İnsanlığın acıyla, saygıyla, hakkıyla imtihanını izliyoruz…
Şimdi şu fotoğrafa dikkatli bakalım…
Önce hikayesi elbette.
Sene 2015.
Yer Yunanistan’ın Midilli adası.
Üç yaşlı ada sakini kadın, bir mülteci bebeği besliyor.
İnsan olanın dayanışma örneği.
Sosyal medyada epey yer bulan bu insan fotoğrafının hikayesi de çok etkileyici.
Irkçılık ve mülteci düşmanlığının özellikle Yunanistan’da arttığı bu günlerde bu haberin ve fotoğrafın yeniden gündeme gelmesi önem taşıyor.
Olayı; fotoğrafta bebeği besleyen kadın, Yunanistan’da bir gazeteye anlatmış…
***
Midilli’de küçük bir balıkçı kasabası olan Skala Sykaminea sahilinde oturan 3 yaşlı kadın, mültecilere yardım eden gönüllüleri izliyorlardı.
Bir bebek sesi duydular. Annesinin kucağında, sırılsıklam bir halde, devamlı ağlayan bebeğin sesi içlerine oturmuştu.
İçlerinden biri annesine seslenerek bebeği kendilerine getirmesini istedi.
Biberon gibi bir şişeden süt içmeye çalışıyordu bebek.
Yaşlı kadınlardan biri kucağına aldı bebeği ve onu sallamaya, şarkı söylemeye başladı.
Bebek rahatladı, ağlamayı bıraktı ve iştahla şişeden içmeye başladı.
Muhabir sordu: Nasıl rahatlattınız bebeği?
Cevap verdi yaşlı kadın:
“Bir anne, gözlerini kapatana kadar bir annedir… Bebeğin güvenliğe ihtiyacı vardı. Baba ağlayan bebeği dinlerken paniğe kapılırken, anne ıslaktı ve elbiselerini değiştirmenin bir yolunu arıyordu. Biz de orada oturuyorduk ve bir şeyler yapmalıydık. Sonra şarkı söylemeye başladık ve bebek birdenbire bütün sütü içti.”
***
Türkiye kapıları açtıktan sonra Avrupa’ya ulaşmak isteyen insanların Yunanistan sınırındaki dramı içler acısı…
Kimileri kara yolu üzerinden sınıra giderken, kimileri ise deniz yoluyla Yunan adalarına geçiş yapmaya çalışıyor.
İnsanlığın acıyla, saygıyla, hakkıyla imtihanını izliyoruz…
Geçen günlerde,
Yunanistan sınırında ailesini kaybeden 12 yaşındaki Menice’nin o çaresiz bakışları, gözyaşları tam anlamıyla yüreklerimizi dağladı…
Bunun gibi onlarca acı yaşanıyor sınırımızın öte yanında.
İnsanlık diyoruz ya, bizler o manzaraları izlerken birileri de o manzaraların daha da kötüleşmesini isteyerek, elinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyor.
Örneğin Yunanistan sınırına Alman ve Yunan ırkçıların yığıldığı haberi tüylerimizi diken diken etti. “Sınırda mülteci avı” diye verildi haberler, ırkçı gazetelerde…
Türkiye’nin yıllardır kucak açtığı, koruduğu başta Afgan ve Suriyeli sığınmacılar, bugünlerde Avrupa’nın soğuk yüzüyle bir kez daha ve çok ciddi bir biçimde karşı karşıya.
Yukarıdaki fotoğraftan yola çıkarak verdiğim örnek, kimilerince AB’nin PR çalışması olarak kabul görse de,
Eminim ki, pek çoğumuz için, yaşanacak yeni acıların önüne konması gereken bir örnek…
***
“Kadın sanayici olmaz mı dediniz?”
8 Mart, kadının toplumdaki yerini yeniden hatırlamak ve görmek için özel bir gün.
Her gün yazmıyoruz, her gün konuşmuyoruz kadını… Bari bugün konuşalım, bugün yazalım.
Örneğin kadının sanayi sektöründeki yerini anlatan çok güzel bir çalışma geçti elime.
