Röportaj 19.05.2023 07:00 Güncelleme: 17.05.2023 21:44

"Bu şampiyonluğun içinde onlarca hikaye gizli"

Süper Lig'in çiçeği burnundaki Samsunspor'un Teknik Direktörü Hüseyin Eroğlu ilk röportajını YeniBirlik okurları için Adil Yıldız'a verdi.
"Bu şampiyonluğun içinde onlarca hikaye gizli"

Adil YILDIZ

Süper Lig’in çiçeği burnundaki Samsunspor’un Teknik Direktörü Hüseyin Eroğlu ilk röportajını YeniBirlik okurları için Adil Yıldız’a verdi.

Sizi Altınordu’daki başarılarınızla tanıdık. Sonra yarışmacı bir takıma geldiniz ve takımı şampiyon yaptınız. Bu süreci sizden dinleyelim. 

10 yıl Altınordu geçmişim var. Aslında birçok oyuncuyu geliştirdik, yetiştirdik ve aynı zamanda yarıştık ama hedefler tabii ki Samsunspor gibi değildi. Camiası olan, taraftarı olan köklü bir kulüpte başarılı olmak istiyordum. Samsun bunun için en uygun kulüplerden birisiydi. 2 yıl önce Samsunspor ile bir temasımız olmuştu ama Altınordu’daki görevimiz tamamlanmamıştı daha. Nasip 7. Haftayaymış. 7. Hafta çok enteresan bir haftaydı benim için. Bandırma maçıyla başladım. Yani Bandırma vapuru Samsun’a geldi. Samsun kurtuluş ve bağımsızlık mücadelesini başlattı. Bunun bilincindeydik. Hikayesi çok olan, çok çok güzel hikayeleri olan bir sezon yaşadık. Taraftarın 11 yıllık bir hasreti var. Samsun şehrinin en değerli markasıdır Samsunspor… Başkanımız Yüksel Yıldırım’ın Samsunspor’u almasıyla kurumsal yapı, tesisleşme, ekonomik gücü ve akademisiyle mükemmel bir hale gelmişti Samsunspor. Tek eksik Süper Lig’di. Bizim de görevimiz buydu. İlk gün verdiğimiz sözü yerine getirmek görevimizdi. 12 Nisan’da bunu gerçekleştirdik. Şampiyonluğumuzu ilan ettik. Ben İzmir’den geliyorum. Kurtuluş Savaşı Samsun’da başladı, İzmir’de bitti. Hikayeler çok güzel ve çok anlamlı. Çok değerli maçlar oynadık. Kırılma anları vardı. Pendik’te bir maç oynadık. Deplasmanda galip geldiğimiz maç 29 Ekim’di… Baktığınızda yüzyıllar boyu unutulmayacak bir tarih çıktı burada. En önemlisi Samsunspor’un, hak ettiği Süper Lig’de olmasıydı… Süper Lig’in, Samsunspor’a ihtiyacı var. Taraftarıyla, sahasıyla, ekonomisiyle, yönetimiyle, tesisleriyle, akademisiyle Samsunspor yükselişe başladı. İnşallah bu yükseliş kademe kademe devam edecek. 

NZ7_1577

İlk Samsun’a geldiğinizde nasıl bir kadroyla karşılaştınız? O kadroyu bu kadar senkronize edip özellikle son haftalarda hep belli bir ilk 11’le oynadınız. Giren çıkan oyuncular hep belliydi. Bu durumu nasıl anlatırsınız? 

Şimdi aslında geçen hafta 400. Maçımı tamamladım ben profesyonel liglerde… Bu çok önemli bir rakam. Altınordu’da kendimi o anlamda çok geliştirmiştim. Genç oyuncularla başarıya gidilebiliyordu. Ama hedefi Süper Lig olmayan bir takımdı. 

