Röportaj 07.08.2022 10:00 Güncelleme: 07.08.2022 10:23

Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı Cengiz Durmuş: Yarattığımız model ile dünyaya örnek olduk

Durmuş: Dünya tenisinde de yaptığımız uluslararası etkinliklerde yarattığımız model onlara örnek olan bir model oldu. Bu açıdan da Türkiye'nin bir tenis ülkesi olduğunu açık yüreklilik ve mutlulukla söyleyebilirim. Bu başarıda Gençlik ve Spor Bakanlığımız en önemli çatımız oldu. Başarımızda Tenis Federasyonu yönetimi, Tenis Federasyonu kadroları, çalışan gönüllülerimiz ve olmazsa olmaz kulüplerimiz ve velilerimizin emekleri var. İllerde Valilikler, Belediyeler, Kaymakamlıklar hep birlikte ortak bir çalışmayla hareket ediyoruz.
Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı Cengiz Durmuş: Yarattığımız model ile dünyaya örnek olduk

Neşe BERBER

‘Tenisin aşkla, sevgiyle yapılabilen bir spor olduğunu vücudun ve beynin raketle topla sahada koordinasyonunu sağladığında insanı çok mutlu eden bir spor olduğunu söylemek isterim. 1 saat içinde kortta geçirdiğiniz zaman rakete topu denk getirme gayreti bütün o negatif duygulardan sizi arındırır.’ diyor TTF Başkanı Cengiz Durmuş. Türkiye’de son yıllarda çok ilgi görmeye başlayan bir spor dalı tenis. Şırnak’ta, Iğdır’da tenis organizasyonlarının yapılıyor olması sporun Anadolu’ya yayılması mutlu edici bir haber. Gençleri kötü alışkanlıklardan uzak tutacak, onları motive edecek tek şeyin spor olduğunu söylersek doğru söylemiş oluruz. Durmuş ile TTF’yi ve tenis nasıl bir spor hepsini konuştuk.

Tenis Federasyonu’nun çalışmalarını takip ediyorum. Son olarak Sayın Bakan Kasapoğlu ile birlikte Cudi’deydik. Cudi Cup’ı gerçekleştirdiniz. Muhteşem bir organizasyondu. Tenis sporunun nereye kadar taşındığını görmüş olduk. Öncelikle Tenis Federasyonu’nu bize anlatır mısınız?

Şırnak’a geldiniz, öncesinde orada ulusal bir turnuva yapmıştık. Sonra uluslararası bir turnuva gerçekleştirdik. Sizler de bizlere destek olmak için ordaydınız. Türkiye Tenis Federasyonu’nun görevlerinden biridir Türkiye’nin her noktasında tenisin oynanabilmesi. Sporun her yerde, her zaman, herkes tarafından yapılmasına olan inancımızla Gençlik ve Spor Bakanımızın, “Sporu tabana yayıyoruz” söylemlerine uygun çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Tenisin herkes tarafından oynanması gerekir anlayışıyla çıktığımız bir yolda çok güzel işler yapmaya başladık. Anadolu insanının tenisi sevdiğini gördük. Çünkü biz tenisin aşkla sevgiyle yapılabildiğini, oynanırken mutlu eden mutlu ederken başarıyı hazırlayan bir branş olduğunu biliyoruz. Bunu da yaşatarak ülkemizin her noktasına götürmeye çalışıyoruz. Aslında hedefimiz dünyanın en iyi sporcusunu yetiştirip dünyanın her yerinde ülkemizi temsil edip bayrağımızı göndere çekebilecek sporculara ulaşmak. 

Türkiye sporda farklı branşlarla öne çıkmaya başladı. Siz de tenisi sevdirmeye ve anlatmaya çalışıyorsunuz. Gençlerimizin bu spora çocuk yaşlarda mı başlaması doğru olur, tenise başlamanın yaşı var mıdır?

Tenise tabii ki başlama yaşımız 6-7 yaşlarıdır. Özellikle performans tenisinde oynayacak sporcularımızı almaya başlıyoruz bu yaşlarda. Ondan öncesi için Gençlik ve Spor Bakanlığımızın da yönlendirmeleri doğrultusunda cimnastiğin çocuklarımızın fiziksel gelişimini tamamlamaları açısından önerildiğini biliyoruz, oralardan gelinirse 6-7 yaşından sonra tenise başlanabilir. Zaten 8-9-10 yaşta turnuvalar başlıyor, 12 yaşta artık sporcularımız milli takım düzeyine ilerliyor. Bu açıdan hem milli anlamda ülkemizi temsil edebilecek gençlerimizi hem de o temsiliyette daha fazla sporcumuzun olabilmesi için bahsettiğimiz Anadolu’nun her yerinde Türkiye’nin her noktasında tenisin bilinir ve oynanır olması yetenekli çocuklarımızın tespit edilerek gelmesi gerekir. Oralardan seçilmiş yetenekli çocuklarımızın birçok programa tabii tutularak yukarıya doğru alt yapıdan başlayıp 12 Yaş Milli takımlarına ondan sonra TOHM’leri, TOHM’den Olimpiyat Merkezlerine, Olimpiyat Merkezlerinden desteklenen sporcularımızın Olimpiyatlara gidebilmesi ve Grand Slam’lerde şampiyon olabilmesi adına, her yaş grubunun doğru eğitilebilmesi adına dünyada iyi bilinen eğitimcilerle çalışıyoruz. Uluslararası Tenis Federasyonu ile entegre olmuş bir Federasyonuz. Hem ulusal hem de uluslararası organizasyonlarımız ile dünyada teniste en fazla organizasyon yapabilen ülkelerden biriyiz. Bunu para harcayarak değil ülkemize gelir elde ederek yaptığımız bir şekle dönüştürdük.

