sahne çalışanı tam anlamıyla bitme noktasına geldi.
Proje ile,
yevmiye ücretiyle çalışan, sosyal güvencesi olmayan diğer sanatçı ve sektör çalışanları da desteklenecek.
Başvurular 16-25 Aralık tarihlerinde…
Projede sunulacak her kayıt için net bin lira
açılması planlanan sonraki çağrı programlarına dahil olunması halinde en fazla 3 bin lira destek verilecek…
Umarız yaraya merhem olur.
***
Tutunamayanlar kuşağı
Oğuz Atay’ı rahmetle ve sevgiyle anıyorum.
Çok değerli bir kalem olduğu her yıl daha fazlasıyla hissediliyor.
Her yıl diyorum,
Çünkü her yıl hayatımıza giren “yeniliklerin” bilim mi yoksa geri dönüşüm kutusuna bekleyen nesneler bütünü mü olduğunu anlayamıyorum.
Belki de bizler artık kayboluyoruz da Z kuşağı kaybettiklerimizi toplayıp yeniliyor ya da yenilediklerini sandığımız şeyleri baştan yaratmış oluyor.
“İnsanlar bozuk para gibidir. İki seçenek vardır; yazı ya da tura. Bir yüzünü gösterirken bize diğer yüzünü zaman gösterecektir.”
Demişti…
Her yıl diyorum çünkü
Her yıl bu sözünü hatırlıyorum Atay’ın…
İnsanların bozuk para gibi olduğu söylemi acaba bizden sonraki kuşaklara da kalır mı?
Acaba Z kuşağı Oğuz Atay’ı hatırlayacak mı?
Eğer hatırlayacaksa nasıl hatırlayacak, bilemedim…
***
Günün Sözü
“İlkokul sıralarından başlayarak ‘kendi bacağından asılan koyun’ felsefesiyle yetiştirilenlere asla itibar etmeyeceksin. Onların arasından ülkeye yararlı birinin çıktığı görülmedi. (…) Ve hiçbir zaman düzen bozukluğunu mazeret göstermeyeceksin. Başarısızlıklarını bozuk düzenin sırtına yüklemen belki seni rahatlatır, fakat kurtarmaz. Elbette dünyayı tanıyacaksın ve kendi ülkenin durumu üzerinde düşüneceksin. Bir aydından zaten başka türlü bir davranış beklenir mi?”
Oğuz Atay