Röportaj 17.03.2018 16:00 Güncelleme: 17.03.2018 16:49

"Bacaksız Yaşanır Ama Vatansız Asla''

15 Temmuz'daki kahraman gazilerimizden biri. O "Bacaksız yaşanır ama vatansız asla'' dedi.
"Bacaksız Yaşanır Ama Vatansız Asla''

 Aslı SERTDEMİR

Sabri Gündüz! Bir gün öncesinde vurulacağını hissedip eşine kahvaltı masasında “Ölürsem beni nereye gömeceksin?” diye soran kişi. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, birçok devlet erkanından ziyaretçisi olan Sabri Gündüz’ün biz röportaj için evine giderken de misafirleri vardı. İstanbul Valisi Sayın Vasip Şahin ve eşi Şeyma Şahin o gün oradaydı. 15 Temmuz günü bacağına turnike yaptığı bayrağın asılı olduğu Ayazağa’da sımsıcak bir yuvaya misafir oldum. Sabri Gündüz, eşi Eda Işık Gündüz ve kızları Bahar Betül Gündüz. Tüm yaşananlara rağmen enerjileri son derece pozitif ve çok samimi. Önceden hazırlanmış sorular olmadan, şunu sor, bunu sorma gibi karşılıklı uyarılar yapılmadan çay içip sohbet ettik.

Kızınız Bahar Betül’ü göremedim. O nasıl?

Eda Işık Gündüz: Bahar Betül bugün çok yoruldu, içeride uyuyor. Bana çok düşkündür. Ben babasına çok itmeye çalışıyorum. Git babanla oyna, babana sor. Ben babamı kaybettim. Baba faktörü kız çocuklarında çok önemli. Hep babasıyla vakit geçirmesini istiyorum ama o daha çok benimle vakit geçiriyor.

Bahar sizce neden böyle?

Sabri ilk zamanlar eve geldiğinde bize çok gelen giden oluyordu. Ben çok yoruluyordum. Çok ilgilenemedim. Bahar hırçınlaştı. Sonra onu bir iki ay anaokuluna gönderdim. Annem gitti gelmeyecek korkusu oluştu. O Bahar’da travma oldu. Bahar’ın algıları çok açık. Ambulansın sesini duyduğunda “Babamı götürecekler” diye panik oluyor.

Sabri Gündüz: Bahar üç yaşında. Kızım yarılı ayağımın adını kahraman ayak koydu. Bu ayağı alacaklar deyip, seviyordu. Baharı psikiyatriste götürdük. Psikiyatristi “Normalde bu yaş grubunun algılamaması gerekir ama Bahar algılıyor” dedi. İlk hastanede beni gördüğünde “bab-baaa” dedi sustu. Gözleri doldu ağlayacak, ağlamadı. Bacağımı sakladım ondan, görüntüsü çok kötüydü. Bacağımın bir bölümü çürümüştü.

Hastane sürecinizi biraz anlatır mısınız?

İlk kırk üç gün boyunca Şişli Etfal Hastanesi’nde tedavi gördüm. Ve hiçbir şey yiyemiyordum. Çok zayıflamıştım.

Eda Işık Gündüz: 17 Temmuz’da gaziler için genelge yayımlanmış. Gazilerin özel hastanelerde de tedavi görebileceğine dair. Biz bunu 2017’nin Mart ayında öğrendik. Etrafımızda kimse bize bir şey söylemedi. Sabri’nin özel hastaneye yatması gerekiyordu. Durumu hiç iyi değildi. Eşimin hastane fobisi de var. İş yerinden sigortasının özel hastaneyi karşılamasıyla alakalı yardım istedik. Fakat sigortasının özel hastaneyi kapsayamayacağını söylediler. Sabri’nin özel bir hastaneye alınmasıyla ilgili, Şişli Etfal Hastanesi’nin başhekimiyle görüştüm. Bana eşimin ayağının durumunun çok ciddi olduğunu söyledi. Bizi evime en yakın Acıbadem Hastanesi’ne gönderdi. Başhekim bakanlıkla görüşüp Sabri’yi bir gün içinde Acıbadem Hastanesi’ne sevk etti. Ben diğer hastaneye geçtiğimizde bile Sabri’nin ayağının kesilme ihtimalini bilmiyordum. Kırk altı ameliyat oldu ve büyük bir kısmında yalnızdım.