Dünya tenisinde de yaptığımız uluslararası etkinliklerde yarattığımız model onlara örnek olan bir model oldu. Bu açıdan da Türkiye’nin bir tenis ülkesi olduğunu açık yüreklilik ve mutlulukla söyleyebilirim. Bu başarıda Tenis Federasyonu Yönetimi, Tenis Federasyonu kadroları, çalışan gönüllülerimiz ve olmazsa olmaz kulüplerimiz ve velilerimizin emekleri var. Elbette Gençlik ve Spor Bakanlığımız en önemli çatımız. İllerde Valilikler, Belediyeler, Kaymakamlıklar hep birlikte ortak bir çalışmayla hareket ediyoruz.

İllerde tenisin oynanabilmesi için Belediyelerin çok büyük imkanları var. Tenis adına Belediyeler, Federasyon ile iş birliği yapabiliyor mu?

Yaklaşık 10 yıldır tenisin Anadolu’ya yayılması noktasında yapmış olduğumuz stratejilerin ilk günlerine dönüyorum. İlk günlerde Belediye Başkanlarımız, Valilerimiz tenis denince bizden kaçar haldeydiler. Şimdi geldiğimiz noktada ilçelerimizde kaymakamlarımız, mahallelerimizde muhtarlarımızla ilgi bu boyutlara geldi. Bu aşamalara gelinmesinde Gençlik ve Spor Bakanlığımızın tesislerin yapılması noktasında çok güzel hamleleri oldu. Tenisin her yerde oynanabilmesi adına çok güzel kortlar yapıldı. Artık Anadolu’nun her noktasında illerimizde ilçelerimizde kortlarımız var. Bu anlamda artık tenis bizim mahallenin oyununa dönüştü.

Tenis Federasyonu’nun Ankara ve İstanbul’da yeni yerleri yapılıyor. Çalışmalar nasıl gidiyor?

 Türkiye çok büyük bir ülke, tesisleşme noktasında hemen hemen dünyanın en iyi düzeyde tesislerinin olduğu bir ülke. İstanbul’da, İzmir’de ve Batman’da yerimiz var ama Ankara’da böyle bir yerimiz yoktu. Biz kortların içinde olmalıyız. Bununla ilgili Gençlik ve Spor Bakanımız Mehmet Muharrem Kasapoğlu’nun bilgisi dahilinde harika bir merkezimiz olacak. Projelerimiz tamamlandı. İnşallah bir dahaki röportajımızı orada yaparız.

Tenis oynamak isteyenlere veya hiç tenisle tanışmamış olanlara ne söylemek istersiniz?

Tenisin aşkla, sevgiyle yapılabilen bir spor olduğunu vücudun ve beynin raketle topla sahada koordinasyonunu sağladığında insanı çok mutlu eden bir spor olduğunu söylemek isterim. 1 saat içinde kortta geçirdiğiniz zaman rakete topu denk getirme gayreti bütün o negatif duygulardan sizi arındırır. Bunun ötesinde yazılmayan kurallarla dolu bir oyundur tenis. Tenis oynarken çocuklar hakemsiz başlar, hakemsiz oynarken rakibin hakemi sensin anlamına gelen rakibin sana emanet edildiği bir oyunu oynuyorsunuz ve rakip size emanetken onu yenmek zorunda olduğunuz bir oyunu oynuyorsunuz. Siz kendi sahanızda rakibin, hakkını, hukukunu adaletini sağlayarak oyunda tutacaksınız ki küsmesin size inansın ve sizinle birlikte sürekli oynasın. Bu aslında toplumsal bir yaşam biçimine dönüşüyor o zaman hiçbir şey aramadan iki kişi kendi arasında muhteşem bir birliktelik sağlayabiliyor. Bunu bir korttan ziyade genel anlamda düşünürsek mahalle mutlu, ilçe mutlu, il mutlu, ülke mutluya dönüyor iş. O açıdan da tenisi çok değerli buluyorum. Aileler çocuklarından illa tenisçi olacak diye tenis oynamasını beklemesinler illa şampiyon olacak diye de tenis oynamasını beklemesinler. Ama mutlaka tenis oynasınlar hangi kariyeri seçerlerse seçsinler mühendis, doktor, öğretmen hiç fark etmez tenis onlara çabuk karar verme, sosyal olabilme yetileri kazandırır. Onları mutlu eden mesleklerini yaparken yanlarında bu spor olduklarını her zaman bilmeleri açısından herkesi tenise davet eder, herkesi tenisle tanıştırmak isterim.