Final oynadınız… 

Anlatmak istediğim sezon başı elimizdeki kadroyu en iyi şekilde geliştirip, finale kadar getiriyorduk. Diğer üç yılımız Play-Off’un kapısından döndük. Yarışmacı bir kimlik oluşmuştu ama hedefler en başta konuluyordu ve bütçene göre hareket ediyordun. Samsunspor’a geldiğimde iyi bir takım kurulduğunu gördüm. Ancak ligin 7. Haftasına gelinmişti ve istenen skorlar bir türlü alınamıyordu. Biz ilk günden itibaren sistemimizi kurgulamaya çalıştık. Oyunu oyun üzerinden; oyuncu üzerinden değil; oyun üzerinden kurgulamaya çalıştık. Çünkü burada aslolan Samsunspor’dur. Herkes performans vermek zorundadır. Niçin kulüpler, takımlar 11 değil; 25 kişi… Biz her oyuncuyu geliştirmek için uğraştık. Bizim için önemli olan oyuncu değil, oyundu. Geldiğimde en az 7-8 oyuncunun sakatlığı vardı. Fiziksel anlamda düşüşte olan oyuncular vardı. Biz o gün birçok oyuncu oynamamışken Yusuf gibi, Soner gibi, Ali gibi, Osman gibi birçok oyuncuyu geliştirerek oynamaya başladık. İlk üç hafta kafamda formasyon olarak 4-3-3 vardı. Sonra bu takıma uygun sistemin 3-1-4-2, 3-5-2 olacağını düşündüm. Bunun üzerine yoğunlaştım. Geldiğimiz noktada bu sistemin de başarıda payı var. 

“MAÇLARDA A, B, C PLANLARIMIZ VAR”

Yunus Emre milli takıma gidecektir. Çağlar gibi, Cengiz Ünder gibi birçok oyuncu elinizden geçti. Böyle Avrupa’da oynayabilecek oyuncularınız var sanırım. 

Yunus Emre 1-2 sene öncesinden A takımda forma giydi ama biz geldiğimizde A Takım’da oynamıyordu. Alim, Zeki, Yusuf Akyol’la üçlü bir savunma kurgusu vardı. Yusuf gerçi sakatlığından sebep oynayamıyordu. Beşli orta saha, ikili forvet… İki forvet oynamak bizim için büyük güçtü. Elimizdeki Tanque, Sagat, Laura gibi oyuncular vardı. Fofana, Tomane tek değil, ikili oynarsa çok daha güçlü bir hale gelecekti takım. Böyle oynayınca bu sistemimiz bizi başarıya götürdü. Rakipler bunu çözene kadar biz skoru elde ettik. Türkiye’de formasyon biraz daha tek düzenden gidiyor. Ama biz A, B, C planları yapıyoruz. Oyunun gidişatına göre formasyon değişikliği yapıyoruz. Bunu benim oyunculara aktarmam ve oyuncuların da uygulaması çok önemli. 

Almanya’da bu işin eğitimini aldınız. Biraz sahanın dışına çıkmak istiyorum. Kırmızı kazak… Sizde simge oldu. Bu totem miydi? PR çalışması mıydı? 

Ben buraya gelirken şunu biliyordum. Hüseyin Eroğlu dışarıdan sakin, naif bir hoca olarak gözüküyor. Şimdi çok disiplinliyimdir. Herkes bunu bilir. İletişim dilim çok güçlüdür. Adaletliyimdir. Oyuncularım bunu bilir. Onlara hissettiririm. Bunu hissettirdiğimde oyuncular da sana güveniyor. Ben ne kadar, “Adaletliyim” desem de bunu göstermediğiniz zaman olmaz. Ama gösterince oyuncular da size güveniyor. Bugün geldiğimiz noktada oynayan, oynamayan her oyuncu bu takımın bir parçası. Herkese bir şans geldi. Yapanlarla oynarız. Yapmayanlar bekler. Daha sonra oynar. Bunu yakalayınca dışarıdaki oyuncular da seviniyordu; tribündeki oyuncular da seviniyordu. Bunu performansa çevirdik. Oynayan oyuncuyla iletişim çok sıkıntı olmaz. Oynamayan oyuncuyla iletişim çok önemli. Bunu iyi sağladık. Kırmızı kazak… Tabii ki buraya gelince kırmızı olan eşyalarımın hepsini buraya getirdim. O eski bir kazağımdı aslında. Çok sevdiğim bir renkti. Kırmızı-Beyaz zaten Samsunsporumuzun renkleri. Göğsünde Atatürk arması. Bunlar hep değerli şeyler. Gömlekle kazak kombini yaptım. Eşimle de paylaştım. “Çok güzel giy” dedi. 

