Türkiye - Gündem 22.01.2020 11:38 Güncelleme: 22.01.2020 15:21

"Ne terör ne uyuşturucu bu ülkenin hiçbir evladının kaderi olamaz"

İçişleri Bakanı Soylu, FETÖ'nün sözde TSK imamı Adil Öksüz'e ilişkin, "Nerede olduğunu biliyoruz." dedi.
"Ne terör ne uyuşturucu bu ülkenin hiçbir evladının kaderi olamaz"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP'de yaşanan gelişmelerle ilgili soruya, "Siyasi açıdan ahlaksal bir sorun var ortada. Birilerinin üfürmesiyle bir yalanı bir gerçek olarak ifade eden bir genel başkan var." dedi.

Kanal 7'de gündemi değerlendiren Soylu, "Düştü, düşürüldü, bilerek yaptı, yapmadı ama bunu izah etmesi gereken kendisi." dedi.

"Ortada somut bir şey var, yani araba plakaları var, sahte araba plakaları var." diyen Soylu, "Sayın Cumhurbaşkanı'na bir CHP'linin ziyaretinden bahsediliyor. İsmin kim olduğu çok yakın bir zamanda ortaya çıktı yani kimin iddia edildiği çok yakın bir zamanda ortaya çıktı. Partinin genel başkanı da 'Evet, ben bu konuyu biliyorum ve bundan haberdarım.' diyor. Bilinen, çok açık ve net, olay çok somut ve ortada." diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, devlet imkanları kullanılarak CHP'nin dizayn edilmek istendiği iddiasının sorulması üzerine Soylu, şu yanıtı verdi:

"Eğer demokratik siyaseti ve bunun alanını daraltmak için birilerinin peşine adam takılacaksa ve birilerinin peşine adam takılıyorsa devlette bunu bilmemek mümkün değildir. Böyle bir şey olabilir mi? Bu bir deli saçması bir şey. İmkan olsa bunu yapmak ayrı bir hastalıktır zaten. 'Devlet beni izliyor, takip ediyor.' diyor. Peki izledi de ne oldu? Hangi hamleyi yapacaktınız da devlet bunu izleyerek ön aldı? Siz hangi adımı atacaktınız da bunu bildiği zaman devlet bu adımınızı bozdu? Bunları konuşmaktan da edep ediyorum, utanıyorum da. Siyasi alan, demokratik alan daraltılır mı? Siyaset açık bir alandır."

Devletin terör, uyuşturucu, göç gibi birçok meseleyle ilgilendiğini vurgulayan Soylu, ana muhalefet partisinin bu iddialarının siyaset mühendisliği olduğunu ve devletin bu iddialarla ilgilenecek zamanının olmadığını söyledi.

Yeni Bylock tespiti

Yeni tespit edilen 5 bin 149 Bylock kullanıcısının bin 387'sinin kamuda çalıştığına ilişkin soylu, "Matruşka gibi, açıyorsunuz, bir daha açıyorsunuz, her birinin içerisinden birtakım sonuçlar üretiyorsunuz." dedi.

FETÖ'nün sadece bir terör örgütü değil, aynı zamanda bir istihbarat örgütü olduğunu dile getiren Bakan Soylu, şunları kaydetti:

"15 Temmuz gecesi bu ihanetin içinde olanlar var, bunlar bir dava konusu olarak kimisi bağlandı, kimisi devam ediyor. Fakat bunların itirafları var. Bir de Bylock meselesi var. Bu da örgütün iletişim mekanizması ve bu da iyi sökülmüştür. Bunun içinden sökülenlerden elde edilen ifadeler ve itiraflar var. Ayrıca hepimizin bildiği sınav soruşturmaları var. Örgütün finansal yapılanması var. Örgütün mahrem yapılanması var. Bütün bunlarla birlikte ankesörlü, ardışık aramalar var. Bütün bunların içerisinde elbette ulaştığımız alanlar var. Bu alanlarda bakıyoruz ki kapağı yeni açılacak bir çember var. Bylockları taradıktan sonra elinizde henüz çözemediğiniz 5 binlik, 10 binlik, 15 binlik, 20 binlik, 25 binlik bir hat daha var. Bu sefer onun üzerine gitmeye başlıyorsunuz ve onu çözüyorsunuz. Bylock 3,5-4 yıl önce tespit edildi. O zamandan bu zamana bizim kabiliyetlerimiz de gelişti. Yeni tespit ettiklerimizi eski soruşturmalara ilave edip devam ediyoruz."

