Vakıf Katılım web
Röportaj 21.05.2018 08:30 Güncelleme: 21.05.2018 09:18

'Picasso'nun Ruhunu Yansıtmak İstedim'

Dünya çapında Flamenko dansıyla milyonları kendisine hayran bırakan usta dansçı Jose Antonio, Picasso gibi bir dehadan ilham alarak onun eserleri üzerinden onun adıyla yıllar önce bir koreografi oluşturdu. Picasso gösterisi ile Türkiye'de olan Antonio YeniBirlik'e sanat yaşamını anlattı
'Picasso'nun Ruhunu Yansıtmak İstedim'

SEMA SEZEN

Flamenko kanın derinliklerinden yükselen, şarkıcının sesinden kopan bir meşale ve bir bıçak haline gelen dansçının vücudu içinden geçen ilham. Ölüm gibi arındırıcı bir dans. Yaratılış gibi bir kasırga olarak tanımlanıyor.
Belirli bir tabloyu yeniden yaratmak değil izleyiciyi Picasso’nun hayatının farklı evrelerindeki düşündürücü dünyalar arasında seyahat ettirmeyi amaçlayan Picasso gösterisi 22 Mayıs’ta İş Sanat’ın sezon kapanış gösterisi olarak izleyicileri ile buluşacak. Jose Antonio ile Picasso gösterisini konuştuk.


-Picasso’nun eserlerinden yola çıkarak bir gösteri hazırladınız. Bu gösteriyi diğerlerinden farklı kılan nedir? Sahnede Picasso tablolarının bir yansımasını mı izleyeceğiz?


Picasso'nun sanat kariyerinin her dönemindeki eserlerin sadece ruhu ve rengini yansıtmak istedim. Büyük usta Picasso'nun herhangi bir eserini yeniden üretmek istemedim. Gösterinin üç bölümü de onun sanatsal yaşamının farklı aşamalarında ürettiklerinin bana verdiği ilhamın bir sonucu.

-Kostüm, koreografi, ışık her biri Picasso’nun renklerinden esinlenerek hazırladı. Nasıl bir ekiple çalıştınız?

Bu proje besteci Jose Nieto ve benimle birlikte başladı. Kostümler için, İspanyol ustası kostüm tasarımcısı Pedro Moreno'yu aradım ve Juan Gomez Cornejo'nun aydınlatması ile her bölüm renk ve kostümlerle başarılı bir şekilde ortaya çıktı. Her zaman disiplinli ve titiz olmak gerekiyor. Dansçılarımız da her gün düzenli olarak farklı stillerdeki dans sınıflarında ekip olarak uzun provalar yaptılar.


-Gösterinin bugüne kadar aynı etkiyle devam etmesini neye bağlıyorsunuz?

Gerçekten uzun yıllar oldu ama Picasso her zaman taze ve güncel olmaya devam ediyor. Koreografiler geçerliliğini yitirmez. Bu eser zamansız bir geçerliliğe sahip olmaya devam eden restore edilmiş bir tabloyu görmek gibi. Koreografi, ilk günden bu yana değişmedi (anlatıcıların dışında) bakış açımın da etkisiyle, canlılığını geçerliliğini, tüm tazeliğini ve görsel etkisini koruyor. Koreografi tarzı neo klasik İspanyol dansı. Yıllar sonra bu gösteriyi Türkiye’deki izleyicilere sunacağım için çok heyecanlıyım.

-Picasso’nun renkleri sizin için ne ifade ediyor?

Sahneleri Picasso’nun hayatının evrelerine böldük. Mavi Pembe ve Siyah gibi bölümlere ayırdık. Mavi alçakgönüllü insanların yalnızlığı, Pembe bölüm daha lirik bir sahneyi, Siyah bölümde ise savaşın, insanlık onurunu, işgal ettiği, tahrip ettiği ve imha ettiği her şey olarak ifade ediliyor.


"EN SON İSTANBUL'A ENDÜLÜS BALESİYLE GELDİM"

-Flamenko Invocaciones’te Flamenko tutkusunu anlatıyorsunuz. Peki sizin yıllardır dansı tutkuyla devam ettirmenizin sırrı nedir?
Sekiz yaşımdan beri dans ediyorum ve dünyanın en önemli tiyatrolarında çalıştım ama sahneye her seferinde ilk kezmiş gibi çıkıyorum. Dans benim hayatım. Gösterinin ikinci bölümündeki her şey benim bakış açımdan görülen Flamenko’ya yaklaşımımla ilgili. Flamenko Invocaciones’te Fernando Romero'nun çağdaş Flamenko anlayışına saygı duyan ve onun özel vizyonuyla iş birliği yapan koreografiler var. 8 yaşımdan beri Flamenko benim hayatımın bir parçası oldu.


-Flamenco Invocaciones yakın zamanda izleyicilerle buluştu. Dansseverlerden nasıl tepkiler aldınız?
Evet 8 Mart’ta St.Petersburg’da sahneledik. Gençlik yıllarımda da St.Petersburg’da dans ettiğim için orayı çok iyi biliyorum. St. Petersburg'da Alexandrinsky Tiyatrosu'ndaki Dans Festivalinde izleyicilerle buluştuk. Sold out (kapalı gişe) olan çok başarılı bir gösteri oldu.


-22 Mayıs’ta İş Sanat’ta Türkiye’de ilk kez bu gösteriyi izleyeceğiz. Türkiye sizin için ne ifade ediyor?
Daha önce ülkenizde bulundum. Tekrar Türkiye’ye gelecek olmak benim için heyecan verici. 1995 yılında ilk kez İstanbul’a Endülüs Balesi ile geldim. Şehrin, tarihin, halkın sıcaklığı ve özellikle şehrin her köşesinde bulunan büyünün beni çok etkilediğini söyleyebilirim.