Röportaj 30.07.2019 12:50 Güncelleme: 01.08.2019 13:04

'ADNAN SAYGUN'LA ÇALIŞIRKEN ÇOCUKTUM'

Ülkemizin adını uluslararası alanda Arjantin'den Japonya'ya, 5 kıtada 79 ülkeye başarılarıyla duyuran dünyaca ünlü piyano virtüözü Gülsin Onay, sanat yaşamını anlattı.
'ADNAN SAYGUN'LA ÇALIŞIRKEN ÇOCUKTUM'

SEMA SEZEN

Yüzlerce röportajdan sonra bile bazı çok önemli isimlerle söyleşi yaparken heyecanınız bir türlü dinmez ya.. İşte Gülsin Onay da benim için o çok önemli isimlerden birisi. Onunla ilgili birçok haber yaptım ama merakım bu röportajdan sonra bile hala bitmedi. Sevgili hocam Hayati Asılyazıcı, onunla çalıştığım dönemlerde Gülsin Onay'dan övgüyle söz ederdi. Her haber hazırladığımızda bilmediğimiz bir yeteneğini, başarısını anlatırdı. Hayranlık duyulması çok doğal..
Piyano eğitimine henüz 3,5 yaşında başlayan ve 11 yaşında ilk Devlet Sanatçısı, etnomüzikolog, besteci ve eğitimci Ahmet Adnan Saygun'un öğrencisi olan Onay, ülkemizde birçok başarılı müzisyene emek harcamaya devam ediyor. 1987 yılında Devlet Sanatçısı ünvanı verilen piyano virtüözümüz, 2004 yılından bu yana Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivalinin Sanat Danışmanlığını yapıyor. Festival dünya çapında müzisyenler ve müzikseverler tarafından ilgiyle takip ediliyor. Ülkemizin bana göre en büyük değerlerinden birisi olan Gülsin Onay'la yaptığımız röportajı gazetemiz YeniBirlik okurlarıyla paylaşıyorum.

 Müzik otoritelerinin çalınması en güç konçertolardan biri olarak kabul ettiği Rahmaninoff'un 'Piano Concerto No. 3' bestesini başarıyla çalıp, Paris Ulusal Konservatuarından mezun olduğunuzu değerli hocam gazeteci-yazar, klasik müzik eleştirmeni Hayati Asılyazıcı geçmiş yıllarda sizinle ilgili haberler yaparken bize mutlaka hatırlatırdı. Hatta "Rachmaninoff & Grieg" adlı yeni albüm kaydınızda da Rahmaninov’un do minör 2.piyano konçertosu var. Rahmaninoff size ne ifade ediyor?

Aslında bana ne ifade ettiğini en güzel çalışımla, yorumumla dile getirebiliyorum.. Ama sözlere çevirecek olursak, Rachmaninoff elinize bir orkestra vermiş adeta ve bir renk ormanı.. Onun eserlerini seslendirirken uslu olmanız imkansız..

Aynı zamanda uluslararası alanda "müstesna bir Chopin icracısı" olarak kabul ediliyorsunuz. Öte yandan Chopin yorumlarınızdaki başarınız nedeniyle Polonya Hükümeti size "Polonya Devlet Nişanı" vermişti. Düşündüğünüzde bu gerçekten çok önemli bir başarı.. Tamamen farklı bir ülkede klasik müziğin yoğun yaşanmadığı yıllarda ailenizin yönlendirmesiyle dünya müziğini en iyi yorumlayanlar arasında yer alıyorsunuz. Uluslararası birçok ödül haberi görüyoruz ama zamanın şartlarını değerlendirirsek, bugün gençlerimizin dünya çapında daha çok ödül alması gerekmiyor mu? Sizce uluslararası arenada şu anki başarımız yeterli mi?

Geçmişle karşılaştırdığımızda, gençlerimizin uluslararası alandaki başarısı çok çok iyi. Çünkü artık teknoloji yardımıyla yurt dışına erişim, iletişim çok daha kolay. Eskiden sadece devletin verdiği destek vardı, artık özel sektör de gençlerimize burs imkanları tanıyor. Yeterli değil ama var. Bu nedenle yetenekli gençlerimiz yurt dışındaki okullara, orkestralara, masterclasslara, yarışmalara daha geniş oranda katılıyor. Unutmayalım, Cumhuriyetimiz 100 yaşında ve yarış içinde olduğumuz arena yani klasik müzik; bu alanda yüzyılların geleneğine sahip ülkelerde. Atatürk sayesinde geldiğimiz noktayı ben çok iyi olarak değerlendiriyorum.

