Röportaj 04.02.2018 17:00 Güncelleme: 04.02.2018 17:23

Muhammed'i bir de ailesinden dinleyin

Onu bir fotoğraf karesiyle tanıdı dünya. Bir sürü İsrail askeri sanki İkinci Dünya Savaşı'nda Hitleri yakalamış… O kim mi? O down sendromlu Muhammed Al-Tawel.  Bir tabur askerin arasında gözleri bağlı, elleri kelepçeli sürüklenerek götürülen Muhammed.
Muhammed'i bir de ailesinden dinleyin

Aslı SERTDEMİR

Geçtiğimiz ay yine gündemde İsrail zulmü haberleri vardı. İsrail ordusu Filistinlilere Gazze’de tüm gücü ve acımasızlığı ile saldırıyordu. Bu saldırılar yetmezmiş gibi bir de Beyaz Saray’dan kabul edilemez bir açıklama geldi. Trump; “Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyacağız” dedi. Filistin halkı çoluk çocuk, kadın, erkek demeden bu açıklama sonrası 8 Aralık Cuma gününü “Öfke Cuması” ilan etti. Cuma namazı sonrası Filistin halkının protestolarına İsrail askerleri silahlarıyla cevap verdi. Bu haksız zulme bir tek Türk halkı ve Cumhurbaşkanımız kayıtsız kalmadı. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan “Kudüs Müslümanların kırmızı çizgisidir’’ dedi.

İşte tam bu olayların ortasında, onu bir fotoğraf karesiyle tanıdı dünya. Bir sürü İsrail askeri sanki İkinci Dünya Savaşı’nda Hitleri yakalamış… O kim mi? O down sendromlu Muhammed Al-Tawel. İşgal altındaki Batı Şeria’nın El-Halil kentinde 10 Aralık tarihinde İsrail askerlerinin ABD’nin Kudüs kararını protesto etmek için düzenlenen gösterilere müdahalesi sırasında gözaltına alınmıştı. Bir tabur askerin arasında gözleri bağlı, elleri kelepçeli sürüklenerek götürüldü Muhammed.

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bilgisinde İstanbul Down Sedromlular Derneği’nin uzun uğraşları sonrası Muhammed Türkiye’ye getirildi.

Muhammed ve ailesi ile ben de tanışıp, röportaj yapma şansını yakaladım. Heyecanlıydım ve onlarla ilgili merak ettiğim çok şey vardı.

 Filistin’de Muhammed’in rutin bir gününü bana anlatır mısınız?

Annesi Vecihe Al-Tawel; Muhammed sabah erken uyanır. Güne abdestini alıp namazını kılarak başlar. Ailecek kahvaltı yaparız. Muhammed çok sosyal bir çocuktur. Belediyenin tahsis ettiği bir yerde aktif bir şekilde çalışıyor. Orada arkadaşlarına yardım edip, arkadaşlarıyla vakit geçiriyor. Muhammed futbolu çok seviyor. Bir futbol kulübüne de üye. Maç günlerinde ise arkadaşlarıyla futbol oynuyor. Kulüpte işi yok ise arkadaşlarıyla kafede akşam saatlerine kadar vakit geçiriyor. Akşam ailecek yemek yeriz. Kardeşleriyle sohbet edip, namazını kılıp çok geç saate kalmadan uyur.

Kaç kardeşi var Muhammed’in?

Anne Vecihe Al-Tawel; on kardeşler. Üç erkek, yedi kız. Beşinci çocuk Muhammed.

Kardeşleriyle arası nasıl Muhammed’in?

Baba Hader Al-Tawel; Muhammed’in kardeşleri ve arkadaşlarıyla arası çok iyidir. Sosyal ve çevresi tarafından çok sevilen bir çocuktur. Bizim oturduğumuz yerde Muhammed’i tanıyamayan yoktur.

Muhammed kaç yaşında?

Baba Hader Al-Tawel; Muahmmed’in bu yıl doğum gününü İstanbul’da kutlamak nasip oldu. Muhammed 17 Ocak 1988 doğumlu. 30 yaşına girdi.

İsrail ve Filistin arasında çıkan bu olaylara Muhammed evde nasıl bir tepki veriyordu?

Baba Hader Al-Tawel; Dışarıdaki tepkilerinden çok farklı değildi evdeki tepkileri. Hiçbir zaman İsrail askerlerinden korkmadı! İsrail askerleri daha önce de Muhammed’i tutuklamıştı. Arkadaşları, ailesi, tüm şehir Muhammed’i İsrail askerlerine karşı cesur ve korkusuz tutumundan tanır. (Konuyla ilgili detay istediğimde aile bu konuya pek girmek istemedi)

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı kendi ülkelerinde nasıl biliyorlar?

Baba Tawel; biz oradayken sürekli kendisini izliyorduk. Sürekli Filistin’i ve bizleri savunuyordu. Bugüne kadar Filistin’i savunan Türk halkı ve Recep Tayyip Erdoğan’dan başka kimse olmadı! Geldiğimizde de aynı durumla karşılaştık. Bizi çok güzel ağırladı.

Muhammed Al-Tawel; (babasının ve tercümanımız Taha’nın yardımlarıyla konuştu) Recep Tayyip Erdoğan’ı çok seviyorum. Çok iyi. Ben Filistin’de tüm konuşmalarını takip ettim. Çok seviyorum. Buraya geldiğimde de çok heyecanlandım. Onu gördüğümde Rabia işareti yaptım. (Aynı işareti bana da yaptı.) Üç kere Allahu Ekber dedim. (Bana da “Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber’’ dedi.)

Muhammed Türkiye’ye gelirken neler hayal ettin?