“DANIŞMANLARIM KIRMIZI KAZAĞA VURGU YAPTI”

Image maker’ınız (stil danışmanı) çok kuvvetli o zaman…

Evet eşim sağolsun… Hep yanımda. Marka geliştirme anlamında basın danışmanım Ali Ergöçmez ve Özgür Özgürengin var. Onlarla 15 yıldır beraber çalışıyorum. Onlar bu kırmızı kazağın giyilmesi konusunda çok vurgu yaptılar. Öyle başladı. İlk günden seyircilerin olumlu tepkisini aldık. Yağmur yağsa bile ceketi çıkarttırıp kırmızı kazakla kalmamı istediler. 

Samsunspor gibi bir takımda teknik direktörsünüz. Yüksel Yıldırım’ın vizyonu, onun koyduğu çıtayla yola devam ediyorsunuz. Şimdi işiniz daha zor. Hem ekonomik olarak, hem oyuncu olarak şehir buna hazır mı? Şehrin kanaat önderleri bu konuyla ilgili ne yapıyor? Süper Lig’de Samsunspor’un transfer politikası ne olacak? 

Öncelikle zoru başardığımıza inanıyorum. Samsunspor’la ilgili göreve geldiğimizde herkes yorum yapıyordu. Zoru başarmak istedim. Yıllardan beri hedefim Süper Lig’de çalışmaktı. Daha önce çalıştığım dönemlerde de Süper Lig’den teklif almıştım ama görevimizi tamamlamamıştık. Ben kendi açımdan baktığımda kendimi geliştiren, modern futbolun gereklerini yapmaya çalışan ve bunu takımına yaptıran birçok özelliğe sahibim ekibimle birlikte… 11 yıllık bir ara var ama diğer takımlar için çok zor bir deplasman olacak Samsun… Yıllarca benim için hep zor bir deplasmandı; şimdi itici bir güç olacak… Taraftarlar hep destek verecektir. Başkanımız Avrupa’da ve dünyada vizyon sahibi. Samsunspor için büyük bir şans. 7-8 aydır birlikteyiz. Seneye de birlikte olacağız Süper Lig’de… Zor olacağını biliyoruz ama bizim koyacağımız hedefler geleceği planlamak. Hedefimiz ilk yıl ilk 10’da… Sonra ilk 5… Ama bu uzun vadede olacak bir proje. Transfer projelerimizi de ona göre yapacağız. Belki ülke olarak sabırsız bir ülkeyiz. Herkes sabırsız ama eğer her şeyi bir anda yapmaya kalkarsanız hep sıkıntı yaşarsınız. Örnekleri var. Samsun’un tek eksiği Süper Lig’di. Geri kalan her şey hazırdı. Önemli olan bu projeyi şimdi kademeli şekilde ilerletmek. 

Önce ilk 10’u düşündüğünüzü söylediniz. Tabi ki atan ve tutan bir takımda çok önemlidir. Sizin atanlarınız da iyiydi, tutanlarınız da iyiydi. 

Bence takım olarak iyiydik. Ama şimdi ön plana Tanque çıkıyor. 

“SADECE TRANSFERLE BU İŞ YÜRÜMEZ”

Süper Lig’de altyapıdan kaç oyuncu olacak? 

Şimdi şöyle bir şey var. Akademi olarak Samsunspor ilk kez kategori yükseldi. Elit A’ya çıktı. Süper Lig takımları var, iyi altyapıları var. Şu an bile A takımımızda Muhammed Ali gibi, Yunus gibi, Polat gibi, Enes gibi oyuncular var. Önemli olan doğru zamanda onları oynatmak. Baktığınız zaman son 10 yılda birçok değeri Türk futboluna kazandırdık. A Milli seviyeye çıkan oldu. Halen çalışanlar var. Bazı oyuncularla 16 yaşında oynadık. Bazılarıyla 20-21 yaşında oynadık. 

Şanslı mı hissediyorsunuz kendinizi? 

Tabii ki… Akademi çok önemli. Akademiye yapılan yatırım çok önemli. Kulüpler sürekli transferle işi yürütemez. Akademiden çıkan oyuncularla dönebilirler. 1-2 oyuncuyu Avrupa’ya satabilirlerse maddi anlamda da çok büyük getiri elde edebilecekler. Akademiden çıkan oyuncular çok değerli oluyor. Akademimizde tesisler bitmek üzere. Hemen olmayacak ama A takımda birçok oyuncu akademi kökenli olacak. 