Soylu, ABD'nin terör örgütü elebaşısını tuttuğunu ve finansal gücünü muhafaza ettiğini söyleyerek, "Biz bunların nerede ne olduğunu, nasıl, ne noktada olduğunu avucumuzun içi gibi biliyoruz. Nereden kazanıyorlar, nasıl gerçekleştiriyorlar, avucumuzun içi gibi biliyoruz. Peki biz biliyoruz da Amerika bilmiyor mu? Amerika onların hukuka, kanuna uygun olmayan, kanunsuz meselelerini bilmiyor mu? Almanya ve Avrupa'da da bizim aradığımız ve Türkiye'de darbeye karışan, direkt darbenin muhatabı olan kişileri muhafaza ediyorlar mı, etmiyorlar mı? Ediyorlar." değerlendirmesini yaptı.

''Adil Öksüz'ün nerede olduğunu biliyoruz''

FETÖ'nün sözde TSK imamı Adil Öksüz'ün nerede olduğunu bildiklerini vurgulayan Soylu, "Almanya'da olduğunu teyit eder misiniz?" sorusu üzerine "Bize kalsın" karşılığını verdi.

FETÖ konusunda çalışmaların devam ettiğini belirten Soylu, Türkiye üzerinde yeniden iç yapılanmaya yönelik atak yapacaklarını beklemediğini ancak birçok ülkenin bu sistemden çıkar bekledikleri için ufak tefek denemeler olabileceğini anlattı.

Türkiye'nin bu denemeleri engelleme gücüne sahip olduğunu söyleyen Soylu, "Bir kriminal terör örgütüne nasıl bir izleme yapıyorsak, FETÖ'ye de böyle bir izleme yapıyoruz. Hareket kabiliyetlerini takip edebilme fırsatına sahibiz. Muhakkak onlar birtakım ataklar yapacaklar, yapmak isteyecekler biz de peşlerindeyiz. Onun için peşlerinde olduğumuzdan da sonuç alıyoruz. Ankesör ve büfe soruşturmalarında 15-16 binin üzerine kadar ulaştık şu anda ama yüzde 42'si etkin pişmanlıktan istifade etti ve itiraf etti. Yakaladığımız ve adaletin önüne çıkardığımız 10 kişiden 4'ü 'Evet haklısınız. Biz bu işi yaptık. Biz bu sistemi de kullandık.' dedi." ifadelerini kullandı.

Soylu, "Bir kişi mahkemeden beraat almışsa görevine neden dönemiyor?" sorusuna şöyle cevap verdi:

"Çok basit. 15 Temmuz akşamını hep beraber hatırlayalım. Bugün Türkiye Cumhurbaşkanı yaşıyor değil mi? Yaşamama ihtimali var mıydı? Yani Cenabı Allah'ın bir takdiri bugün yaşıyor. Allah muhafaza o gün başka bir olayla karşı karşıya kalsaydık, bugün ne olurdu ve bugün kimler olurdu? Biz bir istihbarat örgütünden bahsediyoruz. Bir devleti teslim almaya çalışan bir örgütten bahsediyoruz. Türkiye'deki yargıyı, emniyeti, istihbaratı, Türk Silahlı Kuvvetlerini, radyoyu, medyayı, televizyonu, üniversiteleri hatta örgütlü tüm teşkilatların içine giren, hayatın bütün alanlarını etkilemeye çalışan, kimini insanlık maskesiyle, kimini sivil toplum örgütü maskesiyle, kimini elindeki yargı veya devletin birtakım güçleri vasıtasıyla etki altına almaya çalışan bir yapıdan bahsediyoruz. Bu yapının kendine ait bir aklı da var. Bu yapının içerisinde olanların tamamı bir somut belge üretmiş midir? Buna kimse 'Evet' diyemez. Belge üretenlerin tamamıyla ilgili 500 bini aşkın insanla ilgili adaletin ve mahkemenin karşısına çıkardık. Elbette ki güvenmeyeceğim. Herkes devletin içine girmek zorunda mı? Türkiye 15 Temmuz gibi bir darbeyle, bir terör eylemiyle karşı karşıya kalmış, devlet temkinli olmayacak mı? Her şeye Anayasa Mahkemesinin gözüyle bakıyor değilim, kimse kusura bakmasın. Belki onlar 15 Temmuz'u unutmuş, Türkiye'yi başka bir noktaya götürmek istiyor olabilirler. Ama biz 15 Temmuz'u unutmadık. Bırakın İçişleri Bakanı olarak bu ülkenin bir ferdi olarak unutmadık, unutamayız da, unutulamaz da 15 Temmuz."

