İmam Hatip Liselileri sadece "ölü yıkayıcı" tabirine sıkıştırmak isteyenlerin dillerine pelesenk yaptıkları şeyler; İmam Hatiplilere ayrıcalık gösterildiği, devlet kademesinde önemli yerlere geldikleri ve iş sektöründe öncelikli kişiler olduğu yönünde.
Seçim telaşı bitti. Ekrem İmamoğlu yarışı önde tamamladı. Artık bu saatten sonra herkesin acil olarak gerçek gündeme dönmesi gerekiyor.
Düzelmesi için her türlü sıkıntının çözümünü de talep edeceğiz.
Onlardan biri de İmam Hatip Lisesi meselesi!
İmam Hatip Liselerine karşı olanlar ve bu okullara ne gerek var diyenler, yıllarca bu okulların kapatılması için mücadele verdi. 28 Şubat sürecinde çıkarılan 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim ile birlikte İmam Hatip Liseleri’nin orta kısımlarının kapısına kilit vuruldu. Katsayı engeli o dönem İmam Hatiplere giden öğrencilerin sayısını 10 kat azalttı.
Bugün ise bu sorunlar giderildi ancak 28 Şubat’tan geriye ideolojik zihniyetin devamı ve yaşadığı günleri unutanların vurdumduymazlığı kaldı.
İmam Hatip Liselileri sadece “ölü yıkayıcı” tabirine sıkıştırmak isteyenlerin dillerine pelesenk yaptıkları şeyler; İmam Hatiplilere ayrıcalık gösterildiği, devlet kademesinde önemli yerlere geldikleri ve iş sektöründe öncelikli kişiler olduğu yönünde.
Düz lise ya da İHL hiç fark etmez hak eden kimse, iş ehline verilmeli ama özellikle İHL mezunu diye bu öğrencilerin tercih edildiği koca bir yalan!
Geçtiğimiz yıl İmam Hatip Lisesi okuyan kız çocuklarının sadece Diyanet'te bile iş bulma ihtimalinin yüzde 15'i geçmediği belirtiliyordu.
Bu bilginin dışında İHL ve işsizlik konusunda yayınlanan bir rapor yok ama herkesin çevresinde olup bitene bakması yeterli.
Kamuya eleman alınırken doğal olarak KPSS puanına bakılıyor.
Medyadan tutun da birçok iş alanına kadar özel sektörde de söylendiği gibi kimse İHL kayırmacılığı yapmıyor.
Dahası muhafazakar kesimde dahi özellikle başörtülü kızlar halen tercihte ya ikinci sırada ya da hiç yer almıyor.
Bunun aksini kimse savunamaz!
Sadece yakın çevreme baktığımda İHL, ardından da üniversiteyi bitiren birçok işsiz genç var.
Hasbelkader iş bulanlar ise çok zor şartlar altında çalışıyor.
Bizim denilen camia içerisinde ise değer göremeyip küskün olanların sayısıysa oldukça fazla…
Cumhurbaşkanımız “Benim için İmam Hatip de okuyan da Galatasaray Lisesi'nde, Kabataş Lisesi'nde okuyan da evladımdır. Bu zaten aldığımız terbiyenin de gereğidir” demişti.
Olması gereken bu.
Ama emin olun birilerinin 28 Şubat’tan daha üzücü bir kafa yapısı olduğunu bu dönemde görüyoruz.
Eskiden mağdur olanların şimdiler de kompleks öylesine benliklerini ele geçirmiş ki kendi gibi olanı beğenmiyor.
Düşüncesine muhalefet yapan bile bir başörtülüden daha değerli.
Kimse kimseyi kandırmasın ve birileri de boşuna yaygara koparmasın, söylenenin tam aksine ülkemizde özellikle de başörtülülerin başarısına bakılmıyor. Dış görünüşü tercih edilmemeleri için yeterli.
Şimdi diyebilirsiniz başörtülüler artık milletvekili olabiliyorlar, her sektörde varlar. Evet, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük gayretleri ve ayrımcılığa karşı duranların sayesinde dünden çok iyi bir noktadayız.
Fakat bir azınlıktan söz ediyoruz.
Ya geriye kalanlar…
Gelecekten umudunu kaybetmiş, yarınlara küsmüş, bunalıma girmiş olan yığınları ne yapacağız?
Sesleri çıkmıyor, yaygara koparmıyorlar diye çok mutlu sandıklarınız ne olacak?
Veballerini kim ödeyecek?
Zihniyet değişimini gerçekleştiremediğimiz sürece de birileri İmam Hatiplere ayrımcılık yapıldığını zannederken diğer tarafta onlar, bizden dedikleri insanların olmayan merhametine bırakılmaya devam edilecek.
İyi de nereye kadar!