 "ÖZVERİ VE EMEKLE GÜMÜŞLÜK FESTİVALİ DÜNYA'YA ULAŞTI"

Üstün yeteneğiniz, virtüözlüğünüz, başarılarınızdan sonra merak ediyorum.. Acaba çalarken iki kat dikkat ettiğiniz bir bestenin herhangi bir bölümü kalmış mıdır?

Bazı pasajlar vardır, Brahms 2. Piyano konçertosunda oktavlar, Bartok 2. Konçertosunda kromatikler gibi.. Onları her ele alışınızda yeniden karşınıza zorluk çıkarırlar.. Bunlara İflah olmaz zorluklar diyorum.

Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali'ne emeğiniz büyük. 15 yıl önce bir kasaba festivaliyken son yıllarda heyecanla beklenen, uluslararası görkemli bir festivale dönüştü. Nasıl oldu?

Çok büyük bir çaba, özveri ve emekle oldu. Elbette bunda festivalin sanat direktörü Eren Levendoğlu’nun çalışmaları çok büyük yer tutuyor. Hayal ettiklerini gerçekleştirmek için, inatla çaba sarfeden Eren’le uyumlu çalışmamız, festival dostlarımız, yerel yönetimler ve sponsorların desteğiyle, küçük bütçeli ama büyük etki yaratan bir festival yaratmayı başardık.
Bugüne kadar, 1300 öğrencimiz oldu, yüzlerce sanatçı ağırladık, yüz binlerce dinleyiciye ulaştık ve sayısız notalara müzik dünyamızda ev sahipliği yaptık.. Bu gurur ve mutlulukta, festivale maddi manevi katkı koyanların payı çok büyük. Başından beri dinleyicilerimizin, basın mensuplarının ilgisi, gönül bağı bizim için en önemli destek oldu. Çok teşekkür ederiz.

Özellikle dünyaca ünlü virtüözlerin, önemli müzisyenlerin festival kapsamında masterclass'lar açarak gençlere ders vermesi çok önemli bir olanak. Bu fikri festivale kim kattı?

Başından beri GFA arzusu hem Eren hem benim içimizdeydi ve gerçekleştirmemiz büyük coşku ve ilgiyle karşılandı, pek çok öğrenci sabırsızlıkla bekler oldu.

Küçük büyük her katkının ülkemizin sanat yaşamına kazandırdığı güç, geleceğimiz ve gençlerimiz için umutlarımızı besliyor.

 "GFA Destek Fonu’na desteğe davet ediyorum"

 İleride Gümüşlük Klasik Müzik Festivalinde neler olacak? Yeni planlar var mı?

Mevcut çizgimiz çerçevesinde, her yıl çıtayı biraz daha yükselterek, olanaklar çerçevesinde en iyisini yapacağız. Planlar elbette var. 6 Eylül’de festivalimiz sona erer ermez, 17.festivalimiz için çalışmalara hız vereceğiz.
Çok önemsediğimiz bir başka yenilik te, yurt dışında eğitim alan veya almak isteyen genç müzisyenler için oluşturduğumuz Destek Fonu.
Kariyerlerini uluslararası arenada ilerletmek, eğitimlerini yurt dışında sürdürmek isteyen yetenekli gençlerimize fırsat yaratmak istiyoruz. Zaten uzun zamandır, GFA öğrenci konserlerinin tüm gelirini bir sonraki yılın, GFA burs fonuna aktarıyoruz. Çünkü, öğrenci, GFA’da ders veren virtüözlerle çalışabilmek için, her yıl burs başvurusunda bulunuyor.

Sayısı giderek artan başvurular da, yurt dışında eğitim gören müzik öğrencilerinden geliyor. Özellikle bu yıl, önemli müzik okullarında eğitim gören genç yetenekler, döviz kurlarındaki artıştan sonra, yurt dışındaki eğitimlerini ne yazık ki yarım bırakma tehlikesiyle karşı karşıya.

Bu nedenle herkesi, GFA Destek Fonu’na, yani eğitimini yarıda bırakmak üzere olan bir müzik öğrencisine destek vermeye davet ediyorum. Yüzlerce ihtiyaç sahibi müzik öğrencisi için sınırlı sayıdaki burs imkanlarından birini yaratabilirsiniz. GFA Destek Fonuyla, bu köprüyü kurabilirsek, ne mutlu bizlere.