Çok heyecanlandım. (Kendini ifade ederken zorlandığı için konuşmaya babası devam etti.) Türkiye’ye gelirken hiçbir beklentimiz yoktu. Zaten Türkiye’de bulunduğumuz sürede Muhammed, Ataşehir Yunus Emre Özel Eğitim Okulunda Türkçe dersleri alıyor. Aynı zamanda Metin Sabancı Çoklu Eğitim Ve Rehabilitasyon Merkezinde el becerisi ve psikolojik destek alıyor. Sağlığımızla ilgili bütün sorunlarımızla da yakından ilgilenildi. Eşimde kolon kanseri vardı. Son sonuçları temiz çıktı. Bana kanser teşhisi konmuştu, şükürler olsun ki sonuçlarım temiz çıktı. Muhammed dermatolojik bir sorun yaşıyor. Bununla ilgili tedavi görüyor. Türkiye’ye gelirken heyecanlıydık fakat hiçbir beklentimiz yoktu. Sağlık Bakanlığının desteğiyle Göztepe Araştırma Hastanesi tüm sağlık sorunlarımızla ilgilendi ve ilgilenmeye de devam ediyor. Biz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a Türkçe öğreneceğimize ailecek söz verdik. En kısa zamanda ben ve eşim de Türkçe öğreneceğiz. Allah Türk halkından ve Türkiye’den razı olsun.

Peki şu an da Türkiye’desiniz. Türkiye’deki en önemli gündem Afrin. Zeytin Dalı Operasyonu’nu takip ediyor musunuz? Ne düşünüyorsunuz?

Baba Tawel; gün gün hatta saat saat takip ediyoruz. Genel olarak savaş güzel bir şey değil. Ama Türkiye sınırında Türkiye’ye zarar vermek isteyen teröristlere Türkiye yüzde yüz haklı bir müdahalede bulunuyor. Biz de bu süreci haklı ve yerinde buluyoruz. Allah Türkiye’nin yanında ve yardımcısı olsun.

Aile olarak çok şey yaşadınız, bundan sonraki hayatınızda nasıl değişiklikler olacak?

Baba Tawel; Türkiye ve Filistin kardeştir. Tek ülkedir. Bizim için değişen hiçbir şey yok ve olmayacak. Hayatımız da değişmeyecek. Biz Türk halkını ve Filistin halkını Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı her zaman saygı ile yad ettik ve edeceğiz de. Bizim bu olayımızda emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.

 Ailenin Türkiye’ye gelmesinde büyük emeği olan Uluslararası Down Sendromu Federasyonu 
Başkanı Sayın Muhammed Abdullah Tuncay’da bizimle beraberdi. Kendisine de bir soru yönelttim

 Muhammed’in Türkiye’ye getiriliş hikayesini anlatır mısınız?

1O Aralık günü medya ve sosyal platformlarda Muhammed’in olay fotoğrafları yayınlanmaya başladı. İstanbul Down Sendromu Federasyonu olarak ilk yaptığımız şey olayı protesto etmekti. 12 Aralık Salı günü basın açıklaması yaptık. Bir down sendromlu bireye bile acımadan İsrail askerinin yaptığı merhametsiz davranışı kınadık. 13 Aralık Çarşamba günü uzun uğraşlar sonrası ailenin telefonuna ulaştık. Aileye kendimizi ve federasyonumuzu tanıttık. Uzun uzun mesajlaşıp kim olduğumuzu anlattık, fotoğraflarla ailenin güvenini kazandık. Onları Türkiye’ye davet ettik. Aile bize pasaportlarının kopyasını yolladı. Biz de sabah erken saatlerde ailenin gelmesi için bütün çalışmaları yaptık. Aile Ürdün üstünden Ankara’ya, Ankara’dan da İstanbul’a 17 Aralık 23:30’da İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanına indi. (Yolculukları ile ilgili detay vermek istemediler) Uluslararası Down Sendromu Federasyonu olarak ben, Federasyon Genel Sekreteri eşim Aydan Gömügen Tuncay, Başkan Vekili Muhammed Burak Görmez ile birlikte aileyi karşıladık. Otele yerleştirdik. 18 Aralık Pazartesi günü Cumhurbaşkanlığının talimatıyla Ankara’ya gittik. Tabiri caizse Ankara’da üç günlük bir kamp dönemi yaşadık. Bir sivil toplum kuruluşu olarak aileyi Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la görüştürmeden basına tek bir fotoğraf vermedik. Yanlış taraflara çekilmeye müsait bir konu olduğu için olayı ve aileyi elimizden geldiğince koruduk. Perşembe günü Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Muhammed’i ve ailesini kabul etti. Sonrasında da diğer bakanlarımız aileyi kabul ettiler. Görüşmeler sonrasında İstanbul’a döndük.

Bundan sonraki süreçte federasyon aile için ne yapacak?

Ailenin sorun ve sıkıntılarının olabildiğince aza indirgemek için elimizden geleni yapacağız. Ailenin şu an Filistin’de yaşadığı bölge İsrail askerlerinin çok yoğun olduğu bir bölge. Tüm düşüncemiz ve isteğimiz aileyi devlet veya özel sektör desteğiyle daha güvenilir bir yerde, daha güvenli bir yaşama kavuşturmak. Aile vatanına ve çocuklarına tekrar kavuşup orada yaşamak istiyor. Tabii ki dönem dönem misafirimiz olacaklar. Biz onlarla talihsiz bir olayla tanıştık ama benim Filistin’de de bir ailem var. Biz onları getirdik, dünya onları tanıdı. Bu saatten sonra onların ayağında taş bile değmemeli. Gerekli mecralarla görüşüldü, resmi işlemler tamamlandıktan sonra onları güvenli bir şekilde geri göndermek istiyoruz.