TEZMAKSAN Akademi yayınları kapsamında kadın sanayicilerin hayat hikayeleri kitaplaştırılmış.
Yalçın Paslı tarafından kaleme alınan “kadın sanayici olmaz mı dediniz?” kitabı
Türkiye’nin farklı şehirlerinden sanayi sektörünün içindeki kadınları anlatıyor.
Gurur verici hikayeler...
Cnc tezgahı, döküm, kalıp, hidrolik pres gibi kelimeler kaçımızın yaşamında yer ediyor ki?
İşte o kadınlar, hayatlarının bir parçası haline getirmişler bu kavramları.
****
Türkiye’nin iş gücünün önemli bir kısmını oluşturuyorlar.
Bu konudaki öncü isimlerden Fatma Aydoğdu’yu ziyaret ettim.
Aydoğdu, Tezmaksan’ın yönetim kurulu üyesi. Yıllardır makine sektöründe. Bu işe mutfağından başlamış başarılı bir iş kadını. Kadınları sanayi sektöründe temsil eden önemli isimlerden biri.
Açtıkları akademide meslek liselerine ücretsiz eğitim veriyorlar, ayrıca Dünya Kadınlar Günü’nde de kadınlara cnc tezgah kullanmayı öğretecekler.
“Kadın sanayici olmaz mı dediniz?” kitabını da Aydoğdu’nun öncülük ettiği Tezmaksan Akademi yayınları çıkarmış...
Aydoğdu kitabı anlatırken, satış gelirlerini de ihtiyacı olan gençlerin eğitimine harcayacaklarını vurguluyor..
***
21 kadının öyküsü bir kitapta
“Kadın Sanayici Olmaz mı Dediniz?” kitabında öykülerine yer verilen isimler ise şöyle:
Ahu Büyükkuşoğlu Serter, Aynur Ayhan, Aynur Erman, Elif Çoban, Emel Uslu, Fatma Bayraktar, Filiz Akkaş, Hülya Gedik, Neslihan Küçükoğlu Demirtaş, Nur Ger, Özlem Çerçioğlu, Perihan İnci, Piraye Ölçer, Sevda Arıkan, Sevda Kayhan Yılmaz, Sultan Tepe, Şafak Çivici, Şeyma Ayhan, Tülin Tezer, Zeynep Erkunt Armağan, Zuhal Gözüküçük.
Mutlaka inceleyin. Gurur duyulacak çok hikaye var.
***
Benjamin Button kadınları…
Kadınların dayanışma ve paylaşma isteğinin, kendiliğinden doğal bir süreçle oluştuğu bir topluluk...
Farklı sektörlerden emekçi kadınlar bu sosyal inisiyatifi oluşturmuşlar.
İyilik Peşinde Koş ve Okula Dönüş gibi sayısız girişimin ev sahipliğini yapıyorlar.
Aylık kahvaltı toplantıları ile başlayan bu dayanışma hikayesi şimdi eğitim, gelişim, bağış kampanyaları ve sağlıktan girişime kadar birçok alanda kız kardeşlik sergiliyor.
Grup üyesi yüzlerce kadının bir kısmı emekli, bazıları devlet memuru, bazıları ise özel sektörde hala çalışıyor.
İsimleri o meşhur filmden, Benjamin Button’dan geliyor ve dolayısıyla yaş aldıkça genç ve enerjik kaldıklarını ifade ediyorlar…
Onları takip ettikçe, kadının gücünün yine kadından geldiğini görüyorum.
Böylesi örnekler hem umut hem de enerji veriyor insana...
Tazelenme üniversitesi, dijital köy enstitüsü, el emeğini koruyan girişimcilik, atölyeler, kişisel gelişim, sanayi ve ithalat ihracat gibi pek çok konuda uzman kadın bir arada…
Daha ne olsun.
***
Günün sözü
“İnsanlar konusunda daha az, fikirler konusunda daha çok meraklı olun”
Nobel Ödülü alan ilk kadın bilim insanı Marie Curie.