“A MİLLİ TAKIM DOĞAL OLARAK HAYALİM”

Bundan sonraki hedefleriniz nedir? Bir A Milli Takım? Bir Şampiyonlar Ligi? Ne dersiniz? 

Hedeflerde bunlar da var. Her Türk teknik adam gibi ben de A Milli Takım’ı isterim. Bunun belli bir zaman sonra olacağını düşünüyorum. Hedefimde Avrupa zaten var. Bundesliga ile ilgili merakım hep var. Oradaki futbola çok hakimim. Samsunspor’da Avrupa şartları oluşmak üzere. Başkanımız çok vizyoner… Gerçekten ekonomisi, şehir potansiyeliyle buna layık bir şehir Samsun. Ben de yabancı oynatmadan Play-Off Finalleri’ne çıkmış bir teknik adamım. Yine süreçte Avrupa Kupaları’nda oynayan bir Samsunspor sürekli hayalimiz… Hemen olmayabilir bu ancak olacaktır. Sabır gerekiyor. Taraftarın desteği gerekiyor. Desteklerini esirgemesinler. Taraftarıyla Samsun çok iyi bir marka. Stat dolduğu an bunu görebiliyoruz. Çok zor bir deplasman. Başkanın, teknik heyetin, futbolcuların bir yere kadar bunu getirebiliyor; sonrasında mutlak suretle taraftarın da lazım… 

“HER MAÇ ZORDU ANCAK, PENDİKSPOR MAÇININ BAŞKA HİKÂYESİ VARDI”

Bu sene en zorlandığınız maç… 

Çok zorlandığımız maç Pendik maçıydı. 5. dakika 10 kişi kaldık. 85 dakika 10 kişi oynadık. Maçı 4-2 kazandık. O maç tüm Türkiye’ye, “Samsunspor bu ligin şampiyonu” dedirtti bence… 

Sakarya maçı?

Sakarya maçında da çok zorlandık. Belki de en iyi oyunlarını bize karşı oynadılar. 

Süper Lig’e hasret taraftar kitlesi var. Her maçta kaç taraftar olmalı?

“HER MAÇI OTUZ BİN TARAFTAR İLE OYNAMALIYIZ”

Samsunspor taraftarı çok cefakar çok coşkulu deplasmanlarda bile bizi yalnız bırakmadılar. Kendi sahamızda oynayacağımız her müsabaka için en az 30 bin taraftarla oynamalıyız. Stadyum kapasitesi 35 bin. Sadece İstanbul takımları ile oynayacağımız maçlarda tribünü doldurmayalım. Bu takım, bu şehir ve Sn Yüksel Yıldırım başkan ve yönetim bunu fazlası ile hak ediyor. Şehrin tüm katmanları ile birlikte büyüyeceğiz.

Bir de kadın taraftarlarımızın çoğunluğu ve mor forma ile tüm dünyada kadın hakları savunmak için geliştirilen sosyal olayımızdan dolayı en çok kadın taraftarın olduğu takım kuşkusuz Samsunspor’dur.

Buraya gelecek Süper Lig takımları geçmişte olduğu gibi bu senede kolay bir deplasman olmadığını herkese gösterecek ve göstermeli de.

Fikstür çekildiği gün itibari ile rakip takımın hocası çizelgesine sıfır puanı yazdıracak bir matematik oluşturacak deplasman ortamı yaratmalıyız. Tüm taraftarlardan ricam bu sene herkes kombinesini ve passoliğini Samsunspor taraftar kartını yenilesin.

Kaçan penaltılara ne diyorsunuz? 

Atsaydık belki de Mart ayında şampiyonduk. 

En çok sevdiğiniz yemek? 

Patates kızartması. 

En çok sevdiğiniz müzik? 

90’lar başka benim için. Çok severim. Pop severim yabancı, yerli… Hakimimdir. 

Hüseyin Eroğlu tekrar dünyaya gelse ne olmak isterdi? 

Yine futbolcu, yine teknik direktör olmak isterdim.