Yazıyı yazdığım günün diğer normal günlerden farklı, çok önemli bir özelliği var. Genelde yazıyı akşam saat 18.00’e kadar yazar sonra da gazeteye göndeririz ve o yazı gazeteye girer. Artı ertesi gün yayınlanacak gazetenin bir parçasıdır. Yani yazdığınız günden sonraki gün okurlar tarafından okunacaktır.
O nedenledir ki haberler ve yazdığınız köşe yazılarının gerçek güncelliği, yazının olduğu yazılı iletişim aracının okura ulaştığı, günlük periyotdaki bir gazetenin okura ualaşması için bayilerde satışa çıktığı gündür.
Dergiler için de durum aynıdır. Dergiler genelde haftalık ve aylık periyotlarda yayınlanırlar ve genelde bayi satışına çıktığı ilk günler haberin, bilginin, okura ulaştığı ilk gün olması nedeniyle en çok okunduğu gündür. O nedenle haberler, köşe yazıları, bu günün özelliğine göre zaman göstergesine uygun olarak yazılırlar.
Bu yazarların, yazılı kitle iletişim araçlarını yönetenlerin, editorial ve teknik kurgularını hazırlayanların en çok dikkat ettikleri uygulama biçimidir.
İşte bu gün; bu yazıyı yazarken yarın okurlara ne anlatmak istediğimiz konusunda kafamızda çokça soruların olduğu oldukça zorlu bir gün. Ya aktüalitesi olmayan ama okurlara öykü dilinde anlatabileceğiniz yaşam biçimlerinden birini veya gerçek yaşam olaylarından birini veya havadan sudan bir şeyler anlatmak durumunda kalabiliyorsunuz.
İşte bugün, ülkemiz gündemine özel olarak yerleştirilmiş, günlerce, haftalarca, aylarca ve belkide yıllarca konuşulacak, iz bırakacak bir gün olması nedeniyle bugün öyle bir gündür. O nedenle gazetede bugün yayınlanan bu yazıyı yazarken kafanızdaki yazı konularının birçoğunu elinizle bir kenara itmek, ortada bir yazıyı yazmak zorunda kalıyorsunuz.
Dün yazılan ve bugün okuyacağınız bu yazı; öylesine bir kafa karışıklığında yazılmıştır ve buraya kadar yazdıklarımı neden yazdığımın kısaca anlatımıdır. Bu yazıyı okuduğunuzda bu nedir dememeniz için böylesine bir şeyler yazma gereğini duydum.
Bu yazıyı yazarken, yayınlanacağı günden yani bu günün özelliğinden söz etmeden olmaz. Yukarıda yazdım. Bugün, ülkemizde yerel yönetimler dediğimiz; büyükşehir belediye başkanları, il, ilçe, belde belediye başkanlarının, il, ilçe belediye meclis üyelerinin ve mahalelerimizi yönetecek muhtarlarımızın şeçimlerinin yapıldığı gün.
Ülkemizde elli milyonun üzerindeki seçmen yukarıda sözünü ettiğim yerel yöneticileri seçmek için sabah saat 8.00’den akşam 17.00’ye kadar sandık başına gidip vatandaşlık gereği oylarını kullanacak ve beş yıl süreyle illerimizi, ilçelerimizi, beldelerimizi ve mahallelerimizi yönetecek yerel yöneticilerimizi seçecek.
Bu dönemki yerel seçimler diğerlerinde çok daha farklı gibi göründü. Genelde, genel seçim havasında, propagandalarının daha yoğun olduğu bir ortamda geçti. Ülkemiz için çok önemli olan bu yerel seçimin ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum.
Yerel seçim bile olsa, ülke genelinde illerden mahallere kadar yayılan bir seçim olması nedeniyle yaşam şartlarımızı tümden etkileyebiliyor. Geleneksel hale gelen seçim ekonomisi hepimizi etkileyen bir ortam oluşturuyor. Dar gelirliyi etkileyen, çarşı pazara yansıyan bir olağanüstü durum yaratıyor.
Hemen hemen tüm ülkelerde oluşan bu durum, bizde biraz daha hissedilir oluyor.
Bugün yapılacak bu seçimle o özellikli yaşam biçimi yeniden olağana dönüşecek ve bizi bekleyen yığınla sorunla başbaşa kalacağız. Bie süredir başımızı ağrıtan, ekonomimiz üzerindeki baskısını yoğun bir şekilde hissetiren dövizin, şımarıklığının o sevimsiz yüzünde yansıdığını göreceğiz. Bizleri iyice zorlayan geçim sıkıntısı, mutfaktaki yangın; işçi, memur, çifti, köylünün belini bükmeye devam edecek.
O nedenledir ki, tümümüzün vatandaşlık görevimizi yerine getirmek için sandık başına gittiğimiz bu günde insanın aklına farklı şeyler yazmak gelmiyor.
Yerel seçimler ülkemize hayırlı olsun.