Ben Türkiye'nin almış olduğu tedbirleri açıkçası son derece yerinde ve önemli buluyorum.

Konu döndü dolaştı hepimizi ilgilendiren sağlık konusunda bile koronavirüs önlemleri “yaşam tarzı” üzerinden tartışılmaya başlandı. Şaka gibi! Seküler kesim “Umre’den gelenler karantinaya alınmalı” derken bazı muhafazakârlar bu söyleme cevaben “yurt dışından gelenlere aynı şey yapılmadı, onlar da alınsın o zaman” diyordu.

İki kesim de haklı. Çözüm ise basit. Artık bu saatten sonra yurt dışından gelen herkesin devlet denetiminde karantinaya alınması şart. Ne yazık ki Sağlık Bakanlığı tarafından sıkça ifade edilen “14 gün izolasyon” ricasına toplum olarak uymuyoruz, “bana bir şey olmaz” mantığıyla düşünüyoruz, toplum sağlığı açısından bunu normal karşılamak yanlış olur.

İçişleri Bakanlığı’nın doğru bir kararla koronavirüs tehdidi açısından riskli mekânlar sayılabilecek bar ve gece kulüplerinin kapatılmasını eleştiren bazı CHP’lileri anlamakta ise güçlük çekiyorum. “İktidar zaten bunları kapatacaktı, bahane oldu” anlayışı son derece sığ bir düşünce. Aynı şekilde ABD’nin Washington eyaletinde ya da İspanya’da barlar kapanırken kimse bunu mevzu dahi etmedi.

ALINAN ÖNLEMLERE YETMEZ AMA EVET!

Ortada bir gerçek var. Koronavirüs tehdidi ortadan kalktığında tüm dünya bunun analizini yaparken kuşkusuz güçlü devlet yapılarına dikkat çekilecek. Halkların da açıkçası böyle çaresiz konularda başvuracağı ilk garantör yer devlet yapıları olacak. Kendi içine kapalı, güvenlikçi ve kapsamı genişletilmiş devlet aygıtı ülkeleri bir bütün halinde saracak. Belli ki artık bundan kaçış yok.

Ben Türkiye’nin almış olduğu tedbirleri açıkçası son derece yerinde ve önemli buluyorum. Siyasal iktidar gündelik yaşamı kesintiye uğratmadan virüsün daha fazla bulaşmasını engelleyecek çözümleri hayata geçiriyor. Bu anlamda pek konuşulmadı ama düğün ve nikâh gibi yakın temasın çokça olabileceği organizasyonları ertelemek şart. Bu da ricayla olabilecek bir şey değil, o nedenle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya buradan çağrıda bulunuyorum.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın açıklamış olduğu Cuma namazı ve toplu halde kılınan vakit namazlarına ara verilmesi isabetli bir karar. Bu virüsten korunmanın en iyi yolu, izolasyon. Alınacak tedbirlerin başında da kalabalık ortamlardan uzak durmak geliyor.

Virüsün ölüm oranının 60 yaş ve üzerinde olması hiçbirimizi rehavete sokmamalı. İtalya’dan gelen haberler, 40’lı yaşlarda virüsün yaygınlaştığını doğruluyor. Öyle ki sağlık gibi konularda delikanlılık olmaz, gözle görülmeyen bir mikroorganizmanın dünyayı ne hale soktuğu ortada.

ABD’DE SAĞLIK POLİTİKALARI TARTIŞILIYOR

Washington Post geçen gün ABD Başkanı Donald Trump’ın ocak ayının sonundan bu yana koronavirüsle 19 kez dalga geçtiği videoların derlemesini yaptı. 20. dalgayı geçemeden Trump “ulusal acil durum” ilan etmek zorunda kaldı. Peki bu durum, Demokratların ön seçimini etkileyecek mi?

Joe Biden’in, Bernie Sanders’e fark attığı kesin. Biden ise ABD açısından Obama’nın getirdiği sağlık reformunun kapsamının genişletilmesi dışında başka bir şey düşünmüyor. Sanders ise ücretsiz sağlık hizmetinden yana. Ki koronavirüs dünyayı bir korku filmine çevirirken, Sanders’in son online yayını ABD’de 1 milyon 200 bin kişi tarafından canlı izlendi. Ön seçimler açısından yeni bir gelişmenin başlangıcı gibi duruyor.

Virüsten korunmanın en iyi motivasyonlarından birini Londra’dan Profesör Graham Medley açıklamış, “Virüsü kaptığınızı düşünmenin ve onu yaymamak için davranışlarınızı değiştirmenin hastalıktan korunmanın iyi bir yolu olduğunu düşünüyorum.” diyor.

Koronavirüsle mücadele eden Tom Hanks’in dediği gibi, “Her şeye rağmen beyzbolda ağlamak yoktur” ve böyle zamanlarda neşemizi diri tutmak her şeyden önemli, İtalya’da evlerinde karantinada olan vatandaşların balkonlarından hep birlikte söylediği şarkıyı biraz morallenmek adına dinlemeniz için bırakıyorum: Gigi D’Alessio, Dear Jack/’A citta ‘e Pulecenella.