Çok sevdiğim arkadaşlarımla uzun zamandır planladığımız yemek için buluşuyoruz.
Çok sevdiğim arkadaşlarımla uzun zamandır planladığımız yemek için buluşuyoruz.
Yemekte konu birisine geliyor ben diyorum ki, benim için ne dese olmaz, zengin seviyor.
Ve zenginlik boyutuna göre değişiyor.
Ve konu herkes zengin severmiye geliyor.
Diyorum ki.
Sevsen ne olur, sevmesen ne olur, kime ne faydası olur ki diyorum.
Olur mu bilmem.
Ben hiç görmedim.
Konu başlığı şu.
Zengin insana zengin diye yakın durun, yalakalık yaptın, ki o yalakalık çok yorucu olmalı ve sonunda hiç FAYDA gelmez.
Hayat tecrübem ve sonunda geldiğim kişisel istatistiki durum, hiç FAYDA gelmez.
Sakın faydayı yanlış anlamayın.
Bu konuştuğumuz konunun ve benim yazıp anlatmaya çalıştığım konunun kişisel menfaat ile alakası yok.
Nesimi'nin çok değerli bir sözü var "rızkını hûda verir, kula minnet eylemem".
Bunun rızıkla ve kula minnet etmekle, eylemekle hiç alakası yok.
Size örnekleri ile anlatayım.
Çok yakın arkadaşımın oğlu.
Daha o kundakta bebek iken, babası kalp krizinden ölmüş, anneciği ile hayat mücadelesi vermiş çocuğu anlatayım.
Çok iyi eğitim aldı, annesi okusun diye evini sattı, önce Avusturya Lisesini sonra Boğaziçi Üniversitesini bitirdi.
2 lisanı, ana lisanı gibi biliyor.
Evde kendi kendine alfabesi farklı 3. lisan Japonca bile öğrendi.
İçine kapalı bir çocuk, kendini iyi anlatamıyor, görüşmeye gidiyor bir türlü geri dönüş yok ve olmuyor.
Ve şirketlerin tuhaf İK’ların, yeni mezun çocuğa daha önce iş tecrübeniz var mı, saçma sapan sorularından iş bulmakta zorlandı.
EH kardeşim işe al o zaman, iş tecrübem olsun diye hiç kimse cevap veremediği için.
Neyse.
Ben kimseden bir şey istemem ama.
Arada böyle yanılır ve yaptığım olmuştur.
Ben çok uzun zamandır tanıdığım, devamlı gördüğüm, babasının holdingi olan, inanılmaz büyük bir şirketlerin sahibi olan adamın kızına, bir yakınım var iş arıyor, sizin şirkette ona uygun pozisyonda iş varmış dedim.
Eğitimi tamam ve o işe layık.
Bir el uzatıp, bu şahane eğitimli çocuğa yardım eder misin dedim.
O, CV versin, ben kimseye yardım edemem dedi.
Sanki ilkokul mezunu eğitimsiz biri için yardım istiyormuşum gibi çat diye açıkta bıraktı.
Sonrası CV bile verme dedim o da vermedi.
O gün anladım ki, hiç FAYDA gelmez.
Zengin insanlar çevresindeki insanlar yardım etmez mi?
Etmezler.
Bu konuya o kadar takıldım ki, daha sonraları gözlemledim hep.
Benim için bu konunun şifreleri oluştu.
İsteme.
Bekleme.
Güvenme.
Vicdan ve merhamet çok önemli.
Olmayınca aramak, beklemek çok yanlış.
Neyse.
Uzun süredir beni takip eden bir takipçim vardı.
Almanya'ya işçi olarak gitmiş, ekmeğini taştan çıkarmış bir adam vardı.
Kendini ve tüm ailesini kurtarmış, kendini var etmiş bu adama yazdım.
Hemen, çalıştığı şirketle konuştu, çok uğraştı, arkadaşımın oğlu resmi olarak CV yolladı ve o şirkette iş buldu.
