Dünya 13.08.2020 11:42 Güncelleme: 13.08.2020 11:50

"Doğu Akdeniz'de hakkımızı yedirtmeyiz"

KKTC Başbakanı Tatar, "Doğu Akdeniz'de Türkiye ve biz, hakkımızı arıyoruz ancak hakkımızı da yedirtmeyiz. Doğu Akdeniz'de haklarımızın müdafaasında Türkiye ile yüzde 100 uyumlu hareket etmek bizlerin felsefesidir." dedi.
"Doğu Akdeniz'de hakkımızı yedirtmeyiz"

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ersin Tatar, "Doğu Akdeniz'de Türkiye ve biz, hakkımızı arıyoruz ancak hakkımızı da yedirtmeyiz. Doğu Akdeniz'de haklarımızın müdafaasında Türkiye ile yüzde 100 uyumlu hareket etmek bizlerin felsefesidir." dedi.

Başbakan Tatar, Doğu Akdeniz'de yaşanan son gelişmeler, kapalı Maraş'ın açılım süreci ve Türkiye temaslarıyla ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Tatar, Türkiye'nin Mavi Vatan'daki iddialarının son yıllarda daha da önem kazandığını ve bu hususta KKTC olarak her zaman Türkiye ile birlikte hareket ettiklerini kaydetti.

"Türk makamlarının ifade ettiği gibi, bırakınız bir karış toprağı, Mavi Vatan'da bir karış suyu bile karşı tarafa verme niyetinde olmadığımızı teyit ediyoruz." diyen Tatar, meselenin milli ve sanıldığından daha büyük olduğunu söyledi.

Tatar, Türkiye'nin silahlı güçleri ve donanmasıyla Doğu Akdeniz'de kararlılıkla çalışmalarını yürüttüğünü, bunun da KKTC'ye güç verdiğini ifade etti.

Başbakan Tatar, "Bizler Türkiye ile bu mücadeleyi veremeseydik, Kıbrıs'taki iddialarımız çok daha hafife alınacaktı ve Kıbrıs Türk varlığı da son bulabilirdi. KKTC olarak Mavi Vatan'da biz de söz sahibiyiz, hak ve çıkarlarımızın korunması için Türkiye ile iş birliği içerisindeyiz." diye konuştu.

Türkiye'nin Libya ile yaptığı anlaşmanın ezber bozduğunu ve haritayı değiştirdiğini vurgulayan Tatar, oluşturulan koridorla birlikte Doğu Akdeniz'de daha büyük potansiyel, hak ve çıkara sahip olma noktasına gelindiğini ifade etti.

"Yunanistan'ın Mısır ile anlaşma yapmasını kabul edemeyiz"

Tatar, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de KKTC ve Libya ile yaptığı anlaşmaları Birleşmiş Milletlere (BM) bildirmesiyle pozisyonunu uluslararası hukuk temelinde sağlam bir zemine oturttuğuna dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Yunanistan'ın Rodos ve birkaç tane küçük ada sahipliğinde Mısır ile anlaşma yapmasını ve kendine göre bir oyun içerisine girmesini biz kabul edemeyiz. Bütün bunlar entrikadır ve Avrupa Birliği'ni (AB) de bu işin içerisine dahil etmek suretiyle Türkiye ve KKTC'nin hak ve çıkarlarına tecavüzdür. Türkiye, Doğu Akdeniz'de yaklaşık 1800 kilometrelik sahil şeridiyle en büyük ve en fazla hak sahibi ülke konumundadır. Türkiye'nin KKTC ve Libya ile yapmış olduğu anlaşmayla bu bölgede esas hak sahibi olanın Türkiye ile bizler olduğu ortaya çıkmaktadır."

Rum-Yunan ikilisinin diplomatik istismarlarını kimsenin kabul etmemesi gerektiğini söyleyen Tatar, AB'nin de onların oyunlarına alet olmaması, Türkiye ile adalet ve kalıcı barış çerçevesinde bütün tartışmaları ve görüşmeleri sürdürmesi gerektiğini kaydetti.

Tatar, "Doğu Akdeniz'de Türkiye ve biz, hakkımızı arıyoruz ancak hakkımızı da yedirtmeyiz. Doğu Akdeniz'de haklarımızın müdafaasında Türkiye ile yüzde 100 uyumlu hareket etmek bizlerin felsefesidir." dedi.

"Maraş'ın açılmasından, oradaki mal sahipleri memnuniyet duyacaktır"

Başbakan Tatar, hükümet olarak kapalı Maraş konusunda bir adım atıldığını, ezber bozulduğunu belirtti.

Maraş'ın 46 yıldır kapalı olarak, bir hayalet şehir haline geldiğini dile getiren Tatar, bu bölgenin açılması konusunda uluslararası hukuka da ters düşmek istemediklerini söyledi.