Ampütasyon yapılacağının haberini doktoru size nasıl verdi? O anı anlatır mısınız?

Eda Işık Gündüz: Acıbadem Hastanesi’ndeki doktoru bir sabah odaya geldi. Sabri’nin babası olup olmadığını sordu. Babası henüz işten çıkmadığı için yanımızda değildi. “Bir tek ben varım” dedim. Doktor odadan dışarı çıktı. Sonra tekrar odaya gözleri dolu bir şekilde geldi. Sabri’nin ayağının enfeksiyon kaptığını, içinin çok kötü durumda olduğunu ve kesileceğini söyledi.

15 Temmuz sonrası devletimiz gazi ve şehit yakınları ile çok yakından ilgilendi. Peki size neden bu kadar geç ulaşıldı?

O gece yaralanan herkese tek tek ulaşılıyor. Şişli Etfal Hastanesi’nden “Tedavi görüp taburcu edildi” deniyor. Hastane tarafından da bu beyan verildiği için tedavimizin Acıbadem’de devam ettiğinden habersizlermiş.

Peki bu olay nasıl ortaya çıktı?

Sabri Gündüz: Kurban Bayramının dördüncü günüydü. Gece on bir buçuk gibi telefonum çaldı. Telefondaki kişi bana, ben Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Doktor Fatma Betül Sayan Kaya’yım deyince şok oldum. ‘’Nasılsın? İyi misin? Eve geçmişsin’’ diye sordu bana. Ben de henüz eve geçmediğimi söyledim. Tedavimin Şişli Etfal Hastanesi’nden, Acıbadem Hastanesi’ne sevk edilerek devam ettiğini söyledim. “Biz sizi taburcu edildi olarak biliyoruz” dedi. O zamana kadar yaşadığım durumu detayları ile izah ettim. Bakan Hanım “Konu bende’’ diyerek kapattı. Arka arkaya devlet erkanlarından bir sürü telefon aldım. 15 Temmuz Gazileri için ayrılan fondan benden haberdar olunduktan sonra yararlandım.

Kırk altı ameliyat oldunuz. Şu an gayet iyi görünüyorsunuz. Kırk yedici ampütasyon (uzuv kesilmesi ameliyatı) ameliyatınızdan sonra ağrılarınız tamamen geçti mi?

Ben hastaneden çıktığımda bir bağımlı olarak çıktım. Ağrı kesicilere bağımlı olmuştum. Öyle bir ağrı ki çığlık çığlığa evde bağırıyordum. Bu bağımlılıktan kurtulmak için sırtımdaki ağrı kesici bandı çıkarttığımda dört gün hiç uyku uyuyamadım. Ağrıdan ve uykusuzluktan ağlıyordum. Dayanamayıp bandı tekrar taktım ve uyudum. Daha sonra tabii ki aşama aşama bandı bıraktım. Şu anda da ağırım ve yanmam var ama ayağı kesilmiş biri olarak söylüyorum, geçen seneye göre on kat daha iyiyim. Daha öncesinde ayağımın kesilmemesinin sebebi bir; psikolojik olarak ayağımın kesilmesine henüz hazır değildim. İki; en kötü ayak protezden daha iyidir mantığıyla tedaviye devam edildi. Üçüncü ise; en önemlisi eşim hiç umudunu kaybetmeyerek son ana kadar benimle direndi. Eşim olmasıydı bir yıl önce çoktan ayağımdan vazgeçmiştim. Çünkü ayağımın hiçbir işlevi kalmadığı gibi bir de dayanılmaz ağrılarla birlikte yaşıyordum. Devlet bu süreçte de bizden desteğini hiç esirgemedi.

