Dünya 06.10.2022 06:30

Paris İklim Anlaşması'nın onaylanmasının üzerinden 1 yıl geçti

Prof. Dr. Güray Salihoğlu, Paris Anlaşması'nın Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) kabul edilmesinin üzerinden geçen 1 yılda Türkiye'nin hummalı bir çalışma yürüterek çok sayıda karar alıp eylem planları hazırladığını söyledi.
Paris İklim Anlaşması'nın onaylanmasının üzerinden 1 yıl geçti

Prof. Dr. Güray Salihoğlu, Paris Anlaşması'nın Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) kabul edilmesinin üzerinden geçen 1 yılda Türkiye'nin hummalı bir çalışma yürüterek çok sayıda karar alıp eylem planları hazırladığını söyledi.

İklim değişikliği ile mücadele noktasında büyük önem taşıyan Paris Anlaşması'nın 6 Ekim 2021'de TBMM'de onaylanmasının ardından geçen süreçte Türkiye'nin attığı adımları AA muhabirine değerlendiren Bursa Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güray Salihoğlu, "Paris Anlaşması 21. Taraflar Konferansı 2015 yılında Paris'te yapıldı ve anlaşmayı 2016 yılında New York'ta 175 ülke imzalamıştı. Bu ülkelerden biri Türkiye'ydi. Daha sonra Türkiye'nin kendi mevzuatına geçirmesi için anlaşmayı yürürlüğe sokması gerekiyordu. Anlaşma 1 yıl önce yürürlüğe konmuş oldu." dedi.

"Paris Anlaşması küresel bir çağrı yaparak, sıcaklık değerlerinin endüstri öncesi döneme oranla 1,5-2 derecede sınırlanması gerektiğini söylüyor." ifadesini kullanan Salihoğlu, şöyle devam etti:

"Anlaşma tüm ülkelere '2030'a kadar emisyonlarınızı yüzde 50 azaltın, ulusal katkı beyanlarınızı gönüllü olarak yapın, yani emisyonlarınızı ne kadar azaltacağınızı siz belirleyin ama ne yapın edin 2030'a kadar emisyonlarınızı yüzde 50 azaltın, net sıfır noktasına da 2050 itibarıyla ulaşın' diyor. Aynı zamanda 'gelişmiş ülkeler bir iklim fonu oluştursunlar ve bu fona her yıl 100 milyar dolar katkı koysunlar; diğer ülkeler de bu fondan faydalanarak iklim etkileriyle mücadele edebilsin' şeklinde genel bir çağrı, küresel bir ortaklık ortaya koyuyor."

Türkiye'nin "net sıfır" hedefi

Türkiye'nin anlaşmayı onaylayarak 2053 yılına kadar "net sıfır" hedefine ulaşma taahhüdünde bulunduğunu ancak buna uygun ulusal katkı beyanını henüz güncellemediğini hatırlatan Salihoğlu, Ankara'nın bu güncellemeyi önümüzdeki günlerde yapacağı tahmininde bulundu.

Avrupa Komisyonunun 2019 yılında "Yeşil Mutabakatı" önerdiğini, buna uyum paketini de 14 Temmuz 2021’de dünya kamuoyuna açıklar açıklamaz Türkiye'nin pozisyon alarak 16 Temmuz 2021'de "Türkiye Yeşil Mutabakat Eylem Planı"nın Resmi Gazete'de yayımlandığını vurgulayan Salihoğlu, "Türkiye aslında gelişmeleri takip ediyor, sınırda karbonla ilgili düzenlemeleri özellikle sanayici takip ediyor. Eylem planı; kararlar, öneriler, tavsiyeler içeren bir plan. Ama 6 Ekim 2021'de Paris Anlaşması'nın imzalanması, bu planların artık ulusal mevzuatımıza daha net bir şekilde yerleşeceğinin işareti oldu." diye konuştu.

Türkiye'nin 1 yılda planlama anlamında hummalı bir çalışma yürüttüğünü, tavsiye kararları üretip orta vadeli programına yeşil dönüşümü yerleştirdiğini kaydeden Salihoğlu, 29 Ekim 2021'de "Çevre ve Şehircilik Bakanlığı" isminin değişerek, "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı" olduğunu, bunun iklim bakanlığına sahip olduğumuz anlamına geldiğini anlattı.

