Önümüzde yerel seçimler var. Önceki yazımda bahsettiğim aşağılık ve üstünlük kompleksleri bizim siyasetimize yön verdiği için, bu seçimlerde olması gerektiği gibi şehir hayatındaki aksaklıklar ve eksiklikler değil, ipe sapa gelmez komplo teorileri tartışılmaktadır.

Bazı eski makam sahibi siyasiler “Bizim partiye oy verirseniz, Cennet’te yeriniz garanti!”, diye Cennet’ten tapu dağıtırken, diğer bazı siyasiler de “Parlamenter rejim için bu seçim son şans!”, demektedirler! Yahu, bu seçimler cennetteki tapularla değil, dünyadaki tapularla ilgilidir. Belediye de Ortaçağ Katolik Kilisesi değildir. Arkadaş, senin öbür tarafta yerin garanti de sanki, bir de millete endulijans dağıtıyorsun. Öbürküler de sağlam pabuç değildir. Bu seçimlerin sonucunda ne Cumhurbaşkanlığı sistemi, ne iktidar, ne de Meclis değişecektir. Bu seçimler, öncelikle kent yaşantımızdaki problemlerin çözümü ile ilgilidir. Ama, bu söyleme devam ederlerse, muhalefetin belediyeleri de kaybedeceği açıktır.

Bu ve gelecek birkaç yazıda, iktisadın pek bilinmeyen bir alanından bahsedeceğim: Kentsel iktisat. Bugün “Kentsel iktisat nedir? Ana araştırma alanı ne içerir?”, sorularını cevaplayacağım. Daha sonraki yazılarda ise, toplumsal açıdan ideal kent yerleşimine dair iktisadi modelleri inceleyeceğim. Daha sonra da ülkemiz kent yerleşimleri, metropollerin hal-i pür melali ve yapısal sorunlarını tartışacağım.

KENTSEL İKTİSAT NEDİR?

İngilizce “Urban economics” olan kavramı Kentsel İktisat olarak tercüme ettim. Kentsel iktisat suç, eğitim, kamu ulaştırması, konut ve yerel yönetim finansmanı gibi kentsel sorunları iktisat biliminin araç ve yöntemlerini kullanarak analiz etmeyi amaçlayan bir iktisat disiplinidir. Daha dar bir tanımla, Kentsel iktisat şehrin mekânsal yapısı (spatial structure) ile hanehalkları ve firmaların yerleşimini inceleyen bir mikro iktisat branşıdır. İktisat biliminin temel araştırma konularından biri “kaynak tahsisinde etkinliktir.” Kentsel iktisat, bu bağlamda, üretim kaynakları ve toplumsal faydanın kentsel alanlara bağlı olarak mekânsal dağılımının nasıl olduğunu araştırır. Diğer iktisat branşlarının ihmal ettiği mekânsal ilişkiler, bu anlamda, kentsel iktisat için temel araştırma konusudur.

Kentsel iktisat çalışmalarının büyük bir kısmı, 1960’larda William Alonso, Richard Muth ve Edwin Mills’in öncülüğünde geliştirilen tek merkezli şehir modelini temel almaktadır. Aslında mikroiktisat belli bir mekân ve belli bir zamanda üreticilerin ve tüketicilerin birbirleri ve kendi içlerindeki ilişkilerin yönü ve şiddetini araştırır. Burada dikkat edilirse mekân farklılıkları, mekânın kullanımı ve mekân dağılımının etkin ve adil olması gibi sorunlar göz ardı edilir. İşte Kentsel iktisat disiplini, bireyler ve örgütler içinde ve arasındaki mekânsal ilişkileri inceler ve bu ilişkilere odaklanarak şehirlerin oluşumu, gelişimi ve işlevlerini tahlil eder.

Alonso’nun 1964’te formüle ettiği bir merkezi iş bölgesi (ing. Central Business District, CBD) ve onun etrafında inşa edilmiş bir yerleşim bölgesinden oluşan disk şeklinde bir ideal şehri konu alan “tek merkezli şehir modeli” bu konuda çalışmaların başlangıç noktasını teşkil eder. Aslında bu tarz bir şehir yapısı 19’uncu asrın ve kısmen 20’inci asır başlarının sanayi şehirlerini anımsatmaktadır. Kapitalizmin evrimi ve zaman içinde gerçekleşen teknoloji değişimi ile birlikte özellikle şehir içi daha çabuk ve ucuz ulaştırma ve haberleşme mümkün hale gelmiştir. Bu da, 20’inci asrın ikinci yarısından bugüne, şehirlerin çok merkezli hale gelmesine yol açmıştır. Bugün modern çalışmalar çok merkezli şehir modellerine ağırlık vermektedir. Bunların en bilineni Joel Garreu’nun Kenar Şehir (Edge City) modelidir. Kenar şehir, şehrin merkezi ile birlikte merkez dışında şehrin çeperlerine kurulan ve belli sektörlere tahsis edilen kentsel merkezlerden oluşan bir şehir modelidir. (Bunları takip eden yazılarda ayrıntılandıracağım, DMD.) Şehirlerin çok merkezli genişlemesi hakkında getirilen açıklamalardan bazıları daha düşük toprak rantından kaynaklanan sosyal fayda artışı ve “yığın ekonomilerine” (ing. economies of agglomeration, DMD) bağlı olarak ortaya çıkan sabit veya artan getirileri içermektedir.

