Röportaj 05.04.2021 10:00 Güncelleme: 05.04.2021 11:39

"GÜÇLÜ KADIN GÜÇLÜ DEVLET DEMEK"

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz, "Türk kadını geleneksel olarak tariflenen, evindeki rolünden, çocuğuyla ilgilenmekten bütün bunlardan çok memnun. Kadınların iş hayatında aktif olması da bence aile karşıtı bir durum değil, tam tersi aileyi güçlendiren bir durum diye düşünüyorum. Çünkü güçlü kadın güçlü aile demek, güçlü aile de güçlü toplum, güçlü devlet demek" dedi.
"GÜÇLÜ KADIN GÜÇLÜ DEVLET DEMEK"

NEŞE BERBER

Kadınlar günümüzde neler yapıyor, kadına verilen değer, ülkemizde ve dünyada kadının yeri, kadın istihdamı, kadın siyasetçi sayısı ne kadar; tüm bu detayları Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz ile konuştuk.

Kadının toplumdaki yeri, hakları, istihdamı, eğitimi, siyasetteki kadının yeri tüm bunları nasıl değerlendirirsiniz?

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; Sayın Cumhurbaşkanımızın kadının toplum içindeki statüsü, yeri ve önemi konusunda söyledikleri ve uygulamaları gerçekten teşvik edici. Siyaset, bürokrasi, sivil toplum ve gönüllü çalışmalara nasıl destek verdiğini kamuoyumuz da çok yakından biliyor ve takip ediyor. Kendisinin bizzat desteği, yönlendirmesi ve görevlendirilmesi ile birçok kadın kendi uzmanlık alanlarında başarıyla görev aldılar ve alıyorlar.

Kadın hakları ve kadının yönetim erklerinde temsili, kadınlarımızın kamuda istihdamı ve eğitim konularında bugün 2002 yılında bulunulan noktanın 19 yıl sonra fersah fersah ilerisinde olduğumuzun altını çizmek isterim.

2002'den bu yana öncelikle eğitimde fırsat eşitliğinde çok önemli bir yükseliş yaşadık. Kadınlarımızın okuma yazma oranı 2002 yılında yüzde 79,9 iken 2020 yılında yüzde 95,3’e yükseldi. Bunların yanında kız çocuklarının ortaöğretimde okullaşma oranı neredeyse iki katına çıkarak yüzde 45,2’den yüzde 84,8 oldu. Yükseköğretimde okullaşma oranı ise üç katından fazla artarak yüzde 13,5’den yüzde 46,3’e ulaştı. Bunlar çok önemli sıçramalar.

Doğal olarak bu değişim yasama faaliyetlerinde kadınlarımızın temsiline de yansıyor. Yasama faaliyetlerinde kadınlarımızın oranı 2002 yılında yüzde 4,4 gibi çok düşük bir oran iken son 2018 seçimleri sonrası Gazi Meclisimizin yüzde 17,45’i kadınlarımızdan meydana geliyor. Tüm bunların yanında son 10 yılda kamuda çalışan kadınlarımızın oranı yüzde 34’den yüzde 40’a ulaştı.

Geçtiğimiz günlerde Dünya Kadınlar Günü kutlandı, kadın dünyada çok konuşuluyor, nedir bu kadın meselesi?

Neden dünyada kadın çalışmaları diye ayrı çalışma grupları var? Veya kadın konularıyla, sorunlarıyla ilgili neden birimler var? Kurumlar var? Birleşmiş Milletler‘in bile UN Women adı altında bir kurumu var. Bunlara baktığımızda aslında bu kadınlar ne istiyor, diye sorduğumuzda, kadınlar galiba sadece adalet istiyorlar, ben öyle düşünüyorum. Nasıl bir adalet? Temsiliyette adalet, iş gücüne katılımda adalet, mal mülk dağılımında adalet, finansa erişim ve iş gücünde adalet, evdeki rollerimizde anne, baba ile olan ilişkimizden eşimizle, arkadaşlarımızla olan ilişkilerimizde adalet. Yani haklarda eşitlik, bunun dışındaki her şeyde de adalet istiyoruz. Biraz kadın konusu konuşulunca erkekler sanki biz onlara karşıymış gibi bizi böyle bir muhalif gibi gösteriyorlar ama biz erkeklere muhalif değiliz aslında. Siz kalkın biz oturalım, dünyayı biz yönetelim böyle bir şey de söylemiyoruz, biz diyoruz ki; bu dünyanın yarısı kadınlardan oluşuyorsa, bu iş hayatının en az üçte biri kadınlardan oluşuyorsa, o zaman karar mekanizmalarında, kadınların temsil edilmesi gereken yerlerde, biraz da bize de yer verilsin. Daha adaletli ve dengeli bir dağılım olsun diyoruz, bence kadın meselesinin özü bu, böyle bakmak lazım.

