- Sen iki kişisin: birincisi karanlıkta uyanık, ikincisi aydınlıkta gafil!

- Neden bazı insanlar sizin denizinizde yaşayıp dereleriyle övünüyorlar?
- Zindana götürülen bir adam görürsen, kalbinden şöyle geçir: ‘‘Kim bilir, sürüldüğü daha dar ve karanlık bir zindandan kaçıyordur belki.’’
- Kimimiz mürekkep gibidir, kimimiz kâğıt. Bazımızın siyahlığı olmasa, beyazlık sağırlaşırdı. Ve bazımızın beyazlığı olmasa, siyahlık kör olurdu.
- Hepimiz hücredeyiz. Ama kimimizin hücresinde pencere var, kimimizinkinde yok.
- İnsanlar geveze ayıplarımı övüp, dilsiz ayıplarımı yerdiğinde hissetmeye başladım yalnızlığın acısını.
- İnsanın kürsüsü, geveze aklı değil, suskun kalbidir.
- Sen körsün bense sağır ve dilsiz; o halde elini ver ki, birbirimizin farkına varalım.
- Büyük insan ne efendi ne de uşak olandır.
- İnsanın koyduğu yasalara insanın ruhu değil, aklı tâbi olur.
- Sahip olduklarınızdan verdiğinizde, çok az şey vermiş olursunuz; gerçek veriş, kendinizden vermektir. Çünkü sahip olduklarınız, yarın ihtiyacınız olabilir diye saklayıp koruduğunuz şeylerden ibaret değil mi?
- İhtiyaç korkusu da, ihtiyaçtan başka bir şey değil midir? Kuyunuz tamamen doluyken susuzluktan korkmak, tatmin olmayan bir susuzluk göstermez mi?
- Ve hayat okyanusundan içmeye hak kazanmış bir insan, sizin küçük ırmağınızdan da bir bardak su alabilir.
- Aşk ve şüphe bir arada bulunmaz.
- Su kaynaklarınız doluyken, susuz kalırsam diye korkulara kapılmak en giderilemeyecek susuzluk değil de nedir?
- Kederin veya sevincin büyüdüğünde, dünya gözünde küçülür.
- Kendinizi neşeli hissettiğinizde kalbinizin derinliklerine inin. Fark edeceksiniz ki, size bu sevinci veren, daha önce üzülmenize neden olmuştu.
- Bence bir hastalığın en iyi tedavisi inzivadır.
- Dünümüzün borçlarını ödemek için yarınımızdan ödünç alırız çoğu kez.
- Bir elmanın yüreğinde gizlenen tohum görülmez bir elma bahçesidir. Ama bu tohum bir kayaya rast gelirse ondan hiçbir şey çıkmaz.
- Neşeli yüreklerle birlikte neşeli şarkılar söyleyen kederli bir kalp ne kadar yücedir.
- Kıskancın suskunluğu çok gürültülüdür.
- Kalplerinizin esrarına ancak kalpleri sırlarla dolu olanlar yol bulabilir.
- Kendini av gibi gösteren avcıya ne diyeyim?
- Ne yöne gidersen git, çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.
- Sadece açığa çıkan ışığı görebiliyorsan, sadece söylenen sesi duyabiliyorsan, ne görebiliyorsun, ne duyabiliyorsun!
- Yüzsüzlükle elde edilen başarıdansa, edebiyle başarısızlık daha iyidir.
- Bir şeyi elde etmek istiyorsan, onu kendin için isteme.
- Gitmeye hazırsam, sabırsızlığım, çekili yelkenleriyle rüzgârı bekliyor demektir.

***

Oldum olası, hatta ilkokul yıllarımdan beri özlü, ilginç, sıra dışı sözlere karşı bir ilgim var. Sanırım rahmetli dedemin beni karşısına oturtup, ta o yıllarda kendi yazdığı uzun uzun destanlarını, birde bana sesli olarak okutmasını da bunda payı çok. Çünkü orada çok ilginç beni etkileyen sözler olurdu. O zamanlar o dizelerdeki sözleri tam olarak anlamasam da bir tılsımı olduğu hissederdim. Beni çekerdi. Aklımda tek-tük, kalan dizeleri dahi olurdu. Daha sonraki yıllarda edebiyat alanında veya elime bilmeden alıp okuduğum kimi diğer tür kitaplarda da rastladığım o tür cümleler, tabiri caizse beni çarpardı. Ve hemen altını çizer, bir kağıda yazar, ezberlerdim. Ardından geceleri alır üzerine sessizce, içten içe, belki de saatlerce kafa yorardım. Roman, edebiyat ve diğer kitaplar içerisinde maden arar gibi öyle cümleleri arardım. O tür cümleleri, özlü sözleri bulduğum kitaplarım -velev ki bir koca kitabın içinde bir satır dahi olsa- belki kaldığım evde veya mekanda (yurt, öğrenci evi vb. yerlerde) en kıymetli eşyalarım arasında ilk sırada gelirdi. Başına bir iş gelir diye de olmadık yerlere saklardım. Hatta, gençlik yıllarında; Teksas Tommiks, Kızılmaske, Mandrake gibi çizgi roman kitapları okurken bile içlerinde öyle cümleler arardım.
Hasıla, yıllar yılları kovaladı. Ben hep o tür kitapları kovaladım. Onlar saklandı, ben buldum. Onlar kaçtı, ben kovaladım. An itibarıyla, o tür kitaplar çoğaldı, kovalamaca da eskisi gibi yok. Çünkü bizim zamanımızdaki zor şartlar yok. Fazla kovalamadan ulaşabiliyoruz. Fakat günümüzde görebildiğim kadarıyla o tür cümleler kurarak kitap yazan şair-edebiyatçı sayısı yine de çok az. Öyle cümleleri kurmak, hiç mi hiç kolay değil. Her şairin, edebiyatçının, yazarın harcı da değil. Yazarlık, şairlik üstü bir hale, ruha sahip olmanın tezahürü bence. Mesela ülkemizde o tür cümleleri yoğunlukla kurabilen, güncel de sayılabilecek birkaç isim; N. Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç, Tayyib Atmaca, Aslı Erdoğan (Bir kitabı komple bu tür cümleler ağırlıklı).
Şimdi gelelim en başta sıraladığım o cümlelere. Türkiye dışından bir şair-yazar-düşünüre ait. Bilenleriniz eminim vardır. O cümleleri kurabilen, o harca sahip bu kişi; Lübnan doğumlu Halil Cibran. (Cubran Halil Cubran-Aforizmalar). Kimi görüşlerini sevmesem de, kimi sözlerini epeyce sevdiğim bir yazar. Sağlıcakla kalın.