Röportaj 02.08.2021 09:09 Güncelleme: 02.08.2021 09:40

'Renklerin ve kalabalığın içinde huzur buluyorum'

Yakın zamanda İstanbullu sanatseverlerle buluşan ve son dönem, soyut çalışmalarıyla adından söz ettirmeyi başaran Ressam Gamze Kırşavoğlu, sanat yolculuğunu, çalışmalarının altyapısını ve referans noktalarını okurlarla paylaştı.
'Renklerin ve kalabalığın içinde huzur buluyorum'

SEMA SEZEN

Bir yandan ilk kişisel sergisinin hazırlıklarına başlayan Kırşavoğlu, sanatında renklerin ne kadar önemli olduğunu da vurguladı. Çoğunlukla kendi iç sesini dinleyerek çalışmalarına yön verdiğini söyleyen sanatçı, sanat yolculuğunu anlattı.

-Resim yapma yolculuğunuz nasıl başladı?

1987 İstanbul doğumluyum. 2012 yılında uzun zamandır yapmak istediğim bir şeyi gerçekleştirip çizim ve resim eğitimleri almaya başladım. Boyalara ve fırçaya dokunmak için uzun süre bekledim diyebilirim. Çocukluğum boyunca ailem hayal dünyamın “fazla geniş” olmasından yakınırdı, bu dünyayı tuvale aktarmayı çok istiyordum ancak buna cesaret etmem ve ilk adımı atmam epey sürdü sanırım. Sonrasında ise sanat tarihine ilgim çoğaldı, Sanat Tarihi, Modern/Çağdaş Sanat Okumaları, Sanat Kuramları gibi atölyeler ile kendimi besledim. Bu eğitimlerin yaratım sürecimde çok fazla katkısı olduğunu, bana çok farklı ufuklar açtığını düşünüyorum. Sadece üretmek yetmiyor, üretimi temellendirmenin ve “bilgi” üzerine inşa etmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum.

-Soyut çalışmalara ağırlık verdiğinizi biliyoruz, bu bir tercih miydi? Gelişen bir tarz mı?

İlk dönem çalışmalarım figüratifti, renkler her zaman çalışmalarımın başrolünde yer alsa da soyut çalışmaktan hep kaçınıyordum. Ancak, bir süre sonra soyut çalışmak istediğimi ve buna cesaret edemediğim için kendimi sınırlandırdığımı fark ettim. Geçiş süreci elbette biraz sancılı oldu benim için, ürettiğim çoğu işi beğenmeyip odanın bir köşesinde sakladım. Bir süre sonra kendimi özgür bıraktıkça daha iyi üretmeye başladığımı hissettim. Kendime, boyalarıma ve fırçama özgürlük tanıdım. Ortaya çıkanlar beni mutlu etmeye başladıkça da doğru yolda ilerlediğimin farkına vardım. Aslında hem bir tercihti, hem de yarattığım tarz süreç içinde kendi kendini oluşturdu diyebilirim.

-Resimlerinizde en çok renkler ve renklerin yarattığı algı göze çarpıyor. Bu sizin için ne ifade ediyor?

Sanırım ben dünyayı renkler üzerinden algılıyorum. Doğanın renklerini uzun uzun seyretmek, bulunduğum mekanları renklendirmek, renklerin içinde olmak beni hep mutlu etti. Evim de rengarenktir, karmaşıktır. Belki de çoğu insanın aksine renklerin ve kalabalığın içinde huzur buluyorum. Artık kendimi yaptığım resimlerle ifade etmeye, sesimi tuvalde duyurmaya karar verdiğimde de sanırım ilk konuşan renklerim oldu. Hayata sesimi duyurmanın, duygularımı anlatmanın en güzel yolu renkler benim için.

"EN ÇOK KENDİ İÇ SESİMİ DİNLİYORUM"

-Yaratım sürecinizde sizi neler etkiliyor, nelerden ilham alıyorsunuz?

En çok kendi iç sesimi dinliyorum ve ondan etkileniyorum sanırım, spesifik olarak şundan etkilenip fırçayı elime alıyorum diyebileceğim bir şey söyleyemem ama kendimle çok fazla konuşmaya başladığımda, bazı şeyleri sözlü olarak ifade edemediğimi hissettiğim anda tuvalin karşısında buluyorum kendimi. Bazen, benim için bir meditasyona dönüşüyor boyaların içine karışmak. Bazense tuval; kendimle hesaplaştığım, aklımdaki sorunlara, sorulara cevap aradığım bir yere dönüşüyor.

-Yakın zamanda hangi sergilere katıldınız ve belli olan yeni sergi çalışmalarınız var mı?

Yakın zamanda La Visione Art Gallery’de, Luna Grande Art’ta ve Karl&Ein Art Gallery’de gerçekleşen karma sergilerde yer aldım. Bu sene içinde birkaç karma sergi ve bir sanatçı dostumla beraber planladığımız bir grup sergisi var. Önümüzdeki sene ise Bodrum’da ilk solo sergim olacak. İlk kişisel sergim olacağı için heyecanı bambaşka. Çok çalışıyorum, umarım güzel bir sergi olacak. Detayları yakında kişisel hesaplarımdan da duyuracağım.

-Kendinizi, dışarıdan bir gözle bakmak gerekirse bir sanatçı olarak nasıl tanımlarsınız?

Bu soruya cevap vermek benim için çok güç, sadece şunu söyleyebilirim, üretmek ve öğrenmek benim için temel bir ihtiyaç ve ben hayat ve sanat yolculuğum boyunca hep bir öğrenci olarak kalacağım.

"Fahrelnisa Zeid hayranıyım"

-Adettendir, Gamze Kırşavoğlu en çok hangi ressamlardan etkilendi, etkileniyor ve hangi sanat akımlarını kendine referans olarak alıyor.

Çalıştığım tarzdan da anlaşılacağı üzere soyut dışavurumculuk ve bu alanın ressamları beni her zaman çok etkiledi. Mark Rothko, Jackson Pollock, Hans Hoffman, Joan Mitchell çok sevdiğim ve etkilendiğim ressamlar diyebilirim. Referans almak diyemeyiz ama Henry Matisse de en sevdiğim ressamlardan. Aynı zamanda Fahrelnisa Zeid’in de büyük hayranıyım, ismini anmadan geçemeyeceğim..

-Sanatseverler sizi nerelerden takip edebilir ve eserlerinize ulaşabilir?

Şu an hazırlanmakta olan internet sitem www.gamzekirsavart.com üzerinden yakın zamanda yaptığım işlere ulaşabilirler. @gamzekirsavart Instagram hesabımdan ise güncel olarak çalışmalarımı paylaşıyorum.

-Resimlerinizi takip eden sanatseverlere ne mesaj vermek istersiniz?

Ben teşekkür ederim. Dilerim sanat daha çok insanın hayatına dokunsun, değiştirsin, iyileştirsin. Sanatla kalın!