Kendisine İŞİD vari bir siyaseti uygun görmeyip, savaşı yalnızca Suriye-İran ve Rusya ile veren HTŞ de bu minvalde bir düşünce ile savaştığı ülkelerin düşmanlarıyla arayı iyi tutmaya çalışmıştır.
Suriye, onlarca devlet dışı aktörlerin ya da terör örgütlerinin ülke dışından gelen yüzlerce elamanları ile meşrulaştırılma projelerinin uygulama alanına döndü. ABD terör örgütü PKK-YPG’yi sözde DSG adı altında legalleştirmeye çalışırken diğer terör örgütü HTŞ’nin isim ve bayrak değiştirerek Suriye Talibanı mı olacağı soru işareti olarak ortada duruyor.
Heyet Tahrir El Şam (Nusra), örgütünün lideri Colani’nin şifrelerinde bu sorunun cevabı var. ABD’nin başına 10 milyon dolar ödül koyduğu terör örgütü yöneticisi Ebu Muhammed Colani kimdir?
Colani’nin 1981 yılında Golan Tepeleri el Rafid köyünde doğduğu belirtiliyor. İsrail’in işgali nedeniyle ailesi Şam'a yerleşti. "Colani (Golanlı)" mahlasını da bu nedenle kullanıyor. Lakin doğum yeri hakkında ihtilaf var. Şu an terör örgütü PKK -YPG kontrolünde olan Deyri Zor’un, Şahil beldesinde doğduğunu söyleyenler de mevcut. Annesinin coğrafya öğretmeni, babasının ise ekonomi alanında akademik çalışmalar yaptığı bilinir. Üniversite yıllarında Ebu Ka’kaa künyesiyle bilinen Şeyh Muhammed Ağasi’nin hutbelerini dinlemek için cuma günleri Şam’dan Halep'e gitti. 2003 yılında ABD'nin Irak müdahalesi akabinde Şeyh Muhammed Ağasi, Amerika'ya karşı cihat çağrısı yaptığı sıralarda Colani'nin de etkilendiği bilinir. Colani, ABD'nin Irak İşgali sonrası, okulu 3. sınıfta bırakıp Irak'a kaçıp El Kaide saflarına katıldı.
Colani, Irak'a geçtikten sonra DEAŞ’ın kurucusu kabul edilen Ebu Musab Zerkavi’nin kurduğu Irak El Kaidesi’ne katıldı. El Kaide içerisinde hızlı bir şekilde yükselerek kısa süre içerisinde Zerkavi’nin yakın adamlarından oldu. Irak sahasında kalmaya devam etti.
Colani, Zerkavi'nin 7 Haziran 2006’da ABD'nin düzenlediği hava saldırısında ölmesiyle birlikte Lübnan’a geçti. Lübnan’da, "Cunduş Şam” savaşçılarını eğitmeye başladı. Daha sonra Irak'a geri döndü ve bir süre sonra ABD tarafından yakalanıp Bucca kampına götürüldü. Bu kampta ABD istihbaratı ile anlaştığı iddialar arasında olsa da kısa sürede neden bırakıldığı hala soru işareti.
2008 yılında serbest bırakılan Ebu Muhammed Colani, Ebu Ömer Bağdadi tarafından 2006 yılında kurulan, sözde "Irak İslam Devleti" örgütüyle çalışmaya başladı. Kısa süre sonra örgütün sözde Musul Valiliği komutanı oldu.
2011 yılında Suriye iç savaşı patlak verince, El Kaide tarafından Suriye’ye gönderildi. 24 Ocak 2012'de Ebu Muhammed Colani, Nusret Cephesi’nin kurduğunu ilan etti. Yukarda yazdığımız doğum yeri olduğu da söylenen, şimdi ABD-YPG kontrolünde olan Deyrizor Şahil beldesinde faaliyetlerine başlayarak halkı isyana/cihada çağırıyordu. Kısa süre içerisinde halktan katılımların artmasıyla birlikte örgüt alanda Nusra/Nusret Cephesi adıyla tanınmaya başladı.
9 Nisan 2013 yılında sözde "Irak İslam Devleti" örgütü Lideri Ebu Bekir El Bağdadi, Irak’taki sözde "Irak İslam Devleti" ile Suriye’deki Nusra cephesini feshettiğini ve iki grubun Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) ismi ile hareket edeceğini ilan etti. Ama yeni yapı IŞİD’in Suriye kolu olan ve oğlu gibi gördüğü Colani tarafından reddedilen Ebu Bekir El Bağdadi'nin bu çağrısı havada kaldı. Bu gelişmelerin ardından Ebu Muhammed Colani El Kaide lideri Eymen El Zevahiri'ye bağlılığını ilan etti. Tabi Colani'nin Eymen El Zevahiri'ye bağlılığı aslında taktiksel bir süreçti. Yani bölgede güçlenen IŞİD'e karşı "El Kaide" referansı olmadan ayakta durmak mümkün değildi. İki örgüt arasında çatışmalar yaşandı. Kimi zaman Bağdadi’nin elemanları Colani komutanındakilere galip geldi. Kimi zaman Colani elemanları Bağdadi komutasındakileri tanklarla ezdi. Karşılıklı çatışmalı bir süreç yaşandı. Neticede süreçten sağ çıkan Colani ve ekibi oldu. Colani coğrafyayı iyi okuyabilen ve IŞİD'den daha farklı düşünebilen bir ekibe sahipti. Colani taktiksel olarak destek olmadan yürütülen faaliyetlerin bir işe yaramayacağına ve IŞİD'in aksine bu coğrafyada İran-Rusya-ABD ve Türkiye ile aynı anda mücadele mümkün olmadığına inanıyordu. Devletleri karşısına almamak için farklı yollar denedi.
