Hepsi, para telaşında, kazıklama telaşında ve cüzdanına göz dikmiş, kapıp gitme paniği içinde.

... Bodrum’dayım.

Benim ev bahçeli kutu gibi bir ev.

Sezon başlamadan yapılacak işler vardır ya, işte o nedenle erken geliyorum.

Sonra usta bulmak, iş yaptırmak çok zor.

Önce, bu kış Bodrum inanılmaz yağmur almış, inanılmaz kış olmuş, öyle anlatıyorlar.

Ve milyon avroluk evler bile su almış, evlerin duvarları patlamış.

Bizimki de nasibini almış, ama öyle abartılacak bir durum yok.

Neyse anlatacağım başka birşey.

Bir badana ustası çağırıyorum.

3 oda ve mutfakta iki elinizi yan yana koyduğunuzda, tam orayı kaplayacak kadar olan yerler kabarmış.

Sıva yok, alçı ile kapamak yok..

Sadece kazınacak ve beyaz iç mekan boyası ile boyanacak.

Geliyor bakıyor, düşüneyim diyor, düşünüyor ve telefonda soruyorum, 700 TL abla diyor.

Sen durumu karıştırdın usta, bütün ev boyanmayacak, o odalardaki iki karış kabaran yerler var ya, işte oralar kazınıp boyanacak diyorum.

Önemli değil diyor, önemli diyorum, 150 TL veririm, boyayı da ben alırım, diyorum, olur diyor.

Naylonda al diyor, almam sen boyacısın naylonun yok mu diyorum, fırça alma masraf olmasın diyor, zaten almayacağım, sen boyacısın fırçan yok mu, olmalı diyorum.

Tüm iş, yarım saat kazıma, yarım saat boyama, toplam bir saat çabucak bitirecek, aklı alacağı parada, telaş içinde.

O arada sohbet ediyorum, siyasetten, iktidardan, muhalefetten, oylamadan hiçbir şeyden memnun değil, çok yanlış, çok haksız hareketler diyor.

Sonra bahçıvan geliyor, akşamları iki saat, iki gün üst üste, çalışıyor, bir telaş içinde, aklı alacağı parada, telaş içinde... 500 TL alacak ama pek de memnun değil.

Sohbet ediyoruz, iktidardan, muhalefetten, seçimlerden, oylamadan, haksızlıklardan çok şikayetçi, çok yanlı, çok haksız hareketler diyor.

Sonra klimacı.

Sonra elektrikçi.

Sonra televizyon antencisi.

Hepsi, para telaşında, kazıklama telaşında ve cüzdanına göz dikmiş, kapıp gitme paniği içinde.

Siz var ya, siz, şikayet ettiğiniz her şeyin ta kendisisiniz.

O haksızlığın sahibi sensin.

Utanmadan şikayet ediyorsunuz.

O kadar eğrisiniz ki.

Kimseye yamuk diyemezsiniz.

Siz var ya siz, umutsuz kandırıkçılar.

Funda'ya takılanlar...

... Ankara'da 16 köpek zehirli etlerle öldürüldü. Köpekleri zehirleyen adam hiç ceza almadan serbest bırakıldı ve üstüne üstlük etleri zehirleyerek hazırlayanın karısı olduğu yazıldı.

Türkiye’de tepkiler çığ gibi büyüdü, twitter, instagram, yıkıldı ve kıyametimiz geldi.

Eh adalet yerini bulmaz ise, insanlar kendi adaletini yazarak çizerek, beddua ederek, küfür ederek, hakaret ederek, kontrolsüz bir şekilde ararlar.

Olmayan adaleti, kendisinin araması gibi bir şeydir bu.

Bütün ünlüler neler yazmışlar, tepkilerin boyutu inanılmaz.

Dünya tatlısı, sıcacık gülümseyen, iyi bir kız olduğu gözlerinin içindeki ışıktan belli olan oyuncu Ezgi Mola, "bunu yapan kişi yaşamayı hak etmiyor, tüm türüyle birlikte yok olsun, sülalesiyle birlikte yok olsun", diye yazmış.

Bu katilin çocuklarının, sülalesinin ne kabahati var ki?

Neden çoluğu çocuğu yok olsun ki?

Suç kim işlediyse ona aittir, bu hukuken de böyledir ve manevi anlamda da böyledir.

Biz bu olaydan ne ders çıkardık?

Adalet işlemezse, kamu vicdanına oh dedirtmezsen, karşında seni hiç dinlemeyen, kafa tutan demediğini bırakmayan bir sosyal medya var.

Hayvanlar bize peygamber efendimizin emanetidir, onları koruyup kollamaya devam, kıyamet koparmaya devam, ama aynı hassasiyeti, küçük yaşta baba tacizi, dayağı nedeniyle katil olan, 17 yaşındaki Gizem gibi, kızlara sahip çıkalım.

Aynı şey değil demeyin, aynı şey.

Mesele kıyamet koparmak değil mi?

Aynı kıyameti koparalım.

Bu kötü, cani katil ve utanmaz insanların kıyametini getirelim.

... Tuba Ünsal, çok sevdiğim bir kadın.

TV8’de aynı programda beraber iş yaptık, her sabah aynı masaya oturduk, partnerimdi.

Onu tanıdıkça çok sevdim, akıllı, kültürlü, birikimli bir kadındı.

Sonra kendi isteği ile programı bıraktı.

Şimdilerde, Caner Karaoğlu adında bir beyefendi ile aşk yaşadığı iddiaları var.

Beyefendi evli..

Geçenlerde görüntülenmişler.

Bir mekana girerken gazeteciler, "Tuba hanım, neler söyleyeceksiniz, beyefendinin boşanmak üzere olduğu doğru mu? diye soruyorlar... Tuba, "Ama ben şimdi ne diyeyim, bir arkadaşlığımız var, ama benim ilişkilerim ilk günden ikinci güne, gelişen bir şekilde işlemiyor. Onların bitmiş bir ilişkisi var ve uzun zamandır devam eden hukuki bir süreçleri var, benim buna dahil olmam doğru olmaz" demiş.

Ah be! Tuba'cım seni çok severim, bilirim sen de beni seversin, hatta en sevdiğim partnerimdin, ama.

Bu adam ile ilişkinin olması, zaten "buna dahil olman" anlamına gelmiyor mu?