Ama eldeki son UNICEF verilere göre, dünyada her 5 kişiden sadece 3'ü temel el yıkama şart ve imkanlarına sahip. Fakat, iklim değişimi ve çevresel şartlar su bulmayı giderek zorlaştırıyor.
Yeni kuşakların çok da tanımadığı ünlü yazar Şevket Süreyya Aydemir’in, kendi hayatını anlattığı “Suyu arayan adam” romanı yazımın başlık ve içeriğine esin kaynağı oldu diyebilirim. Konumuz şu an en önemli sorunumuz olan sağlık. Bağlı olarak temizlik, temiz su ve suya erişim.
Bugün, 22 Mart Dünya Su Günü. Birleşmiş Milletler’in Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü olarak bilinen UNESCO, bu tarihte insanoğlunun suya ulaşması konusuna vurgu yaparak tüm insanları yardıma çağırıyor. Şu anda dünyanın en önemli gündem maddesi koronavirüs adı verilen yaygın salgın hastalıktır. Bu sorunu önlemek için tüm doktorlar ve bilim adamları ısrarla ellerinizi yıkayın diyor. Yıkayın demek kolay, ama birileri için su bulunmaz nimet. Biz şu anda suya ulaşan mutlu azınlık mensubuyuz.
O nedenle kendimizi şanslı sayabiliriz. Ama eldeki son UNICEF verilere göre, dünyada her 5 kişiden sadece 3’ü temel el yıkama şart ve imkanlarına sahip. Fakat, iklim değişimi ve çevresel şartlar su bulmayı giderek zorlaştırıyor. Kesin bir gerçek var ki, şu anda tüm dünyada milyonlarca insan ve özellikle çocuklar sağlıklı suya ulaşamıyor ve de ölümcül hastalıklardan korunamıyorlar. Her gün, 5 yaş altı 800 çocuk sağlıksız su ve de yetersiz hijyen nedeniyle can veriyor.
Worldometer adlı gerçek zamanlı site bu konuda çarpıcı rakamlar vermektedir.
Örneğin, bu yıl ki su tüketimi 6 milyon 350 bin 428, bu yıl suya bağlı hastalıklardan ölenlerin sayısı 181 bin 168, içecek suya erişimi olmayan insan sayısı 802 milyon 621 bin 855. Ayrıca dünyada aç insan sayısı 802 milyon 621 bin 855 ve dünyada açlıktan bir günde ölen insan sayısı ortalama 16 bin kişi. Bu rakamlar gerçek ve korkutucu.
Sanitasyon denilen ve halk sağlığını korumak amacı ile yüzeylerden gıda kalıntıları, mikroorganizmalar, yabancı maddeler ve temizlik maddesi kalıntıları gibi kirlerin uzaklaştırılması için alınan önlemlerin tümünü ifade eden faaliyetler de büyük önem taşımaktadır.
Su, sanitasyon ve hijyen, her biri ayrı bir çalışma alanı olmasına rağmen, tümü birbirine bağlıdır. Örneğin tuvalet olmayınca, su kaynakları kirleniyor, temiz su olmayınca temel hijyen önlemleri uygulanamıyor. Su olmayınca, insanlar ölüyor ya da suya ulaşmak için göçe mecbur kalıyor. Kriz zamanlarında sanitasyon eksikliği, yetersiz temiz su ve hijyen nedeniyle ortaya çıkan ishal, kolera ve benzer salgınlardan en çok çocuklar etkileniyor. Su ve hijyen ile ilgili hastalıklar 5 yaş altındaki çocuklarda ölümlerin önde gelen nedenlerinden biri.
