Röportaj 21.12.2020 10:30 Güncelleme: 21.12.2020 10:57

TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu: Elimizdeki tüm kaynakları üyelerimizin kullanımına sunduk

"Elimizdeki tüm kaynakları, bankaların kaynaklarıyla birleştirip, üyelerimize düşük maliyetli kredi destekleri sağladık. Son 4 yılda düzenlediğimiz kampanyalarla 150 bin firma 15 milyar lira uygun koşullarda finansmana kavuştu. Sadece bu sene başlattığımız Nefes Kredisi kampanyasında 50 bin firma 3 milyar lira uzun vadeli ve düşük faizli kaynağa ulaştı. Böylece elimizdeki tüm kaynakları üyelerimizin kullanımına sunduk."
TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu: Elimizdeki tüm kaynakları üyelerimizin kullanımına sunduk

Neşe BERBER

“Her yeni takvim yılı, yeni bir başlangıç umuduyla birlikte gelir. Reel sektör olarak yeni bir yıla girerken, ekonomide başlayan toparlanmayı gelecek için umut verici görüyoruz. Çünkü talih hazır olana güler.” diyor TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ve ekliyor “Risklere değil, fırsatlara odaklanmalıyız ve ekseni genişletmeliyiz. Evet, kritik virajları aştık. Ama önümüzde, inişli-çıkışlı uzun ve zor bir yolculuk var. Temkinli ama kararlı bir şekilde ilerlemeyi sürdürmeliyiz. 2021’in sağlık ve mutluluk getirmesini, pandeminin bittiği, umudun hâkim olduğu bir yıl olmasını diliyorum.”

Türkiye, hızlı büyüme sürecinde. Ekonomide reform, hukukta reform hareketine hazır mısınız ve bu reformlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Geçmişi hatırlarsak 2001 krizi ertesi sorunları doğru tespit edip doğru yapısal reformları devreye sokunca, kişi başına geliri 3 bin doların altında orta seviye bir ekonomiden kişi başına geliri 10 bin doları geçen üst orta seviye bir ekonomiye dönüştük. Sonrasında hep başka konular ekonominin önünde geçti, patinaj dönemine girdik.

 Esasında tüm bu reformları yapabildiğimizi geçmişte gösterdik. Şimdi yeniden yapısal reform gündemine geri dönersek 2021’i yeni bir başlangıca çevirebiliriz.

 Ekonomideki hasarların tamiri elbette vakit alacaktır ama bu yönde atılacak ciddi ve kararlı adımlar moralleri yükseltecek ve ileriye dönük ümitleri artıracaktır.

Sonrasında hep başka konular ekonominin önünde geçti, aynı seviyeyi bile koruyamadık. Şimdi yine önemli bir noktadayız.

Uzun süredir ertelediklerimizi yapmak, almadığımız kararları almak zorundayız. Çok işimiz var. Ama dün yapabildiysek bugün de yapabiliriz. Güven sağlanır ve geleceğe ilişkin belirsizlikler azalırsa, enflasyon ve faiz düşer, yatırımlar ve istihdam artar, ekonomi büyür.

“BU DÖNEMDE BENİMSEDİĞİMİZ ANA FİKİR YAŞATMAKTIR”

Nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?

Bizim TOBB olarak bu dönemde benimsediğimiz ana fikir yaşatmaktır. Yani firmalarımızı, girişimcilerimizi, çalışanlarımızı, üretim ve ticaret kapasitemizi hayatta tutmak. Böylece bu süreç geride kaldığında, yeniden ve hızla ayağa kalkabilmektir.

Ayrıca üyelerimizle dinamik bir iletişim içinde olduk ve Bakanlıklarımızla da verimli bir çalışma mekanizması kurduk.

Üyelerimizin sorunlarını yakından takip ediyor, çözüm önerileri hazırlayıp Hükümete iletiyoruz. Pandeminin yaşandığı 9 ayda 700’ün üzerinde irili-ufaklı, online veya yüz yüze toplantı yaptık. Her gün bize iletilen sorunları, ilgili bakanlıklara iletip çözüm aradık.

Yüzlerce irili ufaklı soruna Hükümetimizle birlikte çözüm bulduk. Hayata geçen kısa çalışma ödeneği, can suyu kredileri, vergi ertelemeleri gibi birçok tedbirde ilgili kurumlarımızla yaptığımız çalışmaların etkisi var. Cumhurbaşkanımız ve 8 Bakanımız ile Türkiye Ekonomi Şurası’nı gerçekleştirdik.