Arthur O’Sullivan’a göre, kentsel iktisadın ana araştırma konuları altıya ayrılır: Şehirlerin gelişiminde piyasa güçlerinin rolü, şehirlerde arazi kullanımı, şehir ulaştırması, şehir problemleri ve kamu politikası, konut sektörü ve kamu politikası ve yerel yönetim harcama ve gelirleri. İsterseniz bunlara kısaca değinelim.

ŞEHİRLERİN GELİŞİMİNDE PİYASA GÜÇLERİNİN ROLÜ

Şehirlerin gelişiminde piyasa güçlerinin rolü ile firmalar ve hanehalklarının yerleşim kararlarının şehirlerin gelişmesine ve büyümesine nasıl etki ettiği kastedilir. Piyasaların doğası ve davranışları piyasa aktörlerinin yerleşim kararlarından da etkilenir, dolayısıyla, piyasa performansı da kısmen coğrafyaya bağlıdır. Tenha bir yerde yerleşen bir firmanın performansı (satış geliri, maliyetler ve kâr) ile kalabalık bir yerde yerleşeninki birbirinden farklı olacaktır. Firmalar ve hanehalklarının yerleşim kararları iktisadi yapıda ve büyüklükte birbirinden farklılaşan şehirlere yol açar. Bu konuda araştırma yapıldığında, cevap aranan sorulardan bazıları şunlardır: “Neden şehirler bulundukları yerde kurulmuş ve gelişmişlerdir?”, “Niçin bazı şehirler devasadır ve bazıları da bir kasaba büyüklüğündedir?”, “Şehirlerin büyümesine veya küçülmesine ne yol açar?”, “Yerel yönetimler kentsel büyümeyi nasıl etkiler?”

ŞEHİRLERDE ARAZİ KULLANIMI

Toprak / arazi önemli üretim faktörlerinden birisidir. Şehirlerde, özellikle metropollerde, arazi kullanımı üzerinde çalışan iktisatçılar, şehir içindeki iktisadi faaliyetlerin mekânsal örgütlenmesini analiz ederler. Gözlemlenen arazi alım satım faaliyetlerini açıklayabilmek için firmalar ve hanehalklarının şehir içi yarleşim tercihlerini incelerler. Bu bağlamda aşağıdaki sorulara cevap ararlar: “İdeal arazi rantı/kirası nedir? Güncel arazi rantını belirleyen etkenler nelerdir?” “Kiralar şehir içinde neden farklılaşır?” “İstihdamın şehir merkezinden şehrin çeperine kaymasının sebebi nedir?” “İmar iskan izinleri ve imar planları şehir hayatı ve ekonomisini nasıl etkiler?”

ŞEHİR PROBLEMLERİ VE KAMU POLİTİKASI

Günlük hayatımızda şehirde yaşamanın getirdiği problemlerle boğuşmaktayız. Eğitim ve sağlık, eğlence ve alışveriş ve benzeri. Ama herşeyden önce güvenlik önemli bir meseledir. Büyük şehirlerde geniş kitleler halinde yaşayan insanların sosyal ihtiyaçlarının en ideal hangi yerleşim biçimiyle sağlanacağı, suç oranlarının nasıl minimuma indirileceği, fakirlikle mücadele gibi sorunlar bu konunun alt başlıkları arasında yer alır.

ŞEHİR ULAŞTIRMASI

Ulaştırma şehir hayatı için en önemli faaliyetlerden birisidir. Tüketiciler için hızlı ve ucuz ulaştırma hem parasal hem de zamansal açıdan kazanç getirirken, firmalar için de daha düşük üretim dışı maliyet anlamına gelir. Aynı zamanda ulaştırma hatlarının geçtiği mekanlarda arazi kiraları yükselerek pozitif dışsallık yaratır. Hangi ulaşım biçimi hem kaynak tahsisini etkinleştirir hem de sosyal faydayı azamileştirir benzeri sorular bu konuda çalışan iktisatçıların alanıdır. Ulaştırmaya yapılacak yatırımların, mega-projelerin beklenen getirisi ile beklenmedik maliyetlerinin hesaplanması da yine, bu konuda çalışan iktisatçıların ilgi alanındadır.

KONUT SEKTÖRÜ VE KAMU POLİTİKASI

Konut sektörü ve kamu politikası kentsel iktisat ile konutun bir taşınmaz mal olarak ayırıcı özelliği sebebiyle bağlantılıdır. İnsanlar satın aldıkları birçok malı istedikleri yere beraberinde götürebilirken taşınmaz malların nakledilmesi adları gereğince mümkün değildir. Dolayısıyla bir insan bir ev aldığında ondan elde edeceği fayda ve zahmet büyük oranda lokasyona bağlıdır. Kentsel iktisatçılar hanehalklarının lokasyon tercihlerini kamunun konut politikası çerçevesinde incelerler. Burada ilgilenilen ana sorunlar konut ve emlak piyasasının yapısı, talep ve arz elastikiyetleri, bireylere ve firmalara sağlanan özel fayda yanında, bu politikalardan şehrin sakinlerinin tamamının sosyal faydasının ne yönde etkilendiği, konut politikasının neticesinde şehir içinde imara açılan arazilerin etkin kullanılıp kullanılmadığı ve benzeri sorunlardır.

YEREL YÖNETİM HARCAMA VE GELİRLERİ

Tabii ki, kentsel iktisat ve kamu politikaları deyince ister istemez yerel yönetimlerin harcamaları, gelir ve gider kalemleri, borçları, bunların nasıl yönetildiği gibi konular da öne çıkmaktadır. İşte, bazı iktisatçılar da bu konuda uzmanlaşmışlardır.

Kentsel iktisadın disiplinini size kısaca bu şekilde tanıttım. Pazartesi devam ederiz.