HER ŞEY BİTMEDİ Kİ!

Tamam kötü yenildik, tamam kadro mühendisliğinde fahiş hatalar vardı, tamam Samet zaten buydu, biz Gürcü maçına kandık, tamam, tamam, tamam Portekiz'den üç yedik ama her şey bitmedi ki daha koskocaman bir şansımız var, önümüzde 90 dakikalık bir Çekya maçı var. O maçı alalım üst tura son 16 takım arasına atalım kendimizi, bizde adettir; göç yolda düzülür. Bu jenerasyon bu bâdireyi salimen atlatacak ve (Hocaya bile rağmen) yüzümüzü güldürecektir. Önce buna inanmalıyız.

Abone Ol

Cumartesi akşamı hepimizi üzen aslında Portekiz gibi bir futbol markasına yenilmek değildi. Portekizliler Avrupa’nın hangi ülke milli takımı ile oynarsa oynasın zaten o maçın favorisidir normalde. Günlük form durumları, şans veya şanssızlıkları kaç farkla kazanacaklarına dair skoru belirleme konusunda fikir verir. Kötü günlerindeyseler belki berabere kalırlar. Bugün ister Fransa’yla oynasınlar, ister Almanya’yla bu şaşmaz şekilde tecelli edecektir. Bizi üzen sahaya çıkan kadronun teşkil ediliş şekli, sahadaki uyumsuzluk, Hoca’nın kadro tercihleri konusunda deklare ettiği tutarsız beyanlar ve bireysel olarak sapır-sapır dökülen milli futbolcularımızın çokluğuydu. Sonuçtan bağımsız olarak.

Maçın hemen başında belki Kerem karşı karşıya iken soğukkanlı olabilse ve skoru lehimize 1-0’a getirse daha farklı bir senaryodan da bahsetmek mümkün olabilecekti ama futbol öyle bir oyun değil, meşhur geyikteki gibi “halamın bıyıkları olsa amcam olurdu” denir ya o hesap bizimkisi biraz züğürt tesellisi. Bu arada meşhur hocamızın dediği gibi “resultanteimportante”, sonuçta 3-0 yenildik ve maalesef eziklediPortekizliler bizi. Geri paslar, uygun olmayan krampon tercihleri vs işi ne kadar gayr-ı ciddi ele aldığımızın göstergesiydi aslında.

Bizimle aynı gece oynanan Gürcistan-Çekya maçının berabere bitmesi ise bizim için bir nevi tünelin ucundaki ışık anlamına geliyor. Her ne kadar Gürcü kaleci dünyalar kadar gol kurtararak Çeklere “dur” dediyse de Çekler o maçta çok üstün oynadılar ve sadece iyi bir kaleci karşısında şanssızdılar. Şimdi bu durumda grubun lideri Portekiz ve evine döneni Gürcü komşularımız olacak gibi duruyor ilk iki maçlar sonunda. Bizim ve Çeklerin şansı sürüyor. Biz yarın akşam Çekleri yener veya berabere bile kalırsak grup ikinciliği büyük ihtimalle cepte (Gürcülerin Portekiz’i yenemeyeceği varsayımıyla). O yüzden şimdi karamsar olmanın değil hazırlık yapmanın vaktidir.

Semihiyle, Ardasıyla, Mertleriyle (Günok ve Müldür), İsmailiyle bu takım Çekleri durduracak ve vuracak potansiyele sahip olduğu için tünelin ucunda ışık var diyoruz. Montella da aynı hatalarda ısrar etmezse, akıl hocalarını değil de yüreğinin sesini dinlerse tur atlarız yoksa “üzgünüm Leyla”.

TFF’nin 600 kişilik “aşçı, uşak, hizmetliler, dolu mutfak, dolu kiler” diyen Lüküs Hayat opereti tadındaki dev kafilesiyle gövde gösterisi yaptığı bu eğlencede kimse erkenden elenip de kös-kös geri dönmek istemeyecektir. Bir daha nerede bulacaklar bu “yağma Hasan’ın böreği”ni? Onun için hepimizden daha çok onlar dua ediyorlar Çekya maçını galip gelmek için. İnşallah onların da bizim de dualarımız kabul olur. Ve bu yolculuk güzel bir sonla biter.

Yarın ola hayr’ola…