"Terör örgütüne Türkiye'de, Doğu ve Güneydoğu'da hiçbir alan bırakmayacağız"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Bir boksör rakibini ringin köşesine sıkıştırmış artık onun hamle yapmasına fırsat vermeden sürekli indiriyor. Biz de sürekli indiriyoruz. O köşeden çıkması mümkün değil artık. Oradan soyunma odasına geçecek soyunma odasını da alacağız. Buna 'Kandil' diyebilirsiniz." ifadelerini kullandı.

Terörü kaynağında yok etme, sürekli taarruz anlayışı, sürekli alan hakimiyeti anlayışına girildiğini dile getiren Soylu, "Bizim ilkbahar ve yaz operasyonlarımız vardı. 10 binlerce operasyon yapıldı. Şimdi de sonbahar ve kış operasyonları yapıyoruz, ardından tekrar ilkbahar yaz operasyonları yapılacak. " dedi.

Doğu ve Güneydoğu'da HDP dışında var olan tek siyasi partinin AK Parti olduğunu ifade eden Soylu, CHP'nin orada siyaset yapamamasını sorgulaması gerektiğini söyledi.

Soylu, oradaki siyasetin daha çoğulcu hale getirilmesi gerektiğini ifade ederek, "AK Parti üzerine düşeni yapıyor, yapmaya da devam ediyor. CHP mensupları üyeleri, yöneticileri 'biz niye Diyarbakır'da yokuz' diye niye sormaz, biz mi engelliyoruz? Demek ki orada siyaset yapabilme şansına AK Parti sahipse sizler de orada olmalısınız." diye konuştu.

Terörü besleyen başka unsurlar da olduğunu, siyasi bir kanat olduğunu ve kanadın orada siyaset yapma biçimini ve demokrasiyi öldürmeye çalıştığını söyleyen Soylu, şöyle devam etti:

"Bunu neyle yapıyor? Bunu terör örgütüyle sözde milisleriyle millete baskıyla yapıyor. Dağdan zamanında gönderdiği mektuplarla belediye imkanlarıyla yapıyor. Buna sivil bir sesin çıkıp itiraz etmemesi mi gerekir? Orada Diyarbakır anneleri HDP il binası önünde duruyor. Buna niye ses vermiyorsunuz, bunu niye görmüyorsunuz? Türkiye ilk kez böyle bir cesaretle karşı karşıya. Bir siyasi partinin önüne gidip 'benim çocuğumu dağa siz götürdünüz' diyor. O orada masum bir vatandaşın ortaya koyduğu reaksiyonu, koskoca bir kitle partisi, koskoca bir siyasi parti niye ortaya koyamaz? Doğu ve Güneydoğu ülkemizin bir parçası değil mi, orada PKK'ya niye itiraz etmiyorsun? HDP'ye, 'Benim siyaset alanımı daraltıyorsunuz' diye niye itiraz etmiyorsun. Bu demokratik korkudur. Bu demokrasinin öldürülmesi gerekir. Bunun mücadelesini vermek zorunda değil misin?"

HDP'li belediyelere yapılan görevlendirmelere de değinen Süleyman Soylu, 2014-2015'te yerlerine görevlendirme yapılan belediye başkanlarının toplamda 286 yıl hapis cezası aldığını anlatarak, şunları kaydetti:

"94 belediye başkanından sadece 2 kişi, biri vefat etti, ötekisi de firar. Diğerlerinin tamamında, yarısından daha çoğu mahkum oldu. Diğerlerinin de mahkemeleri devam ediyor. Kesinleşenler 286 yıl toplam ceza aldılar. Şu anda da aday yaptıkları belediye başkanlarından cezası kesinleşmiş ve şu anda içeride olanlar var. Terör örgütü bunların ellerindeki imkanları kullanmaya çalışıyor. Kanun bir imkan vermiş demiş ki 'eğer böyle bir şey görürseniz buna tedbir alabilirsiniz' diye."

"İlk kez bir terör örgütünü bir devlet yönetiyor"

Soylu, dağdan inen PKK'lıların aileleriyle buluşmalarını gösteren bir videonun izletilmesi üzerine, buna benzer çok görüntünün olduğunu ifade etti.