Türkiye'de kadınlar yeterince istihdam ediliyor mu? Siz nasıl görüyorsunuz?

Türkiye'de hiç moral bozmaya gerek yok, eksiğimiz olabilir ama gayet iyi bir yoldayız, iyi atılımlar yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Türkiye'de çalışabilecek kadın nüfusu 28 milyon, bunun 10 milyonu istihdam piyasasına dahil, 8,5 milyonu da aktif çalışıyor. Yani bu şu demek; kadın istihdam oranı bugün yüzde 27 bir de iş gücüne katılım oranı var biz buradan aslında gelişmeyi 2023 hedefimizi de ben söylemek isterim, kadın iş gücü katılım oranı şu anda yüzde 32 nereden geliyoruz 2002’den aldığımız zaman yüzde 27’lerden geliyoruz, yüzde 32'ye getirmişiz, bunu yüzde 40'a doğru yaklaştırırsak 2023 hedeflerimize ulaşmış olacağız. 

“Kadın kooperatiflerine pozitif ayrımcılık”

Bu kadın kooperatifçiliği meselesinde dediğim gibi son 10 yılda gerek Aile Sosyal Politikalar Bakanlığımız gerek Tarım Bakanlığımız gerek Kalkınma Ajanslarımız o kadar güzel desteklemeye başladılar ki, mesela şu anda bir kadın kooperatifi kurduğunuzda erkeklerin yüzde 50 hibe aldığı pek çok noktada, eğer kooperatif kadın kooperatifi ise yüzde 75 oranında destek alıyor. Buradan bir çağrı da yapalım bir araya gelsinler kooperatif kursunlar, üretimin her alanında olabilir. Devletimizin kadın kooperatiflerine pozitif ayrımcılık yapan çok güzel destekleri var ve kooperatifleri kurup bizzat üretimin içerisinde olsunlar. Ben gittiğim bütün illerde eğer orada bir kadın kooperatifi varsa mutlaka onlarla buluşuyorum. İlk başta tarıma dayalı ürünler aslında, değerli taş üzerine çalışan var, tekstil ve dokuma üzerine çalışan kadın kooperatifleri var. Yine kadın girişimciliği aynı şekilde KOSGEB'in de kadınlara pozitif ayrımcılığı var, diyelim ki, benzer bir işte bir erkek girişimci benzer bir iş kurmak için KOSGEB'in kurslarına katılıp başvurduğunda 60 bin lira alıyor ama kadınsa 15 bin lira daha fazla alıyor.

Türkiye'deki kadın siyasetçi sayısına baktığımızda nasıl bir ivme görüyorsunuz?

Türkiye'de bu konular konuşulurken önce dünyada ne kadar kadın parlamenter var ona bakmak lazım. Dünyada ortalaması yüzde 23 yani ulusal parlamentoların yüzde 23’ü kadın vekil. Bizim de sayımız hiç kötü değil yüzde 17,3 şu anda. 2002 yılına baktığım zaman meclisimizin yüzde 4’ü kadındı, bugün 17,3 çok güzel bir artış yakalamışız ve toplam şu anda 102 kadın vekilimiz var. Mesela ABD'de bu oran yüzde 16, Hollanda'da yüzde 40, bunlar tabii kadına yönelik özel stratejilerle de oluyor. Belçika gibi ülkelerde fermuar gibi bir kural var yani listenizi bir kadın bir erkek şeklinde yapmak zorundasınız, böyle stratejilerle kadın sayısı arttırılıyor. Belediye başkanlıkları konusuna da ben girmek istiyorum, çünkü bugün Türkiye'de 42 tane kadın belediye başkanı var. Toplamda 1309 tane belediye başkanımız var yani yüzde 3'e denk geliyor. Ben yine kadınlarımıza çağrı yapmak istiyorum; kadınlara bence belediyecilik çok yakışıyor hem belediye başkanlığı anlamında hem de belediye meclis üyelikleri anlamında.

