Dün Barış Manço'nun ölüm yıldönümüydü. Yirmi yıl olmuş aramızdan ayrılalı. Müze olarak hizmet veren Moda'daki evi ziyaretçi akınına uğramış. Hepimizin onunla ilgili anıları vardır.
Bizim kuşak için Adam Olacak Çocuk ve Dönence ismindeki programları mühimdi. Türkiye’nin dünyaya açılan yüzüydü. İlk seyahat programlarından birin yapmıştı TRT ekranlarında. Onunla yani Barış Çelebi ile tüm dünyayı turlar ve pergelin bir ucunu daima Anadolu’da tutardık. Anadolu irfanıyla pişirdiği şarkıları türkü kıvamındaydı. Sözleri dolu, özü anlamlıydı. Şarkılarından birinin adı Halil İbrahim Sofrası’ydı. Bu nedenle ne zaman bir sofrada otursam ve misafirler gelse onu hatırlardım ve hala hatırlıyorum.
Halil İbrahim Sofrası, gönlünü insanlığa açmanın parolası gibidir. Yurtdışında bir restoran açmaya niyetlenen kişinin aklına hemen sofra ismi gelir. Sofra, dostların buyur edildiği yemeklere sohbetlerin eşlik ettiği, sadece yemeğin değil muhabbetin de keyfine varıldığı bir buluşma noktasıdır. Londra’da yıllar önce açılan Sofra Restoranları da tam bu tanıma uygun hareket ederek gönüllerde yer edinmişti. Kısa süre içinde büyüyen Sofra daha sonra hainlerin oyunuyla zor günler geçirdi. Son Londra seyahatimde Sofra restoranlarından birini daha yerinde göremedim, üzüldüm.
Barış Manço’nun ölüm yıl dönümünde başka bir sofra haberi New York’tan geldi. Türklerin yoğun olarak yaşadığı Sunnyside semtinde Sofra isminde bir restoranı ziyaret etmiş New York Times gazetesi. Elbette lezzetini ve misafirperverliğini güzelce izah etmişler. Bir de detay var: Rezervasyon yapılmıyor. Çok önemli bir yer değildir o yüzden gerekmiyor diye düşünüyor olabilirsiniz ama yine de ismi Sofra olan bir yere rezervasyonsuz gidilmesi hoşuma gitti.
Bu dünyaya bir sofra daha kurulması güzel bir gelişme diye geçirdim içimden. Sonra da akıbetinin Londra’daki Sofra’ya benzememesini diledim. Uzun ömürlü ve bereketli olur inşallah. Gelenler huzur bulur, ağızlarının tadı yerine gelir. Sofralarımızın bereketinin kaçmasının nedeni yokluk değil aksine çoğu zaman çokluktur. Ekmeği bölüşenler dünyayı bölüşemiyor. İmkanlar arttıkça bencillik çoğalıyor. Nimetler bahşedildikçe egolar yükseliyor.
Haset, çekememezlik ve açgözlülük sofranın özünü oradan kaldırıyor ve sonra sofra yerine başka şeyler kurmaya başlıyoruz.
Barış Manço’yu unutmamamızın sebebi gönül sofrasını bize açmış olması. Tüm sözleri güzellikle söylemiş olması. Sonra? Ortada bir tencere, boş mu dolu mu bilen yok. Buyurun dostlar buyurun, Halil İbrahim sofrasına…
Barış Manço’nun şarkıları gibi bizleri etrafında toplayan güzel sofraların hayatımızdan eksilmemesini diliyorum. Aramızdan ayrılmış olsa da sözleriyle hoş bir sada bırakmaya devam ediyor hayatımıza.
YeniBirlik’teki bu köşe de siz değerli okurlarımızla oturduğumuz bir fikir sofrası. Her zaman en güzel yemeği bulamayabilirsiniz ama zehirleyecek yemeklere burada asla yer yok. Çünkü burası Halil İbrahim sofrası, tüm dünyayı gezse de pergelin bir ucunu gönüllerimizden ayırmamaya çalışan bir sofra….