Kendinizi en huzurlu hissettiğiniz yer neresi? Gözlerinizi kapatıp şöyle bir düşünün bakalım. Nasıl bir yerdesiniz? Bulunduğunuz ortamda yanınızda kimler var ya da yalnız mısınız? O sırada neler yapıyorsunuz?

Herkes için huzurun resmi farklıdır. Huzur denildiğinde gözlerimin önüne zeytin ağaçlarının gölgelendirdiği bir sahil gelir. Şezlongda demli çayımı yudumlayıp denizi seyrederken bulurum kendimi. Engin maviliklere yansıyan güneşin altın sarısı yoluna bakarım uzun uzun. Martıların özgürlük şarkılarını, kumsalla buluşan dalgaların aşk melodilerini dinlerim. Herşey, herkes susar; Sadece doğa konuşur o an. Hayata dair sorumlulukların beynimde uğuldayan seslerini de duymaz olurum. Yaptığım tek şey içinde bulunduğum ana odaklanmaktadır. Bazen zeytin ağaçlarının yapraklarını incelerim, bazen de gökyüzündeki beyaz bulutlardan fal tutarım kendime. Beni en fazla rahatlatan şey ise, beynimdeki dinginliktir. “Ne olacak?”, “Ne yapmalıyım?”, “Nasıl çözmeliyim?”, “Nasıl yetişeceğim bunca işe?” gibi kafamdaki onlarca soruyu duymaz olurum.

BEYİN YORGUNLUĞUNUN İLACI İÇSEL SESSİZLİK...

Kulaklarımızda uğuldayan en büyük gürültüyü beynimizdeki düşünceler çıkarır. Uyumakla beden yorgunluğumuz geçer. Peki, ya beynimizdeki yorgunluk, ruhumuzdaki tükenmişlik hissi? Uyku, beyinsel yorgunluğumuza asla çare olamaz. Çözüm bulamadığımız için adeta kördüğüm haline gelen düşünceler beynimizi bir kurt gibi kemirmeye devam eder. Çözüm ise basit. Kendimize zaman ayırmak. En huzurlu olduğumuz, kendimi en rahat hissettiğimiz yerde olmak. Bu mümkün değil ise, meditasyon ve imgeleme yapmak.

Aslında en yaratıcı düşünceler böyle sessizlik zamanlarında ortaya çıkar. İşimizde veya özel yaşamınızda açmak istediğimiz yeni sayfanın, başlatmak istediğimiz projenin ilhamını bir anda içimizde hissederiz. Yanıtını aradığımız soruların cevaplarını da hep böyle sessizlik zamanlarında buluruz. Ayrıca, stres altında, endişeli ve mutsuz iken vücudumuzdan salgılanan hormonlar, zayıflayan bağışıklık sistemimiz, kasılan adalelerimiz, hızlanan kalp atımlarımız ve yükselen tansiyonumuz ciddi bir çok bedensel ve ruhsal soruna da davetiye çıkartır. Bu yüzden mutlaka beynimizi ve ruhumuzu dinlendirmeyi ihmal etmemeliyiz.