Ne kadar zorlu bir hafta sonuna uyandık. Hayallerimiz, umutlarımız, belki de geleceğimiz buruşturulup bir kenara atılmış gibi hissediyorum.
Ne kadar zorlu bir hafta sonuna uyandık. Hayallerimiz, umutlarımız, belki de geleceğimiz buruşturulup bir kenara atılmış gibi hissediyorum. Benim bu hafta zaten konum kadın şiddetiydi, hatta kadının kadına yaptığı şiddet. Eski futbolcunun eski karısı Yağmur Sarnıç’ın, Seren Serengil’e uyguladığı şiddet. Aklım almıyor, bir kadının diğer bir kadını cinsel organı üzerinden milyonlar önünde utanmadan aşağılamaya çalışması nasıl bir basitliktir, nasıl bir acizliktir, nasıl bir avamlıktır. Bunun önüne geçebilen kadını, hem erkeklerden hem de kadınlarından kendisinden koruyan hiçbir yasanın var olmaması peki? Günlerdir şu konu konuşuldukça başıma ağrılar giriyor. İnsanların göz göre göre bu kadar basit duruma düşmeleri normal mi sizce? Bir kadının, hatta bir annenin başka bir kadının mayolu fotoğrafının belden aşağısını onlarca hakaret içererek paylaşması bir tek bana garip gelmiyordur umarım. Yani ben yapılanı hafifleterek yazmaya çalışırken utanıyorum, nerede bu insanlarda ar duygusu? Peki ya böyle bir kadının yanında büyüyen çocukların psikolojisi ileride nasıl olacak kim bilir? Biz hep erkek çocuklarınızı yetiştirirken dikkat edin derken aslında eksik söylüyormuşuz. Erkek ya da kız çocuklarınızı yetiştirirken lütfen iyi birer insan, dürüst birer yetişkin olmaları için uğraşın. İyilik kurtaracak bizi gerçekten bir becerebilsek, kurtaracak.
İstanbul Sözleşmesi, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi ya da bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi, 45 ülke ve Avrupa Birliği üyeleri tarafından imzalanan, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesidir. Sözleşmenin giriş kısmında şiddetin neden ve sonuçlarının yarattığı menfi durumlar değerlendirilmektedir. Buna göre kadına yönelik şiddet tarihsel bir olgu olarak tanımlanıp şiddetin cinsiyet eşitsizliği ekseninde doğan güç ilişkilerinden kaynaklandığına değinilmektedir. Bu dengesizlik kadınlara yönelik ayrımcı muameleye neden olmaktadır. Toplumsal cinsiyeti toplum tarafından kurgulanmış davranış ve eylem hâli olarak niteleyen metinde kadına yönelik şiddet insan hakkı ihlâli olarak değerlendirilmektedir ve şiddet, cinsel istismar, taciz, tecavüz, zorla ve erken yaşta evlendirilme ile namus cinayetleri gibi durumların kadınları toplumda "öteki" durumuna getirdiği ifade edilmektedir. Sözleşmedeki şiddet tanımı Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi'nin (CEDAW) 19. tavsiyesi ve Kadınlara Yönelik Her Türlü Şiddetin Ortadan Kaldırılmasına İlişkin BM Bildirgesi’nin tanımıyla benzerlik göstermekle beraber psikolojik şiddet ve ekonomik şiddet ibareleri de ayrıca eklenmiştir. Sözleşme'nin bu konudaki tavsiyesi kadın-erkek eşitliğini sağlamanın kadına yönelik şiddetin önüne geçeceği yönündedir.
Ve biz bu sözleşmeyi feshederek, ayrılmış bulunmaktayız.