“KADIN DOSTU KENT KAVRAMI”

Çünkü bir şehrin sokaklarında kadının yürümesi daha zordur, çocuk arabası ile yürüyor, bir yaşlıyla yürüyor, hatta bu nedenle kadın dostu kent diye bir kavram da var. Eğer şehirlerin standartlarını kaldırımını, parkını, otoparkını, toplu taşıtlara nasıl inilip bineceğini, sokaklarda en önemlisi aydınlatma biliyorsunuz, bütün bunları kadınlara göre düzenlediğimizde, aslında toplumdaki çocuk, engelli, genç, yaşlı toplumun bütün kesimleri rahat ediyor, tüm kesimler kendisini güvende hissediyor.

“İŞTE O ŞEHİR MÜKEMMEL BİR ŞEHİRDİR”

Kadınlar tabii detaycı o yüzden kendi kentlerinde çok iyi hizmet verecekler diye düşünüyorum. Sahaya indiğimizde de biz görüyoruz seçmen de vatandaşımız da aslında kadınları yerel yönetimlere çok yakıştırıyor. Muhtarlığa, belediye meclisine ve belediye başkanlığına çok yakıştırıyor. O yüzden yine çağrı yapalım; kadınlarımız daha çok muhtar olsunlar mahallelerine sahip çıksınlar, mahalledeki gençlere oradaki hayvanlara onlar için ihtiyaç olan düzenekleri çok daha rahat kurarlar, takip ederler, belediye meclisinde kadın üyelerimiz daha çok olsun. Yani bir kadın çocuk arabası ile bir şehirde rahatça dolaşabiliyorsa bütün altyapı buna göre düzenlenmiş ise o şehir mükemmel bir şehirdir. O zaman standardımız bu olsun bunu yapmaya çalışalım.

“AK Parti hükümetinin kadınları destekleyici pek çok politikası var”

Sayın Cumhurbaşkanımız kadınlarımızın her alanda, her kademede aktif olarak rol alması konusunda özel hassasiyet göstermesiyle ilk günden beri Türkiye’deki ezberleri bozmuş durumda. Özellikle siyasette temsil ve etkinlik anlamında bugüne kadar Cumhurbaşkanımız biz kadınları hiçbir liderin cesaret bile edemediği noktaya taşımış durumda. Kadınlarımız Türkiye genelinde çok başarılı işlere imza atıyorlar. Siyasette, yerel yönetimlerde, iş hayatında ve elbette bürokratik kademelerde kadınlarımız artık çok daha etkin.

“Toplam kamu çalışanlarının yüzde 38'i kadın”

Mesela belediye meclislerimizin yüzde 11'i kadın, belediye başkanlıklarının yüzde 3'ü, muhtarlıklarımızın da yüzde 2'si kadın, yine 2 tane kadın valimiz 12 tane kadın vali yardımcımız var, 12 tane kadın kaymakamımız var, bu sayılar son özellikle 5-6 yıla baktığımızda çok güzel artmış durumda. Ne mutlu bize iki tane kadın bakanımız var. Bu mesela hükümetimizde yüzde 12,5'a denk geliyor. Dünya ortalamasında kadınlarda yüzde 18 kadın bakan var. Benimle birlikte toplam 5 kadın bakan yardımcımız var, hepsi çok çalışkan, başarılı ve kendi alanında uzman insanlar. Kadın büyükelçi oranında dünyada iyiyiz, mesela büyükelçilerimizin yüzde 26'sı kadın. Toplam kamu çalışanlarının yüzde 38'i kadın. Kötümser olmaya gerek yok, iyimser olmaya devam etmek lazım, iyi çalışmışız, iyi gidiyoruz, Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuyu her zaman himaye ettiler ve AK Parti hükümetinin kadınları destekleyici pek çok politikası var, böyle giderse biz çok daha iyi bir yerde olacağız. Rol model olmak önemli. Türkiye'nin de güzel rol modelleri var.