Temmuz 2016'da El Kaide'ye biatı bozup artık yola Nusra ile değil Fetih Cephesi adıyla devam edecekti. Bu süreçten sonra da genel manada siyaset açısından farklılıklar görülebiliyor. 2017'de ise Heyet Tahrir Şam çatı örgütünü ilan edildi. İzlediği yol ile farklı muhalif grupları kendi içeresinde eritmeyi becerdi. Yani radikallerden ılımlılara geçişler beklenirken ılımlılardan Heyet Tahrir Şam'a geçişler oldu. Salt selefi düşünceyle hareket etmeyip Taliban tarzı bir yapılanmaya giden HTŞ örneğin Feylak Rahman gibi sufi grupları dahi kendi içerisinde toplayabildi. Kimi zaman diğer terör örgütü YPG ile çatışmasızlık anlaşması yaptı Colani, kimi zaman ÖSO ile savaştı. Yıllar boyu süregelen bu süreçte fırsatları değerlendirmesiyle tanınıyor. Nitekim Türkiye ÖSO'yu Menbiç sınırına getirdiğinde herkes Menbiç Operasyonu ile meşgul olduğu vakit HTŞ Türkiye destekli Zenki grubuna saldırıp bölgeden çıkardı. Yani Soçi anlaşmasının HTŞ'nin İdlib'deki etkisinin sonlandırması beklenirken her geçen gün HTŞ etkisini artırdı, ÖSO günden güne eridi.
Bu süreçte HTŞ'nin ABD ile de arası düzeldi. Yani HTŞ'nin düşmanı belli oldu. Hedefi İran, Suriye rejimi ve Rusya olarak belirlendi. Örgüt DEAŞ kadar ABD açısından bir tehlike arz etmiyordu artık. El Kaide ile de bağlantısı mevcut değildi. Gelinen noktada Taliban gibi bir sürece evirilerek bölgesel sahnede yer edinmeye çalışıyor. Konuşmalarında Suriye rejimini kâle almayıp ekseriyete Rusya ve İran'a değinmesiyle biliniyor Colani. Hatta geçtiğimiz günlerde yaptığı konuşmada "İran Suriye üzerinden Pers imparatorluğunu, Rusya ise Sovyetleri diriltmek istiyor" gibi ifadelerle batıya göz kırptı. Devletler için ılımlılık ya da radikallik, demokrasi ya da şeriat.. Bunların önemi olmadığını, devletlerin güçlü ile çalışacağını bilen Colani, süregelen süreçte arayı ABD ile düzeltmiş ve sonunda Beyaz Saray için o "başına 10 milyon dolar ödül konulan Colani" gitmiş, ABD tarafından "uluslararası terör teşkil etmiyor" denerek yumuşatılmış HTŞ geldi. Röportajlar veren Colani, açıklamalarında İslami meseleler yanı sıra siviller, katliamlar, İran ve Rusya’nın yayılmacı politikaları, değinerek batılılara da hitap eden bir pozisyon aldı.
Kendisine İŞİD vari bir siyaseti uygun görmeyip, savaşı yalnızca Suriye-İran ve Rusya ile veren HTŞ de bu minvalde bir düşünce ile savaştığı ülkelerin düşmanlarıyla arayı iyi tutmaya çalışmıştır. Destek alamasa da en azından köstek olmadıklarını söylemek mümkün. Bu arada Taliban demişken, HTŞ bakıldığında Taliban'a çok saygı duyar ve kendine idol olarak görür. Afganistan sözde İslam Emirliği (Taliban) hudut bakanı C. Hakkani öldüğünde de taziye yayınlamış ve övgüler dizmişti HTŞ. Hem Taliban’la hem ABD ile iyi geçinmeyi nasıl başardığını iyi sorgulamak gerek. Ama söz konusu Colani olunca oluyormuş demek ki.
Türkiye açısında terör yapılarının legalleştirilme sürecinde Suriye’de petrol kuyularını bekletilen ve alan kontrolü sağlanan PKK-YPG terör yapılarının legalleştirme projesini iyi okumak lazım. HTŞ Talibanlaşırken sözde DSG ne olacak?
Not- Soçi mutabakatı, Moskova'da açıklanan ek maddeler ile “yenilendi.” Zirve sonucunda açıklama Türkçe, Rusça ve İngilizce yapıldı. Açıklanan metin ARAPÇA yazılmadı. Suriye konusunda bir önemli konunun Arapça yapılmaması masada Suriye Rejimin olmaması olarak yorumlanabilir. Yine ortak metinde Suriye'den bahsederken “Suriye Arap Cumhuriyeti” ismi kullanıldı. Bazen açıklamalar sadece metin ve karar değildir.