Terör örgütünün anneyi, babayı kardeşleri birbirlerinden ayırdığını, 13-14 yaşındaki çocuğu alıp dağa götürdüğünü ve bu çocuklara dağda tecavüz edildiğini aktaran Soylu, "Duran Kalkan'ın fotoğraflarını hepimiz biliyoruz. Örgüt içindeki lakabı 'sapık'. Bu terör örgütü bir taraftan bizim tüm kültürümüzü, medeniyetimizi, geleneğimizi, ahlakımızı, ilişkilerimizi yok etmek üzere kurgulanmıştır. Teslim olanların ifadelerinden orada neler yaşandığını anlatsam milletimizin midesi bulanır ve kendine gelemez, herkesin kimyası altüst olur. Sadece dinsiz bir terör örgütünden bahsediyor değilim. Tüm ahlaksızlıkların üst üste bina edildiği bir terör örgütünden bahsediyorum." diye konuştu.

Terör örgütlerinin devletler ve uluslararası istihbarat örgütleri tarafından kullanıldığını dile getiren Soylu, "Ama ilk kez bir terör örgütünü bir devlet yönetiyor, Amerika Birleşik Devletleri. ilk kez bir terör örgütü, bir devlete kendisini yönettiriyor ve stratejini kuruyor, dilini kuruyor ve ilişkilerini kuruyor." dedi.

Türkiye'nin 2016 yılının ortalarından sonra bir "ikna metodu" uyguladığını anlatan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu konuda bir üniversite gibi çalıştık. Şu anda 5 bin 300 aileyle görüşüyoruz. Jandarma ve polisimiz, sadece Türkiye içinde değil, Türkiye'nin dışında da olan 5 bin 300 aileyle görüşüyor. Son 3 yılda 600'ün üzerinde terör örgütü mensubunu ailesiyle birlikte ikna ederek getirip adalete teslim ettik. Bu büyük bir başarıdır. Şu anda terör örgütününe katılım sayısı 111 oldu. 5 bin 500'ün üzerinde terör örgütüne katılımın olduğu yıllardan geliyoruz. Sadece Türkiye içinde 15 bin kişinin üzerinde insanın terör örgütü içinde var olduğu yıllardan geliyoruz. Bir taraftan katılım sayısı 111, bir taraftan da bizim sadece bu yıl iknayla getirdiğimiz kişi sayısı 235. Bu şu demektir; biz terör örgütünden çok daha fazla terör örgütünün içerisinde etkiniz. Yani bu etkinliği koyabilmek ve ikna etme kabiliyetine sahip olmuşuz. "

Soylu, 2016'da tespit edebildikleri terör örgütü PKK'nın 14 bin 500 telsiz konuşmasının olduğunu dile getirerek, söz konusu sayının bu yıl bin 100'e düştüğüne işaret etti.

Son 2 yılda terör örgütüne ait 580'e yakın telsizin ele geçirildiğini anlatan Soylu, onların konuşma kabiliyetini engellemenin yanı sıra ellerindeki araçların da alındığını dile getirdi.

Terörle mücadelede şimdiki hamlelerinin kışın sahadan çıkmamak olduğunu vurgulayan Soylu, "Kışın sahadayız, kaç metre kar olursa olsun sahadayız. Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi 'inlerine girip onları bulacağız.' Ama ilkbahardan itibaren Türkiye'nin bilmesini isterim ki onların bugüne kadar bulundukları bütün alanların üzerine oturacağız. Bunun bedeli ne olursa olsun. Terör örgütüne Türkiye'de, Doğu ve Güneydoğu'da hiçbir alan bırakmayacağız." değerlendirmesini yaptı.

Bakan Soylu, AK Parti döneminde Türkiye'de konuşulmayanların konuşulduğunu, yapılamayanların yapıldığını anlatarak, "Bundan 10 yıl önce insanlar 'Ben Kürdüm ama...' derdi. Kürtçe konuşana ters ters bakarlardı. Şimdi öyle değil. Bunların hepsi bir devrim. Bugün herkes rahatça 'ben de Kürdüm' diyor. Bununla ilgili herhangi bir endişe ve korku içinde değiller. Bunu yıkmak da başlı başına bir devrimdir." ifadelerini kullandı.

İzmir'de bir Alevi vatandaşın evinin duvarına yazı yazılmasına ilişkin soruya ise Soylu, şu yanıtı verdi:

"Türkiye'nin kritik karar alma zamanlarında bu işi harekete geçirmeye çalışırlar. Bunlar eski alışkanlıklardır. Benim içişleri bakanlığım döneminde bu işler bir elin parmakları kadar oldu ve bu işleri yapanların İzmir hariç hepsi bulundu. Kimler olduğu da belli. Bir kısmı kendi aralarındaki tartışmadan kaynaklı, bir kısmı provokasyon, bir kısmı hakikaten çocuklar. Bursa'dakini 9-10 yaşındaki çocuklar yapmıştı. Aleviler bu konuda çok sağduyulu davrandılar."