Yakın çevreniz bu süreçte yanınızda oldu mu?

Gece saat on bir sıralarında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan beni aradı. “Oğlum benim bütün dengelerimi alt üst ettin” diyerek konuya girdi. Ben de yaşadığım süreci bütün detayları ile anlattım. Konuşmamızın tamamı zaten haberler de ve diğer medya organlarında yayınladığı için tekrar tekrar size detaylı anlatmayayım. Özetle daha sonra “Yarın akşam görüşürüz” dedi ve telefonu kapattı. Bu sürede insan dostunu düşmanını tanıyor. Çok destek verenler olduğu gibi bizi yalnız bırakanlar da oldu. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan beni ziyarete gelene kadar beni aramayan sormayan insanlar bir anda benimle ilgilenmeye başladılar. O güne kadar beni arayıp sormayanı ben bu saatten sonra zaten evime sokmam.

Devletin maddi ve manevi size verdiği destek herkesin merak ettiği bir konu. Özellikle maddi boyutu en çok konuşulan kısmı… Bunun en doğrusunu siz biliyorsunuz, anlatır mısınız?

Bunu sorduğunuza çok sevindim. Lütfen söyleyeceklerimi harfiyen yazın. Birçok kişi bizim 200 bin TL gibi rakamlar, evler, arabalar aldığımızı konuşuyorlar. Büyük rakamlarda tazminatlar aldığımızı konuşuyorlar. Yat verdiler, kat verdiler diyenler bile duydum. Ben toplamda 124 bin TL tazminat aldım. Ben bacağını kaybetmiş bir adamım. Savaş gazilerine devletin belirlediği rakam neyse 15 Temmuz Gazilerine de aynı rakam verildi. 3713 sayılı yasa gereğince tazminatımı aldım. Gazilere bağlanan aylık maaş rakamları da abartılarak konuşuluyor. Yüzde 60’ı engelli grubuna giren ve bu grubun içinde benim de bulunduğum gaziler 2 bin 400 TL ile 3 bin 200 TL arası maaşa bağlandılar. Ben 2 bin 400 TL’den maaşa bağlandım. Başka da bir şeyim yok.

Paylaşmak ister misiniz bilmiyorum fakat size gelen toplu parayı nasıl değerlendirdiniz?

O para kalmadı ki. Kayaşehir’de TOKİ’nin yaptığı evlerden gazilere özel ödeme kolaylığından faydalanarak paramın bir bölümüyle oradan ev aldım. Bütçemin yettiğince bir engelli aracı satın aldım. Ben maaşa haziran ayında bağlandım. Evimin kirası ve aile giderlerini karşılamak için o dönemi borç alarak geçirdim. Paramın geri kalanıyla da borçlarımı ödedim.

Peki bacağınıza protez ne zaman takılacak?

İlk önce yaranın tamamen kapanması gerekiyormuş. Bu süreç için üç ile dört ay gibi bir zaman dilimi verdiler. Daha sonra protez takılacak. Protez bacağa alışmak tabii ki uzun ve zor bir süreç. Ama bu süreci de atlatacağım.

Protez bacağınız takıldıktan sonra hayatınızda en çok yapmak istediğiniz şey nedir?

(Kahkaha attı.) Dağcılık yapmak istiyorum. Ben Bartınlıyım, orada eskiden çıktığım zaman beni çok mutlu eden bir tepe vardı. Yoğun bakımda yatarken bir daha oraya gidemeyeceğimi, oraya çıkamayacağımı düşünüyordum. Oraya gidip o tepeye tekrar çıkmak istiyorum.

Bir kızın olduğunu biliyoruz. Ve o da sizin gibi zor bir süreçten geçti. Onunla ilgili gelecek planlarınız nedir?

