Siz bu satırları okurken, daha doğrusu bu akşam, yani 26 Nisan akşamı Huawei'nin yeni telefonu P20'nin Türkiye lansmanı yapılacak ve sonunda Türkiye satış fiyatı açıklanacak.
Ne yazık ki Türkiye fiyat duyarlı bir ülke olduğu için herhangi bir teknolojik cihazı fiyatından bağımsız düşünemiyoruz. O nedenle tahmin ediyorum ki teknolojiyle ilgilenen, yeni ürünleri takip edenler de Huawei P20’nin öncelikle fiyatını merak ediyorlardır. Dünya lansmanı zaten epey bir süre önce yapıldığı için herkes P20’nin nasıl bir telefon olduğunu biliyor. Huawei’nin yaptığı “pazarlama” çalışmaları da sonucunu verdi ve son kullanıcılar P20 ile ilgili özgün ve gerçek yorumları değil, Huawei’nin istediği çoktan “satın alınmış” görüşleri okudular, seyrettiler.
Ben Huawei’nin Türkiye’deki pazarlama mantığını beğenmeyen biriyim, bunu her fırsatta da belirtiyorum. “Temelsiz” insanların üzerine kurulu bu mantıksız satış stratejisinin şu an için Huawei satışlarını arttırdığı ise bir gerçek. Tahmin ediyorum ki uzun vadede bu stratejiden en büyük zararı da yine Huawei görecek. Kendisine ister yayıncı, ister fenomen, ister YouTuber desin, şu an Huawei’den nemalananlar paylarına düşen “istihkak” azalınca veya bitince kendilerini besleyen eli ısırmaya başlayacaklar gibime geliyor. Neden böyle düşündüğüm de çok açık; geçmişte hep böyle oldu, yine böyle olacak…
Telefona gelecek olursak… Huawei’nin P20’si Samsung’un S9 ailesiyle birlikte 2018’in en sıcak teknolojik cihazlarından. Daha doğrusu biz teknoloji yayıncıları için yılın ikinci büyük bombası. Benim tahminimce Huawei P20’yi Türkiye’de 5 bin liradan daha ucuza da satamayacak. Ancak Huawei Türkiye’nin “ellerini güçlendirdiği” sözde teknoloji yazarları, blogger’ları, YouTuber’ları filan çıkıp tamamen “duygusal” nedenlerle “bu telefon çok pahalı” da diyemeyecekler.
Ben her teknolojik ürünün hem iyi, hem kötü yanlarını dile getirdiğim için, rakipleriyle kıyaslama yaparken eksilerine de artılarına da dikkat çektiğim için (şu an için) Huawei Türkiye tarafından seçilen “şanslı” yayıncıların arasında değilim. O nedenle de global lansmanın üzerinden çok uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen henüz P20’yi elime alıp, inceleyemedim. Yani bir çeşit ambargoluyum. Mesleki anlamda rekabet yapabilme gücüm Huawei Türkiye tarafından elimden alınmış durumda. Bu arada bir süre önce beni basın toplantılarına bile davet etmeyen Huawei Türkiye ekibinde bazı şeylerin değiştiğini de görüyorum. En azından P20’nin Türkiye lansmanına davet edecek kadar “tarafsız” olduklarını artık biliyoruz.
Buna rağmen P20 ve P20 Pro’nun yılsonuna kadar çok fazla konuşulacağını, hatta Huawei’nin bir başka iddialı modeli olan Mate 10 Pro’yu gölgede bırakacağını düşünüyorum. 5 bin lira civarında satış fiyatına sahip hiçbir cihazın ise “alınabilir” olduğunu iddia edebilecek kadar geniş bir hayal dünyasına ise sahip değilim.
Cihazları inceleme şansı yakaladığımızda teknik anlamda daha detaylı yorumlarımı da YouTube kanalımız üzerinden paylaşırım.
Huawei markası Amerika’da neden yasaklandı?
Bunun dışında Huawei Türkiye’nin Huawei markası ile ilgili konuşulmasından çok keyif aldığı bir de teknik servis kalitesi var. Eğer zamanımız olursa bu teknik servis hizmetinin detaylarını, neden bazıları tarafından yere – göğe sığdırılamadığını başka bir yazıda işleriz. Gerekirse o yazıda Amerikan hükümeti ile Huawei arasındaki sorunlardan, bence bugünkü bilimsel veriler ışığında hiçbir dayanağı olmayan Huawei cihazların SAR değerinden de bahsederiz. Böylece sadece Huawei’nin parasını peşin ödediği içerikler değil, gerçekler de yazılmış, konuşulmuş, okunmuş, tartışılmış olur…