KAYIT DIŞI İSTİHDAM

Kayıt dışı ile mücadeleyi de ben söylemek istiyorum; yine 2002 yılında kadın istihdamının yüzde 72'si kayıt dışıydı. Yani çalışıyor, aile içi işletmede çalışıyor ama maaş almıyor, kayıt içerisinde değil gibi. Şimdi biz onu düşürmüşüz yüzde 42'ye indirmişiz 18 yılda, yaklaşık yarı yarıya düşmüş. Bunlara baktığımız zaman ben iyimser olmamak için bir sebep bulamıyorum.

“CAM TAVAN KAVRAMI BÜTÜN DÜNYADA KULLANILIYOR”

Biraz daha kadınların istihdamda daha çok olması için ne yapmak gerekiyor?

Şimdi burada cam tavan diye bir kavram var ve bütün dünyada kullanılıyor, yani dışarıdan haklar anlamında baktığınız zaman mevzuata kâğıt üzerinde haklarımız arasında bir farklılık yok ama cam tavan görünmeyen bir tavan var kadınların üzerinde, görünmeyen, söylenmeyen bir bariyer var, bir engel var. Sırf kadın olmasından dolayı fırsat eşitliğimiz bazı konularda yok, bazı imkanlardan erkekler daha hızlı haberdar oluyor, daha fazla imkân veriliyor, kadınların biraz daha fazla uğraşması gerekiyor. Dünyada da buna cam tavan sendromu deniliyor, bunu böyle tariflemek de önemli, söyleyelim ki sorunun ne olduğunu bilelim. Kadınların iş hayatına daha çok katılımı için araştırmalar yapılıyor hem ülkemizde var hem de dünyada. Kadınlar iş gücüne daha fazla katıldığında dengeli bir sosyal kalkınma oluyor çünkü aslında kadın kazandıklarının büyük bir kısmını çocuklarına ve ailesine harcıyor, tasarruf ediyor, çocuk ölümleri azalıyor, bunlar istatistiklerle ispatlanmış, hane halkı içerisinde sağlığa ve eğitime harcanan para miktarı artıyor. Dolayısıyla sadece bir zenginleşmenin değil, bir kalkınmanın da sebebi oluyor kadınların iş gücüne katılması. Çünkü kadın kazandığı parayı evine, çocuğuna daha çok harcıyor. Sürdürülebilir ekonomik büyümeye dönüşte yoksulluğun azaltılması için önemli bütün bunlar makrohedefler.

Dünyada kadın ve erkeklerin ekonomiye katılımları eşit olsa, dünyanın gayri safi milli hasılası yüzde yirmi altı artar.

Yöneticiler çoğunlukla erkek oluyor mesela. Neden biraz daha fazla kadın yönetici olmuyor?

Yöneticiler kamuda baktığımız zaman özel sektörde de rakamlar üç aşağı beş yukarı aynı yüzde 8'i yüzde 10'u, 11'i yönetici oluyor. Çalışanlarına baktığımız zaman bir yerin yüzde 40'ı kadın. Çalışanları yüzde 40'ı kadınsa yönetim kurullarının yüzde 40'ı neden kadın olmasın. Yönetiminde kadın olan şirketlerde bizim çok başarılı iş kadınlarımız var biliyorsunuz, gurur duyuyoruz hepsi ile uluslararası alanda da Türkiye'yi başarıyla temsil ediyorlar, çok başarılı işlere imza atıyorlar. Onların da söylediği bir şey var; yönetim kurullarında kadın olan şirketlerde verimlilik artıyor, krizlerden sonra daha iyi ve çabuk toparlıyor yönetim kurulunda kadın olan şirketlerimiz. Verimlilik artıyor, gelir zaten artıyor. Mesela çok güzel bir çalışma vardı 2015'de McKinsey Küresel Enstitüsü biliyorsunuz on yirmi yıllık çalışmalar hazırlıyor, diyor ki; dünyada kadın ve erkeklerin ekonomiye katılımları eşit olsa, toplam dünyanın gayri safi milli hasılası bir anda yüzde yirmi altı artar. Yani aslında kadının gücünden, kadının doğal yeteneklerinden faydalanmayan toplum, bence beyninin bir yarısını kullanmamış oluyor.

“Güvenli Turizm Sertifikası dünyada ilk”

Pandemi sürecindeyiz. Bu yaz bizi nasıl bir turizm bekliyor? Bakanlık olarak neler yapıyorsunuz?

