Röportaj 18.05.2020 10:30 Güncelleme: 18.05.2020 14:03

'DERBEDER'İN DUYGUSU BANA REHBER OLDU'

Operadan caz müziğine kadar her tarzın şekline giren güçlü sesi ve her tarza uyum sağlayan yorumuyla dinleyicinin dikkatini çeken Barbaros, yeniden yorumladığı 90'ların atmosferini geri getiren "Derbeder" şarkısını ve sanatta yaşamını anlattı.
'DERBEDER'İN DUYGUSU BANA REHBER OLDU'

SEMA SEZEN

Barbaros, sözleri Soner Arıca’ya, müziği Soner Arıca ve Sezgin Gezgin’e ait olan 90’ların unutulmaz şarkılarından “Derbeder”i yeniden yorumladı. Şarkının daha modern bir sound taşıyan bu yeni yorumunun vokal, nefesli çalgılar ve düzenlemesinde Batu Çaldıran’ın imzası var.
Dünyanın Koronavirüs nedeniyle evine kapandığı ve insanların birbirine yaklaşmaktan çekindiği şu dönemde karantinadan önce çekilmesine rağmen günümüzün “Sosyal Mesafe” kuralına uygun olarak, birbirine dokunamayan iki aşığın görüntülerinin yer aldığı klibiyle dikkat çeken “Derbeder”in yönetmen koltuğunda Murad Küçük var. Barbaros'la yeni çalışması ve müzikle olan yolculuğunu konuştuk.

-Korona günlerindeki Instagram canlı yayınlarında hem dünyaca ünlü isimleri ağırlıyor, hem de yeni şarkınız “Derbeder” ile müzikseverlerle buluşuyorsunuz. Bu süreci verimli ve pozitif değerlendirmenizin sırrı ne?

Pandemi sürecinden önce aslında tüm hazırlıklarımızı belli bir takvime göre planlamıştık. Pandemi ile birlikte hepimiz evlere kapandıktan sonra üretmeye insanlarla müziği paylaşmaya devam etmek istedim. Ben en iyi bildiğim, en güvenli hissettiğim şeye sarılıyorum, o da müzik. Bu noktada çok şey borçlu olduğum Pasion Turca’nın CEO’su Sinan Ufuk Nergis beni çalıştığı dünyaca ünlü isimlerle Instagram yayınlarında bir araya getirmeyi önerdi. Böylece hem dünyaca ünlü isimleri ağırlayacak hem de farklı dillerde, tarzlarda bu isimlerle ve izleyicilerle müziği paylaşma fırsatı bulacaktım. Bu işbirlikleri özellikle hepimizin motivasyona ihtiyaç duyduğu bu günlerde müziksevelere, bana, hepimize çok iyi geldi. Derbeder’i de daha fazla bekletmek istemedik. Şu an insanlarla paylaşabileceğimiz en önemli şeyin müzik olduğunu düşünüyorum. Müzikle normalleşiyoruz. Mayıs ayının ilk haftası da Derbeder şarkısını dinleyicinin beğenisine sunduk.

-Şu ana kadar kimlerle bir araya geldiniz? Sırada kimler var?

İspanya’dan La Casa De Papel’in jenerik şarkısı “My Life is Going On”a hayat veren Cecilia Krull, Almanya’dan“It’ s Raining Men”, “Hit The Road Jack”, “I Am So Excited” gibi 80'li yılların unutulmaz disco hitlerine imza atan The Weather Girls’den Dynelle Rhodes, Fransa’dan 80’lerden beri Avrupa’nın en ünlü şarkıcılarından biri olmayı başaran, moda ikonu Viktor Lazlo, Johannesburg, Güney Afrika’dan muhteşem ses, soprano Pumeza Matshikiza, Belgrad’dan Balkanların yükselen yıldızı Lena Kovacevic, Londra’dan 30’lu ve 40’lı yılların armoni vokal popunu günümüz anlayışıyla yorumlayan The Puppini Sisters’dan Marcella Puppini , Kanada’nın superstarı IMA, Hindistan’dan dünyaya açılan Bollywood şarkılarının sesi Arunaja, Yunanistan’dan Stan Antipariotis ve son olarak Fado’nun divası Portekiz’in dünyaya armağanı Dulce Pontes ile bir araya geldik. Yakında yine çok özel isimlerle buluşmaya devam edeceğiz.

-Müzik yolculuğunuz nasıl başladı?