Hazine ve Maliye Bakanımız Lütfi Elvan başkanlığında 6 Bakanımızla Sektörel Ekonomi Şuramızı yaptık. 300’ün üzerinde sektörel talebi, çözüm önerilerimizle birlikte sunduk. Ayrıca, aynı toplantıda yapısal reform gündemine ilişkin 40 maddelik reform önerilerimizi de kendilerine ilettik.

TOBB ve 365 Oda-Borsa olarak ekonomik sıkıntıların en yoğun hissedildiği dönemlerde Nefes Kredisi kampanyaları yaptık.

Elimizdeki tüm kaynakları, bankaların kaynaklarıyla birleştirip, üyelerimize düşük maliyetli kredi destekleri sağladık. Son 4 yılda düzenlediğimiz kampanyalarla 150 bin firma 15 milyar lira uygun koşullarda finansmana kavuştu.

 Sadece bu sene başlattığımız Nefes Kredisi kampanyasında 50 bin firma 3 milyar lira uzun vadeli ve düşük faizli kaynağa ulaştı. Böylece elimizdeki tüm kaynakları üyelerimizin kullanımına sunduk.

Yeni dönemde üretime, yatırıma, istihdama ve ihracata odaklanmanız için neye ihtiyaç duyuyorsunuz?

İş âlemi önünü görmek, hesap yapabilmek ister. Kural hâkimiyeti ve hukuk güvenliği arar. Şu an Türkiye’nin karşısındaki temel risk alanları olarak; kamu maliyesinde hareket alanının kalmaması, yüksek borçlanma ihtiyacı, döviz rezervlerindeki kayıp, cari açıktaki ve bunun finansmanındaki sıkıntıların devam etmesi, işsizlik ile enflasyonun yüksek seviyelerde bulunması, AB ve ABD başta olmak üzere dış ilişkilerdeki gerilimlerin sürmesi, hukuk sistemindeki aksaklıklar, kamu idaresindeki kurumsal yapıda etkinlik sağlanamaması ve kurumlara yönelik güvensizlik gösteriliyor.

Tüm bunlar ekonomide kırılganlığı artırıyor, risk alma ve yatırım yapma iştahını azaltıyor. Ekonomi yönetimi reformlara odaklanmalı. Hem salgın sonrası döneme hazır olmamızı sağlayacak, hem de yatırımcılara güven verecek bir program tasarlamalı.

“ADALET KUTUP YILDIZI GİBİDİR”

Kurumsal yapının ve hukuk sisteminin güçlendirileceğine, reformlara hız verileceğine yönelik mesajlar, iş dünyasında nasıl algılandı?

Kamudaki yapıda ve hukuk sisteminde ciddi aksamalar ve sorunlar yaşanıyor. Sorun sadece mevzuatta değil işleyişte de yaşanıyor. Bunu sadece iş dünyası değil vatandaşlar da yaşıyor ve görüyor.

Zaten bizim kültürümüzde, inancımızda, hukukun ayrı bir yeri var. Mülkün temelinde adaletin olduğuna inanan bir milletiz.

Bireylerin haklarını savunan, “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” ilkesi, bu topraklardan çıktı. Bugün hepimiz şunu da biliyoruz ki, eğer hukuk sistemi iyi işlerse, toplumda güven duygusu artar.

Kişilere ve kurumlara ne kadar çok güven duyulursa, ekonomi de o kadar iyi ve adil işler. Yani, su ve ekmek gibi, hukuk da temel bir ihtiyaç.

Hukuk sistemimiz güçlü olursa, ekonomimiz güçlü olur. Gelişmiş ülkelerin bugünkü seviyelere ulaşmalarında, hukuk devleti kavramına sahip çıkmalarının payı büyük. Yine bizim kültürümüze, inancımıza bakıyoruz. Mülkün temelinde adaletin olduğunu görüyoruz. O yüzden de hukuk sistemimizi güçlendirmeye mecburuz. Çok beğendiğim bir söz var. Adalet kutup yıldızı gibidir. Yerinde durur ve geri kalan her şey onun etrafında döner. Son dönemde bu yönde verilen mesajları bu açıdan önemli, değerli ve umut vericisi görüyoruz.

Yatırımcı dostu, şeffaf ve öngörülebilir politikalarla, Türk Lirası’nın destekleneceğini açıklanmasına yönelik düşünceleriniz nelerdir?

Ekonomide güven ve büyüme üç sacayağının mevcut olmasına bağlı. Fiyat istikrarı, finansal istikrar ve makroekonomik istikrar. Bunlar olursa tempolu büyüme sürecini yeniden yakalayabiliriz. Yatırımların, üretimin ve istihdamın artmasında ön koşul, istikrardır, güvendir ve geleceğe dair belirsizliklerin azalmasıdır.

Bunun yolu da fiyat istikrarıdır. Enflasyon mutlaka ve kalıcı olarak tek haneye indirilmelidir. Enflasyonla mücadele, döviz kurlarında da istikrar gerektirir.