Kendi mesleğini kendi seçecek. Çalışmak istemeyip ev hanımı olmak istiyorsa, olur. Doktor mu olmak istiyor? Avukat mı olmak istiyor? Arkasındayım! Ne isterse o olsun, ama iki şekilde olsun. Birincisi eğitimini tam alsın, ikincisi ahlaklı, vatanına milletine hayırlı bir evlat olsun. Şimdi bayrak görüyor “Bak baba bizim bayrağımız” diyor. Benim hayalim hafız olması. Çok isterim. Ne ile ilgilenecekse alanında çok iyi ve başarılı olsun.

Eda Işık Gündüz: Bahar Betül doktor olmayı çok istiyor. Özellikle babasının başına gelenlerden sonra. Ama ben özellikle mesleğiyle ilgili hiçbir hayal kurmayıp bütün seçimi ona bırakıyorum. Ve neyi seçerse sonuna kadar onu destekleyeceğim.

Çok iyi görünüyorsun. Enerjin ve hayata bakış açın inanılmaz pozitif. Gerçekten göründüğün kadar iyi misin?

Darbeden sonra ilk bayramımdı. Bacağıma bakıp kendime üzülüyordum… Sonra hayatımda hiç olmadığım kadar kendimden tiksindim ve utandım. Nice şehit çocuğu babasız bayram geçirecek. Ben bu halde olduğum için mi üzülüyorum dedim. O an kendimi toparlamaya karar verdim. Onları bu hallere düşürenlere tek bedduam var. Allah Fetöcülere tövbe etme fırsatı vermesin! Ayak belki düzelir de insanın kafasına bir kiriş kırılırsa o düzelmez. İşin psikolojik durumu bacağımdan daha da önemli. Ara ara duygusal çöküntüler yaşadım ve yaşamaya devam ediyorum. Bu çöküntülerden devletimin, ailemin ve eşimin desteğiyle altından kalkıyorum. Ama gerçekten iyiyim…

Cumhurbaşkanımızın sizi ziyaretini herkes biliyor ve konuşuyor. Her dakikası özel olan o ziyaretin senin için en unutulmaz anını bize de anlatır mısın?

Devletin yanında olduğunu bilmek çok güzel. Evine misafir gelmesi ise insanı daha güçlü ve yenilmez hissettiriyor. Tabii ki benim ve ailem için çok özel ve çok önemli bir gündü. Ama esas benim hafızamda kalan Cumhurbaşkanımızın bacağımı gördüğü andı. O gün yine bu pantolon ve bu gömlek üzerimdeydi. Dışarıdan bakıldığında bacağımda bir şey olduğu pantolonumdan belli olmuyordu. Ne zamanki pantolonumun paçasını sıyırıp bacağımı gösterdim, Cumhurbaşkanımızın yüz ifadesi değişti. Bacağımın kesileceğini anladı ve gözünün içindeki hüznü gördüm. O ifade ömrümün sonuna kadar gözümün önünden gitmeyecek.

 Bildiğimiz kadarıyla Cumhurbaşkanımız ziyaret sonrasında da sizinle ilgilenmeye devam etti. Bu süreçten bize bahseder misiniz?

Ameliyata gireceğim gün beni aradı. “Sabri sen hala ameliyata girmedin mi?” dedi. Ben de ameliyata henüz alınmadığımı ve iyi olduğumu söyledim. Benim için çok dua etti. Sonra ben ameliyata girdim ve ben ameliyattayken ailemi arayıp durumumu sormuş. (Eşi araya girip dört beş kere aradığını belirtti) Ameliyatım için planlanan süre bir buçuk-iki saatti. Ameliyatım uzayıp dört buçuk saat sürünce üç kere de doktorumu aramış. Ayağımın kesilme işlemi planlandığı gibi iki saat sürmüş fakat enfeksiyon nedeniyle planlanan ameliyat süresi dört buçuk saate çıkmış.