Tatar, şöyle devam etti:

"Bizim düşüncemiz, oradaki mal ve mülklerin eski sakinlerine iade edilmesi şartıyla Maraş'ın açılmasıdır. Bu BM'nin karına da ters düşmeyecektir. 46 yıldır malına ve mülküne gidemeyenler gidebileceklerdir. Maraş'ın açılmasından, oradaki mal sahipleri memnuniyet duyacaktır. Onlar isterlerse KKTC yönetimi altında oradaki mallarını geliştirebilirler, kullanabilirler veya satabilirler. İnanıyorum ki biz bu adımı attıktan sonra orası yavaş yavaş, kademeli olarak açılacak ve oradaki ekonomik hayat şekil bulacak."

Son dönemde çok sayıda Maraş'taki mal ve mülk sahibi Rum ve diğer ülke vatandaşlarının Taşınmaz Mal Komisyonuna başvuruda bulunduğunu belirten Tatar, şu anda da avukatları aracılığıyla açılma takvimi konusunda temas kurmaya çalıştıklarını ifade etti.

Tatar, "Bu saatten sonra artık bunu (Maraş'ın açılması) daha da geciktirmenin anlamı yok." dedi.

Maraş'ın açılması için kesin bir tarih vermenin zor olduğunun altını çizen Tatar, burada teknik ve hukuki boyutlar olduğunu, Türkiye ile de bunu istişare ettiklerini ve Türkiye'nin de bu konuda kendileriyle aynı düşündüğünü vurguladı.

"Maraş'ı seçim malzemesi yapmak doğru değildir, bu milli meseledir"

Başbakan Tatar, şunları kaydetti:

"Maraş'ı seçim malzemesi yapmak doğru değildir, bu milli meseledir. Maraş konusunda son bir yılda çok büyük mesafeler alınmıştır. Bundan önce 'bir görüşmede herhangi bir netice alınırsa iade edilebilir' noktasında bir beklenti vardı. Biz bu ezberi bozduk. Orada yabancılara ait inşaatlar olabilir ama Maraş'taki araziler Osmanlı'dan kalma vakıflara aittir. Bütün bunlar belgelenmiştir."

Maraş'ın bu saatten sonra asla kapsamlı bir çözümün parçası olamayacağını kaydeden Tatar, artık Rumlarla kapsamlı bir çözüm yapma noktasına çok da yakın olmadıklarını herkesin bildiğini ve bu konuda gerçekçi olunması gerektiğini söyledi.

Tatar, Maraş'ın büyüklüğünden ve burada çok fazla otel ve konut varlığından söz ederken, "Maraş'ı bir kerede hepsini açamazsınız. Maraş'ın kademeli olarak, KKTC yönetiminde hem turizme hem de ekonomik faaliyetlere açılması, KKTC ve eski sakinlerine fayda sağlayacaktır. Bu uluslararası hukuk bakımından da kimseyi rahatsız etmeyecek bir olay olacaktır." diye konuştu.

Kıbrıs'ta artık federal temelde bir anlaşmanın umut vermediğine dikkati çeken Tatar, egemen eşitlik temelinde bir anlaşma olmasının buradaki barış ve huzurun devamı için önemli olduğuna vurgu yaptı.

Tatar, "Türkiye'nin etkin ve fiili garantörlüğünden ödün vermeden, KKTC'nin bir devlet olarak tanınması yönünde bir siyaset geliştiriyoruz." dedi.

"Türkiye, KKTC'ye 100 yataklı hastane yapma kararı aldı"

Başbakan Tatar, geçen hafta Türkiye'ye yaptığı ziyarette Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yardımcısı Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüştüğünü ve ziyaretin çok verimli olduğunu söyledi.

Türkiye ile çok önemli ilişkilerinin olduğunu vurgulayan Tatar, Türkiye'nin özellikle yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde KKTC'ye önemli katkılar yaptığını söyledi.

Tatar, KKTC'de Kovid-19 ile ilgili durumun kontrol altında olduğunu ve herhangi bir büyük salgınla karşı karşıya kalmadıklarını ifade etti.

Görüşmelerde salgın sürecinin de ele alındığını belirten Tatar, KKTC'de bir pandemi hastanesi eksikliğine dikkati çekti.

Tatar, "Bunun (pandemi hastanesi) projesi, altyapısı ve inşaat aşamasına gelmesi zaman aldı ve bazı sıkıntılar oldu. Son ziyaretimde, Türkiye, KKTC'ye 100 yataklı hastane yapma kararı aldı. İnşallah, gelecek hafta pandemi hastanesinin temelinin atılması planlanıyor. Bu vesilesiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümete teşekkür ederim. Böyle bir pandemi hastanesinin yapılması KKTC'nin sağlık altyapısının güçlenmesi anlamında çok iyi bir gelişme olacaktır." diye konuştu.

Türkiye'deki temaslarında, çeşitli ekonomik konular, Doğu Akdeniz ve Maraş konusunun da görüşüldüğünü dile getiren Tatar, KKTC'nin refahının artması, Kıbrıs Türk halkının daha güvenli bir geleceğe sahip olması ve buranın altyapısının geliştirilmesi için nelerin yapılabileceğini de görüştüklerini kaydetti.