Aslında müzik çocukluğuma dayanıyor. Lisede katıldığım yarışmalar ve derecelerin ardından profesyonel olarak müzisyen olmaya karar verdim. Bu karar aslında hayatımı müzikle kazanmak amacıyla alınmış bir karar değildi. İstediğim şeyi yapmaya yönelmek, hayatımı bu şekilde mutlu olmak üzere düşledim. Bildiğim tek şey, müzikle mutlu olduğumdu.

-Bir röportajınızda 'şarkının ruhunu koruduk' demişsiniz. Bir şarkıcı için cover bir şarkı yorumlamanın incelikleri neler?

Soner Arıca’yı ve Derbeder şarkısını 90’lı yılların başından bu yana severek takip ediyordum. Hatta sahnede Soner Arıca’ya kısa bir süre vokal de yaptım. Şarkı bence tüm zamanlara hitap eden zamansız bir şarkı. Derbeder’in duygusu yorumlarken bana rehber oldu. Batu Çaldıran’ın dokunuşu ile de yeni bir soluk geldi. Şarkının ne anlattığını ve duygusunu hissettiğinizde ruhunu da koruyorsunuz. Klibi de Murad Küçük çekti. Umarım dinleyiciler benim yorumumdan da keyif alır.

-Operadan Caz müziğine pop müziğe kadar birçok tarzda söylüyorsunuz. Birçok tarzda söylemenin püf noktası nedir? Müzikal olarak sizde iz bırakan isimler kimler?

Her stilin kendine has özellikleri var, stil bilginiz yerindeyse ve sesiniz stil değişiklerine uygunsa farklı tarzlar arasındaki geçişler bir şarkıcı için çok keyifli. Türkiye’den Barış Manço, Tanju Okan, Cem Karaca, Sezen Aksu, Dario Moreno, Yurt dışından ise Tom Jones, Frank Sinatra, Adriano Celentano, Charles Aznavour, Dalida, Mina hayran olduğum ilk aklıma gelen isimler. Zaten bu isimlerin şarkılarını da sahne performanslarımda sıklıkla seslendiriyorum.

“MÜZİK DİNLEYİCİ İLE YAPILAN BİR YOLCULUK”

-Pandemi süreci bittiğinde ilk yapacağınız şey ne? 

Elbette sahnede dinleyici ile buluşmak… Düşünsenize şarkı söylüyorsunuz ama bittiğinde seyircinin alkışı yok. Yada kimse bağıra bağıra size eşlik etmiyor. Müzik dinleyici ile yapılan bir yolculuk. Sadece solist ve müzisyenin işi değil. Şu an yayınlarda buluşsak da en kısa zamanda dinleyicimle göz göze şarkılar söylemeyi sabırsızlıkla bekliyorum.

-Barbaros denince akla farklı tarzlar, farklı dilde şarkılar ve başarılı bir yorumcu geliyor. Geriye dönüp baktığınızda gerçekleştirmeyi arzu ettiğiniz neler kaldı?

Hayal kurmak hele konu müzik olunca uçsuz bucaksız bir şey elbette. Müzik yapmaya devam ettikçe yeni hayaller kapınızı çalıyor. Ben bu süreçten cok büyük zevk alıyorum. Belki günün birinde bir konservatuvar açarım. Dünyaca ünlü isimlerle, dünyanın en önemli konser salonlarında projeler yapmak, çok büyük kitlelere hitap edebilecek şarkılar yazmak..

-Yakın zamanda hazırlandığınız yeni çalışmalar olabilir mi?
Şartlar izin verirse Derbeder’in ardından iki ay içinde benim hayatımda çok özel bir yeri olan bir Barış Manço şarkısı yayınlamayı planlıyoruz. Barış Manço babamın beni elimden tutup götürdüğü ilk konserdi. Yıllar sonra onun şarkısını söyleyecek olmak müziğin aramızda kurduğu köprüleri görmek beni çok mutlu ediyor. Konserine ilk gittiğimde Barış Abinin imza atması hala aklımda. O fotografından yıllar sonra da Mançoloji albümüne, o gün dinlediğim şarkılara geri vokal yapma şansına sahip oldum. Benim hayatımda bu kadar özel bir anısı olduğu için “Evelallah” yakında dinleyicimle de buluşacak. Yaz aylarında da yabancı bir şarkı yayınlayacağım o şimdilik sürpriz olsun