Seçim gecesinden itibaren adeta telefonum susmuyor, herkes soruyor, ne oldu, niye oldu, ne düşünüyorsun gibi onlarca soru aldım. Bu yazım ile en azından Ankara üzerinden bir cevap yazısı olsun istiyorum.
Özellikle AK Parti çevresinden başkanlardan telefon çokça aldım. Benim belediye başkanları ile olan diyaloglarımı bilenler daha da ısrarla sordu. Evet birçok belediye başkanı değişti. Bazıları yeniden kazandı. Bazıları aynı partiden ama başka adaylar ile yoluna devam edecekler. Fakat bu seçimde gördüğümüz öyle belediye başkanları rahat rahat kazanmadılar. Birkaç il hariç hepsi çok küçük oylar ile kazandılar. Seçmen o alınan oyları da kimse darılmasın gücenmesin ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verdik diyerek açıklıyor. Bundan sonra belediye başkanlarının işi daha da zorlaştı. Bu seçimden sonra hiç kimse rahat bir seçim aldık diyemeyecek. Hep daha çok çalışmak zorunda.
En çok konuşulan yazılarımın başında daha önce AK Parti Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yazdığım yazı oldu. O yazı ile Ankara’ya neredeyse ayda bir gidip oradaki ilçeleri tek tek gezen belediye başkanları ile konuşan hatta halkın nabzını tutan bir gazeteci olarak gördüklerimi aktarmak ve Ankara seçmeninin sesi olmak istedim.
19 Kasım 2018 tarihinde yazdığım yazıdan işte bir bölüm hatırlatalım….
“İktidar partisi AK Parti'nin Ankara Büyükşehir Başkan adayı için ağır basan isim eski Kayseri Belediye Başkanı ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Ana Muhalefet Partisi CHP'de başkent için en çok konuşulan isim ise MHP'nin eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mansur Yavaş. 31 Mart 2019’da yapılacak seçimlerde ilçelerimizi, illerimizi ve büyükşehirlerimizi emanet edeceğimiz başkanlar kim olacaksa, bunun en doğru isimler olması halkın isteği. Kulislerde, geçtiğimiz yerel seçimlerde, muhalefetin ortak adayı olan Mansur Yavaş'ın seçimi kaybetmesine karşın, gösterdiği performansın "kenti tanıyan bir isim olmasından kaynaklandığı" yorumu yapılıyor. Bu nedenle de Ankara için, kenti yakından tanıyan şehrin dinamiklerini bilen Ankaralı bir ismin başarılı performans gösterebileceği değerlendirmesinde bulunuluyor.
Ancak partilerin gözden kaçırmaması gereken ve daha da önemli can alıcı husus ise, seçmenin nasıl bir aday görmek istediği ve hangi nedenle oy vereceği. Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentinde kimlerin hangi partilerden büyükşehir belediye başkanlığı için aday gösterileceği, aday olan bu kişilerin hangi kriterler baz alınarak belirleneceği çok ama çok önemli. Lakin, AK Parti için Ankara ve İstanbul seçimi çok önem arz ediyor. Kesin kazanacağı isimler ile seçime gireceği herkes için aşikar.” diye yazmıştım.
Elbette her seçim sonrasında olduğu gibi bu seçimin de ardından gerek adaylar gerekse partileri konuşacağız, partiler de kendi içlerinde bir hesap yapacaktır. Adaylar kazanacaklarını söyleyerek aday olmak istemişlerdir ve bu yönde bilgi aktarmışlardır. AK Parti’nin aldığı oy oranına bakarak illerdeki belediye kazanımları arasındaki sorun ne diye bakacaklardır. Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Millette hata aramayacağımıza göre nerede yanlış yaptık, nereyi eksik bıraktık diye kendimize sorup, kendimizi sorgulayacağız.’ diyerek bunu özetlemiş oldu aslında.
Seçim bitti. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim öncesi yaptığı mitingler ile belediye başkan adaylarından bile çok fazla çalıştı. Şimdi kazanamadıkları illeri masaya yatıracaktır. Adayların seçim öncesi verdikleri vaatlerine söylediklerine bakacaktır. AK Parti’yi yani Erdoğan’ı bilerek yanıltan sonucu sırf kendi çıkarları doğrultusunda sabote edenler mutlaka vicdan muhasebesi yapacaktır.
Bu seçim bir kez daha bize şunu gösterdi. AK Parti, Tayyip Erdoğan’ın üstünden seçim kazanmaya çok fazla alıştı. İlçelerde bile her türlü sorunu nasılsa Erdoğan’ın kapatacağını bilen teşkilatlar halkın Erdoğan’ın hatırına oy vereceğini bilerek bugüne kadar geldiler. Ama ya bundan sonra ne olacak? Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın şu sözleri “Milletimizle aramızdaki kalpten kalbe giden yolun zedelenmesine yol açanlardan hesap soracağız.” demesinin altında önemli bir adımın geldiğini düşünüyorum.