Bu yılki festival için neler söylersiniz?

Yine dolu dolu, zengin içerikli ve farklı bir festival oldu, ilgi çok büyük ve gelen sanatçılar çok memnun ayrıldılar.
Kendi adıma 5 kıta, 80 ülkede verdiğim 2500’e yakın konserler arasında, danışmanı olduğum Gümüşlük Festivali’nin coşkusu bambaşka. Öğrencilerle iç içe geçirdiğimiz masterclass dönemi ilham veren, heyecanla beklediğim bir zaman dilimi.
Sevgili Eren Levendoğlu’nun enerjisi ve yaratıcılığıyla her geçen yıl sürprizlerle ve yeniliklerle zenginleşen festivalimiz bu yıl da dünyaca ünlü virtüözleri, duayen hocaları ağırlıyor. 4 farklı mekanda, 17 konserde Hollanda’dan İsrail’e, Tayvan’dan Norveç’e uzanan bir coğrafyadan önemli sanatçılarla buluşuyoruz. 5 dalda düzenlediğimiz masterclasslarda şanslı öğrencilerimiz virtüözlerle çalışma imkanı yakalıyor.

"BUNU CUMURİYETİMİZE, ATATÜRK'E VE EVLATLARIMIZA BORÇLUYUZ"

Ülkemizde başka Klasik müzik festivallerine de destek veriyorsunuz; Gerek konser gerek danışmanlık olsun. Sizce klasik müzik etkinliklerinde dünyada neredeyiz?

Gönül her zaman daha çoğunu istiyor. Çünkü evrensel müzik, bireylerin ufkunu açan, ruhlarını iyileştiren, kitleleri uyum içinde buluşturan bir özelliğe sahip. Bunda azı karar çoğu zarar demek mümkün değil. Ne kadar çok, o kadar iyi. Son yıllarda sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün desteğiyle gerçekleştirilen pek çok etkinlik var. Öte yanda, yaşanan ekonomik zorluklar nedeniyle bir daralma da mevcut. Her şeye rağmen elimizden gelenin en iyisini ortaya koyarak, umutla, tutkuyla, sevinçle çalışmaya, evrensel müziği daha geniş kitlelere yaymaya devam etmek durumundayız. Bunu Cumhuriyetimize, Atatürk’e ve evlatlarımıza borçluyuz.

 "ADNAN SAYGUN'LA ÇALIŞMAYA BAŞLADIĞIMDA 11 YAŞIMDAYDIM"

Adnan Saygun'un öğrencisi olmak müthiş bir deneyim ve inanılmaz gurur veren bir duygu olmalı.. Gözünüzde hala canlandırdığınız onunla ilgili hangi kareler var?

Bana bir gün omlet yapmıştı, Nilüfer teyze (Saygun) de sofrayı kurdu ve birlikte evlerinde yemek yedik..
O kare hep gözümün önünde..
Aslında ders ve öğretici sohbetlerin hepsi de film çeşidi gibi geçer hep gözümün önünden..
Saygun ile ilk çalışmaya başladığımda daha çocuktum. 11 yaşımdan 13 yaşıma kadar birlikte çalıştık, sonra Paris’e gittim. Bir çocuk gözüyle kendisini çok ciddi ve büyük bir insan olarak algıladım. Biraz ürktüm açıkçası. O kadar çok bilgisi vardı ki… Bende “Öğrettikleri karşılığında ona layık olabilecek miyim, bunun altından kalkabilecek miyim?” sorularıyla tarif edebileceğim bir his uyanmıştı. Sonrasında çok gayret gösterdim, daha çok çalışarak seviyemin üzerine çıkmayı, ona layık olabilmeyi istedim. Size bu duyguyu verebilen bir büyüklüğü vardı. Saygun, sizi kendinizi aşmaya yönlendiriyordu; bu tablo, çocukluk çağı açısından düşünülünce müthiş bir şey.
Sonrasında Paris’e gittim; fakat çalışmalarımız kendisi vefat edene kadar çok sıkı bir şekilde devam etti.