UNICEF’in su, sanitasyon ve hijyen (WASH) ekibi, dünyadaki 100'den fazla ülkede su ve sanitasyon hizmetlerinin yanı sıra temel hijyen uygulamalarını iyileştirmek için çalışıyor. 2017'de UNICEF'in çabalarıyla, 32,7 milyon kişinin içme, yemek pişirme ve kişisel hijyen için güvenli suya erişimi sağlandı. Temiz su, çocukların eğitimine bile katkı sağlıyor. Çocuklar evlerine su taşımakla meşgul olmadıklarında, okula gitmek için zamanları oluyor. Okulda temiz su, hijyenik tuvalet ve el yıkamak için sabun varsa, çocuklar orada sağlıklı bir eğitim ortamına sahip olur.
► UNICEF temiz suya erişim için yenilikçi yollar keşfetmek ve iklim dirençli altyapının oluşturulmasında öncü çalışmalar sürdürüyor.
► Sanitasyon alanında, temel tuvalet kullanımı ve atıkların insanla temasını ayırmak için çalışıyor.
► Temel hijyen uygulamalarının ve çok basit görünmesine rağmen hastalıkları önlemek ve çocuk sağlığı için kilit bir önlem olan su ve sabun kullanımının yaygınlaşması için çalışıyor. Belirtmek gerek ki, ayda 65 TL’lik bir bağışla sizler binlerce çocuğa temiz su sağlayacak su arıtma tableti ulaştırabilirsiniz. Ve aylık 175 TL’lik bağışla da, bir yılda bir okula ya da köye su tulumbası kurulabilmesini sağlayabilirsiniz.([email protected])
Dünyanın gelişememiş, fakir ülkelerinde durum doğrusu içler acısıdır. Türkiye’de su kaynakları nasıldır diye baktığımızda ortaya şöyle bir tablo çıkmaktadır.
Türkiye, "Kişi başına düşen yıllık su miktarına” göre, su azlığı yaşayan ülkeler sınıfındadır. Kuraklığa karşı tedbir almak, su tasarrufu yapmak ve kaynaklarımızı titiz şekilde korumalıyız.
Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1000 metreküpten az olan ülkeler su fakiri, 1000-2000 metreküp arası olanların su azlığı çeken ülkelerden olduğunu söylemekte fayda var. Türkiye, su azlığı çeken ülkelerden.
Türkiye'de kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarının 1366 metreküp olduğunu açıklayan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2030 yılı için nüfusumuzun 100 milyon olacağını öngörüyor ve 2030 yılında kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının 1120 metreküpe gerileyeceğini ifade ediyor. Yani su fakiri olmaya doğru gidiyoruz. Kuraklık için önlem almak ve su sarfında tasarruflu olmalıyız. Bir damla su bile çok önem arz ediyor.
Artan gıda ihtiyacını karşılamak durumunda olan tarım sektörü için suyun çok fazla önem taşıdığına dikkati çeken uzmanlar şöyle diyor; “Son yıllarda yer altı sularının aşırı tüketilmesi nedeniyle ülkemizin birçok bölgesinde su sorunu görülmeye başlamıştır. İşlenen 19,7 milyon hektar tarım arazisinin 3,5 milyon hektarı yağışların azlığı nedeniyle her yıl nadasa bırakılmaktadır. Ülkemizde sulamaya açılan alanların büyük bir kısmında da hala geleneksel yüzey sulama yöntemleri uygulanmaktadır. Yüzde 60'a varan su tasarrufu sağlayan basınçlı sulama sistemlerini kurmak, su kayıplarını azaltmak, aşırı ve yanlış sulamanın topraklarımıza ve çevreye verdiği zararlı etkileri en aza indirmek zorundayız. Vahşi sulamaya son vermemiz şart. Ülkemizde basınçlı sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması için teşvik ve hibeler artırılarak üreticilerimiz için daha cazip hale getirilmelidir."
Su olmasa tarım olmaz, tarım olmayınca aç kalabiliriz. Su olmayınca temizlik hiç olmaz, hastalıklardan kırılırız. Su olmaz ise sağlık olmaz, ticaret olmaz, turizm olmaz, eğitim olmaz. Dahası hayat olmaz.
Sağlıklı günler Türkiye’m.