Salihoğlu, bu değişimin devamında atılan adımları şöyle özetledi:

"Türkiye, geçen yıl kasımda İskoçya'nın Glasgow kentinde COP26'ya 376 delegeyle birlikte, Brezilya'dan sonra en çok delege gönderen ikinci ülke olarak katıldı. Konya'da bu yıl 21-25 Şubat'ta İklim Şurası düzenlendi ve Haziran ayında şura kararları açıklandı. Enerji, ulaştırma, sanayi, tarım, arazi kullanımı, ormancılık, atık, bina, bilim ve teknoloji gibi başlıklar altında 217 tavsiye kararının alındığını görüyoruz. Ağırlıklı olarak 217 kararın 76'sı ulaştırma, sanayi, tarım, yutak alanlar ve atıkların azaltılmasıyla ilgiliydi. Kararların 34'ü bilim ve teknoloji, 21'i yeşil finansman ve karbon fiyatlama, 20'si iklim değişikliğine uyum, 24'ü yerel yönetimler, 42'si de sağlık, eğitim, adil geçiş, iklim adaleti ve iklim göçü gibi konularla ilgiliydi. Kısa bir süre önce, 4 Eylül 2022'de de Orta Vadeli Program açıklandı, 2023-2025 yılları arasını kapsayan program Resmi Gazete'de yayımlandı. Bunun bir bölümünde yeşil dönüşüm anlatılıyordu. Düşük karbonlu büyüme stratejisi ihtiyacı burada vurgulanıyordu."

Yenilenebilir enerji

Türkiye'nin yenilenebilir enerji yatırımlarında az da olsa bir artış gözlendiğine, yenilenebilir enerji kurulu gücünün 2021 yılının sonunda toplam içindeki payının yüzde 53,6 olduğuna, bu yılın ağustos ayı itibarıyla ise bu oranın yüzde 54,3'e yükseldiğine dikkati çeken Salihoğlu, "Bir yılda sihirli bir değnek yok ama birçok karar alındı, eylem planları yapıldı. İklim kanunun oluşturulması hazırlıkları var. Uygulamada da yenilenebilir enerji yatırımlarında bir artış görüyoruz. Bir yılın özeti olarak bunları söyleyebiliriz." diye konuştu.

Tasarruf ve israfın engellenmesi

En çok üzerinde durulması gereken konuların başında tasarruf ekonomisinin geldiğine ve yaz aylarında Avrupa'da enerji tasarrufu konusunda alınan kararların düşündürücü olduğuna işaret eden Salihoğlu, Türkiye'nin de hem enerji hem de madde tasarrufuna yönelmesi gerektiği uyarısında bulundu.

Salihoğlu, "Döngüsel ekonomi ilkelerinden en önemlisi bu, artık tüketimi azaltmamız lazım. Her gün bu kadar çok 'Ürün alın' diye reklam bombardımanına tutuluyoruz ya, birilerinin de 'daha az ürün' alın demesi gerekiyor. Daha az enerji üretilsin, doğadan daha az kaynak çekilsin. Bu israfı, tüketimi azaltın. Bence asıl vurgu bunun üzerine olmalı, tasarruf ve verimlilik. Bunu yaptığınız zaman atık oluşumunun da enerji kayıplarının da önüne geçiyorsunuz." değerlendirmesinde bulundu.​​​​​​

Türkiye'nin güçlü bir çevre mevzuatı bulunduğunun altını çizen Salihoğlu, yapılan planların yerinde olduğu, problemlerin ise uygulama aşamasında yaşandığı yorumunu paylaştı.

Salihoğlu, "İlk olarak yapılması gereken bu planlara sıkıca tutunmak. O kadar sıkı tutunmalıyız ki hayata geçirilmesi için çok sıkı takip etmeli, caydırıcı cezalarla desteklemeli, adeta bu planları korumalıyız. Söz vermek uygulamaktan daha kolay bir iş. Dünyada da bugüne kadar çok söz verildi. Uygulaması maalesef söz vermek kadar kolay olmadı. Biz ülke olarak sözümüzü verdik, şimdi uygulama zamanı." dedi.