Hatta geldiğinde benim evimde kalsın sofrada ekmeğim hazır dedi.
Almancayı iyi bildiği için hiç zorluk çekmedi. Hatta o da şimdi anneciğine ve akrabalarına bakıyor.
Aradan yıllar geçti, çok çalıştı, yükseldi ve şimdilerde yönetim kadrosunda çalışıyor.
Ya yardım eden iyi kalpli merhametli insan.
Ne kadar sevap işledi, bir Allah ve orada düzenini kuran mutlu adam biliyor.
Demem o ki.
Diğerlerinden.
HİÇ FAYDA GELMEZ.
Funda'nın aklındakiler…
... Akıllı cep telefonlarından bahsettik ya.
Ne kadar çok özellikleri var.
Sağ olsun.
İnsana hem yalan söyletiyor hem saygısızlık yaptırıyor.
Kalabalık restorandayız ve arkadaşlarımla yemek yiyoruz, uzakta başka masada arkadaşımı gördüm.
O da arkadaşları ile yemek yiyor.
Her zaman konuştuğum, mesajlaştığım bir kadın.
Ve genel olarak benim onun iyiliğini istediğim ve hep onun dertleri ile ilgili konuştuğumuz ve el uzattığım bir arkadaşım.
El sallamak istedim ve aradım.
Çat diye otomatik SMS’e bastı ve otomatik mesaj geldi. "Ben sizi sonra arayayım mı".
Vay arkadaş orada yemek yiyorsun, sanırsın NATO'da toplantın var.
Ne kadar ayıp, değil mi?
Hiç kızmadım, sırtımdan gereksiz yük kalktı, hemen telefonunu engelledim.
Ya diğeri.
WhatsApp’ta konuşuyoruz, ben seni hemen arayayım diyor ve çat diye kapatıyor.
Meğerse normal hatta araması gelmiş, o nedenle senin yüzüne kapar gibi konuşmayı kesiyor.
Yahu ikisi de telefon görüşmesi değil mi? Bu konuşman biter, diğerine geri dönersin.
Ve aslında gelen telefonun, seninle olan konuşmadan daha önemli ve öncelikli olduğunu söylemek istiyor.
Ne kadar ayıp değil mi.
Aslında her ikisi de ne kadar ayıp değil mi.
Bazen iddia ediyorum, kadınlar daha saygısız.
Funda'nın aklındakiler…
… Maşallah herkesin, hepimizin elinde çok pahalı akıllı telefonlar var.
Cepte para yok ama olsun, elde en pahalı cep telefonları olsun.
Cep delik cepken delik misali para yok, ama herkesin elinde 15 / 20 bin TL’lik cep telefonu var.
Aylarca, hatta yıllarca ödeyecek ama o telefona sahip olacak.
Cebinde parası yok, elinde böyle pahalı cep telefonu olan birine sordum.
Neden dedim.
Dedi ki onda var, ben de neden olmasın dedim ve ayda 1700 TL taksit aldım dedi.
Kaç ay dedim, ay olursa çok olacak, psikolojik olacak, rakamı küçültmek için 1 yıl dedi.
Ne kadar uzun süre aslında.
Ben de yeni cep telefonu aldım, eskisi artık şarj olmuyordu, çok eskimişti.
Eski telefonumu verdim, toplam 3.200 TL’ye yenisini aldım.
Elimde bu telefonu gören beyefendi, aaa siz daha pahalı, daha iyi bir telefon almalıydınız dedi.
Neden, ben bu telefonu çok beğendim dedim.
Ne tuhaf dedim, Allah'ım ya, cimri 10 TL hesabını yapan adam benim cebimden para harcıyor.
Ben beğenmiş almışım ne kadar ayıp değil mi.
Söylemedim ama.
Bu pahalılık ve para mevzuları arkadaşlık, dostluk da bırakmayacak.