Fiyatların ve kurların devamlı arttığı bir ortam, iş yapma iştahını azalmakta, üretim ve yatırım kararlarını olumsuz etkilemektedir. Dolayısıyla dövizde istikrarın sağlanmasına mutlaka dikkat edilmelidir.

Bu noktada, Merkez Bankası'nın kredibilitesi ve sağlam duruşu da kritik önemdedir. Merkez Bankası’nın eli güçlü olmalı, piyasaya yön verebilsin. Gerektiğinde faiz artırabilmelidir ki, zamanı geldiğinde de faizleri indirebilsin.

Özetle ekonomik istikrar, finansal istikrar ve fiyat istikrarı bir bütündür. Bunları sağladığımız ölçüde ekonomi büyür, hem de faizler düşer.

“ÖZELLİKLE MESLEKİ EĞİTİMİN GELİŞTİRİLMESİNE ODAKLANDIK” 

TOBB projeleri hangi alanda istihdam, ihracat vs sağlanıyor?

TOBB olarak özellikle mesleki eğitimin geliştirilmesine odaklandık. Zira ülkemizde tezat görünen bir durum var. Bir tarafta pek çok vatandaşımız işsiz. Öteki tarafta firmalarımız kalifiye çalışan bulamıyor. Bu asimetrik soruna çözüm getirmek üzere Çalışma Bakanlığımız ve İŞKUR ile birlikte çalışmaya başladık.

Tüm illerde Odalarımız ve-Borsalarımız aracılığıyla istihdam piyasası analizi yapıyor, firmaların talep ettiği meslekleri belirliyoruz. Daha sonra buna uygun meslek eğitimleri tasarlıyor ve uygulatıyoruz.

Buralardan başarıyla mezun olacakları teşvik için de Oda-Borsa üyesi firmalarımızdan istihdam garantileri alıyoruz. Eğitim Bakanlığımızla yine önemli bir ilk başlattık.

Mesleki eğitim ile reel sektörü, birbirine entegre ediyoruz. Bu kapsamda 81 İl’de 81 meslek lisesi seçtik.

Odalarımız ve Borsalarımız vasıtasıyla buralardaki mesleki eğitimin dinamik şekilde, sektörün ihtiyaçları doğrultusunda tasarlanmasını sağlıyoruz. Bu okullarda atölyeler ve laboratuvarlar kuruyor ve mevcut olanları yeniliyoruz.

Mezunların da firmalarda istihdamını da destekliyoruz. Özetle 81 ilde 81 meslek lisesine TOBB camiası olarak sahip çıkıyoruz.

Böylece, mesleki eğitimde özel sektörün rolü artıyor. Buradan mezun meslek liseliler iş hayatına hazır bir şekilde yetişiyor. Kısacası ara elman değil, aranan eleman oluyorlar.

İhracatın artırılması için de 81 il bazında çalışıyoruz. Odalarımız kanalıyla verdiğimiz eğitim ve danışmanlık destekleriyle hiç ihracat yapmayan firmalara yol gösteriyor, ihracat yapan ancak yeni pazar arayışında olan firmalara, hedef pazar bilgisi, müşteri ve rakip firma bilgileri, pazar analizleri, dış ticaret mevzuatı hakkında bilgiler veriyoruz.

Firmalarımızın dijital çağa uyum sağlaması için 48 ilde e-ticaret ve e-ihracat eğitimleri gerçekleştirdik ve on binlerce KOBİ’ye ulaştık Özellikle küçük işletmelere ve girişimcilere e-ticaret ile yurt dışına açılmayı öğretiyoruz.

İŞ DÜNYASININ BEKLENTİLERİ

Pandemiyle birlikte iş hacimleri düştü ve hatta pek çok iş yeri kapanmak durumunda kaldı. Başta kira olmak sabit giderleri var. Bu konuda desteğe ihtiyaç duyuyorlar. Kamuya olan yükümlülüklerin azaltılıp ertelenmesini talep ediyorlar.

Özellikle işletme finansmanı bulmaları da gerekiyor. Faiz ve kurdaki dalgalanmaların istikrara kavuşmasını bekliyorlar. İstihdam üzerinde çeşitli yükler mevcut, zorunlu istihdam uygulamaları gibi. Bunların da kaldırılmasını istiyorlar.

Kural hâkimiyetinin sağlanmasını, kamu-özel sektör arasında kalıcı istişare mekanizmalarının çalıştırılmasını, yargı sisteminde alternatif çözüm yöntemlerinin güçlendirilmesini, kamuda biriken alacakların bir takvim içinde ödenmesini talep ediyorlar.