Biliyorsunuz biz geçen yıl pandemi başlangıcında Sayın Bakanımızın öncülüğünde, dünyada ilk ve en başarılı, Güvenli Turizm Sertifikası programını ortaya koyduk, bütün dünyada da beğeniyle takip edildi, bunu çok güzel anlattık dünyaya. Bu zor koşullara rağmen iyi bir turist sayısı yakaladık geçen yıl, bu yıl yine en büyük güvencemiz aslında hem ülkemizde başarıyla yürütülen aşı programı, hem de çok sağlam ve güçlü Güvenli Turizm Sertifikası. Şu anda 8000 tesis bu sertifikayı aldı. Sayın bakanımız BBC'de, röportaj verdi, yurt dışı iletişim çalışmaları, tanıtım çalışmaları da bu anlamda çok güzel bir şekilde devam ediyor. Gücümüz hem sağlık sistemimiz, aşı programımız, hem de Güvenli Turizm Sertifikamız inşallah bu yıl turist sayısında 20 milyonları geçeceğiz ve 30 milyonu hedefleyeceğiz. Pandemi ile ilgili hepimiz kurallara uyup, daha fazla maske takıp, daha dikkatli olursak,

“Kültür ve Turizm Bakanlığı durmaksızın çalışıyor”

Pandeminin başlangıcında da durmamaya karar vermiştik pek çok atılımı, gelişmeyi aslında biz bu dönemde tamamladık. Hem bakanımız hem de Bakan Yardımcısı olarak bizler Türkiye'nin çok farklı illerine gidip, sahada sorunları görüp, bunlara hep birlikte bir çözüm üretmeye çalışıyoruz. Tabii ki kültür sanat da pandemiden dolayı zor bir dönem geçirdi. Bakanlık olarak bu alanda imkanlarımızın el verdiği ölçüde projelere destek verdik, müzisyenlerimize, özel tiyatrocularımıza destek verdik. İnşallah biraz daha sabredersek, toplum olarak da disiplinimizi bozmazsak, maske, mesafe, temizlik kurallarına birkaç ay daha havaların da ısınmasıyla birlikte açık hava mekanlarını kullanmakla birlikte daha iyi bir sene olacak. İnsanlar tabii ki bir arada olmayı özlediler, iletişim içinde olmayı özlediler, sanatın birleştirici, insana iyi gelen iyileştirici bir tarafı da var, özellikle açık hava mekanlarında yaptığımız etkinliklerimiz inanılmaz ilgi gördü geçen yıl. Burada bir tiyatro sahnesi kurmuştuk açık havada, İstanbul'da opera festivalimizi yine açık havada yapmıştık. Bu yaz da bol bol hem bakanlığımızın hem özel sektörlerimizin hem de belediyelerimizin daha fazla açık havada kültür ve sanat etkinlikleri düzenleyeceklerini yürekten inanıyorum. Yeter ki, hep birlikte vaka sayılarını düşürmeyi başaralım bunu da tek bakanlığın başarması mümkün değil. Burada hepimize çok önemli rol düşüyor. Biz kurallara uyarsak eski hayatımıza, sosyal hayatımıza özlediğimiz arkadaşlarımız, ailemizle buluştuğumuz hayatımıza daha çabuk kavuşabiliriz.

Siz Doğu ve Güneydoğu'ya da gidiyorsunuz, oradaki illerin mavi oluşu az vaka oluşu enteresan. Nasıl başarıyorlar bunu siz gittiğinizde neler söylüyorlar, nasıl süreci böyle güzel yürütüyorlar?

Hakkâri ve Ağrı'ya gitmiştik orada tedbirleri, iyi bir şekilde uygulamışlar Sayın Bakanımızın turizmi çeşitlendirmesi için bize illerin turizmi çeşitlendirme ve geliştirilmesi anlamında verdiği görevler var. Biz de bakan yardımcıları olarak koordine ettiğimiz illerde turizmde çeşitliliği artırmak adına çalışmalar yürütüyoruz. Mesela Hakkâri’de devletimiz çok güzel imkanlar sunuyor Hakkâri’ye çok güzel bir kayak merkezi yapıldı. Orada kayak yapan kız çocuklarımızla tanıştım. Hakkâri’nin kadın kayak takımı var. Türkiye her alanda gelişmeye devam ediyor, Türkiye ekonomisinin önemli bacaklarından bir tanesi de tabii ki turizm.