 DÜNYACA ÜNLÜ FESTİVALLERDE ARANAN İSİM: GÜLSİN ONAY

Gülsin Onay'ın uluslararası müzik kariyeri Arjantin'den Japonya'ya uzanan bir coğrafyada 5 kıta 79 ülkeyi kapsar. Bugüne kadar dünyanın belli başlı tüm müzik merkezlerinde dinleyicilerle buluşan sanatçı Dresden Staatskapelle, İngiliz Kraliyet Filarmoni, Philharmonia Orkestrası, İngiliz Oda Orkestrası, Japon Filarmoni, Münih Radyo Senfoni, Saint Petersburg Filarmoni, Tokyo Senfoni, Varşova Filarmoni, Viyana Senfoni gibi önemli orkestralarla konserler verdi. Birlikte çaldığı şefler arasında Vladimir Ashkenazy, Erich Bergel, Michael Boder, Andrey Boreyko, Jorg Faerber, Vladimir Fedoseyev, Edward Gardner, Neeme Jarvi, Emmanuel Krivine, Ingo Metzmacher, Esa-Pekka Salonen, Jose Serebrier, Vassily Sinaisky, Stanislaw Wislocki ve Lothar Zagrosek sayılabilir. Gülsin Onay'ın konser verdiği salonlar arasında Amsterdam Concertgebouw, Berlin Filarmoni Salonu, Viyana Konzerthaus, Londra Queen Elizabeth Hall ve Wigmore Hall, Paris Salle Gaveau, Washington DC National Gallery of Art ve New York Miller Theater yer almaktadır. Sanatçı Berlin, Varşova Sonbaharı, Granada, Würzburg Mozart Festivali, Newport, Schleswig-Holstein, İstanbul gibi dünyanın önemli müzik festivallerinin de eleştirmenlerce beğenilen, aranan bir ismidir.

20'Yİ AŞKIN ALBÜM KAYDI

Sanatçı, kendisine adanmış olan Saygun'un 2. Piyano Konçertosu ile Stuppner, Tabakov ve Hoinic’in konçertolarının dünya prömiyerlerini gerçekleştirdi. Saygun'un yanı sıra Hubert Stuppner 2. Piyano Konçertosunu, Bujor Hoinic Piyano Konçertosunu, Jean-Louis Petit Gemmes ve Muhittin Dürrüoğlu-Demiriz Bosphorus isimli piyano eserlerini sanatçıya ithaf etmişlerdir. Ünlü virtüöz Marc-Andre Hamelin Gülsin Onay için Prelude ve Denis Dufour ise Avalanche'ı bestelemiştir.
Gülsin Onay'ın 20'yi aşkın albüm kaydı, yorum gücü yanında repertuar zenginliğini de yansıtır. Ülkemizde CD'leri Lila Müzik etiketiyle yayınlanan sanatçının, özellikle Rachmaninov ve Çaykovski piyano konçertolarını seslendirdiği albümü başta Vladimir Ashkenazy olmak üzere pek çok meslektaşının takdirini kazanmıştır. Gülsin Onay son yıllarda Amerika'da da peş peşe çıkan albümleriyle adından söz ettirmektedir. VAI firması DVD olarak Grieg ve Saint-Saens konçertolarını yayınladı. 2011 sonbaharında piyasaya çıkan “Liszt, Haydn & Schubert” CD'si ile birlikte sanatçı Amerika'da artık Dorian Sono Luminus etiketi altında kayıt yapmaktadır.

MÜZİĞE 3,5 YAŞINDA BAŞLADI

Piyano eğitimine üç buçuk yaşında başlayan ve Üstün Yetenekli Çocuklar Kanunu kapsamında Paris Konservatuvarı'nda eğitim gören Gülsin Onay'a 1987 yılında Devlet Sanatçısı unvanı verilmiştir. 1988 yılında Boğaziçi ve 2007 yılında Hacettepe Üniversiteleri tarafından Fahri Doktora ile onurlandırılmıştır. Onay, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Solisti olup, Bilkent Üniversitesi'nin de Sürekli Sanatçısıdır. Yurtiçi ve dışında pek çok yardım konseri veren Gülsin Onay, 2003 yılında UNICEF Türkiye Milli Komitesi tarafından “İyi Niyet Elçisi” seçilmiştir. Sanatçıya ayrıca Sevda-Cenap And Müzik Vakfı tarafından 2007 Onur Ödülü Altın Madalyası ve Donizetti 2011 Klasik Müzik Ödülleri Yılın Piyanisti ödülü, 42. İstanbul Müzik Festivali’nin 2014 “Onur Ödülü” Gülsin Onay’a verilmiştir. Tekirdağ'da bir sokağa Gülsin Onay'ın ismini veren Süleymanpaşa Belediyesi, 2 yıldır sanatçının adına "Gülsin Onay Piyano Günleri"ni düzenlemektedir.