Türkiye - Gündem 18.07.2018 15:10 Güncelleme: 18.07.2018 15:21

15 Temmuz'un 2'nci Yılında

15 Temmuz'un sosyal medyada en anlamlı anahtar kelimesi (hashtagı) #81MilyonTekYürek idi.
15 Temmuz'un 2'nci Yılında

Abdullah AĞAR

DİREĞİNDEN DÖNDÜĞÜMÜZ BOZGUNDAN,

DİREKLERİNE GİTMEYELİM BOZGUNLARIN.

15 Temmuz’un sosyal medyada en anlamlı anahtar kelimesi (hashtagı) #81MilyonTekYürek idi.

81 milyon Tek Yürek yaşamak ve bu 81 milyonluk bünyeyi bu tür tehlikelere karşı gerçekten aşılamak için, artık bazı gerçeklerle yüzleşmek gerekmiyor mu? 

Eğer yaşanan bu büyük tehdit KAVRAMSALLAŞTIRILAMAZSA, FETÖ’nün SADECE fiziki varlığıyla değil, ‘ayetlerde ifade edilen’ ALLAH İLE ALDATANLARIN hepsiyle ve her şeyiyle mücadele edilemezse “#81MilyonTekYürek” hamasi bir slogana dönüşmüyor mu?

Açıkçası sorun ‘sadece’ FETÖ’nün fiziki varlığı, fiziki varlığının mücadele edilmediği (ya da edilemediği) ifade ve iddia edilen tarafı ya da tarafları değil, Türkiye ve İslam Dünyasını içten bloke eden ve dibe çeken, tarihi-coğrafi derinlikleri ve alanları olan, teolojik ve küresel bağlantıları ve güdülenmeleriyle ŞİRK KÖKENLİ inançsal, kavramsal ve jeostratejik tehdit yapılanmalarıdır.

Bu koşullarda, artık kötülüğü deşifre olan FETÖ ekseninden daha öteye, yani yakın ve yakıcı tehditten üst katmanlardaki bileşik ve birleşik tehlikelere, en son da stratejik ve kavramsal tehdit oluşumlarına bakmak gerekiyor. 

Şimdi…

İyi ya da kötü günümüzde niyet-maksat-angajmanları ve konumlanmalarına göre ‘aynı FETÖ gibi’ devlet-millet ve karar verici yanında-safında yer alıp, pozisyon kollayan, ALAN veya ALMAYA ÇALIŞAN;

Bizim evlatlarımızı bizden alıp-çalıp menfaatleri doğrultusunda, hatta bize karşı silah olarak kullanan;

Onlarda beraber olunduğunda ve onlara hizmet edildiğinde Allah’ın rızasını kazanacağımız, ŞEFAATÇİ OLACAKLARI ve CENNETE GİDECEĞİMİZ zannını bize pompalayan;

Veli, Eren, Hazret, Hak dostu, Evliya, Şeyh, Molla, Dede, Baba gibi unvanlarla anılan tarihteki şahsiyetlerle ilgili toplumdaki HÜSNÜZANLARI kullanarak, günümüzde onların devamı-aynısı-temsilcisi ya da silsile-i meratip yoluyla postunun sahibi olduğuna TOPLUMU İNANDIRAN; kendine ait-özgü birer inanç alanı (!) etki, nüfuz, rant ve kariyeri üreten;

HEPSİ; “Ümmetin 72 fırkaya ayrılacağından, BİRİ hariç bütün fırkaların helak olacağından” dem vuran, sonra o biricik fırkanın KENDİLERİ OLDUĞUNU İFADE ve İDDİA eden, kendi havuzları içindeki kendi balıklarını buna inandıran, böylece ‘BİNLERCE kurtuluşa ermiş BİR TEK Fırka-i Naciye (!) oluşumu yaratarak devasa bir mantık-matematik ve dinsel çarpıklığın altına imza atan;

Aynı FETÖ’nün kullandığı KAİNAT İMAMI unvanına benzer şekilde kendilerinin de Allah indinde MANEVİYATIN HAKİMİ-BİR NUMARASI olduklarına inandırma ihtirası peşinde; Mehdi, Kutup, Kutbu’l Aktab, Kutb-u Zaman, Seyda, Gavs, Gavs-ı Azam, Gavs-ı Sani, Halife-i Ruhu Zemin, Zillullah-ı fil Alem, Asrın Müceddidi gibi BİNLERCE BİR NUMARA’dan oluşan BİR OLMAZI VAR EDEN;

Sureti Haktan gözüken;

Dinimizi-dindarımızı, vicdanımızı ve iyi niyetimizi kullanan, istismar eden;

Kavramsal bozukluklarıyla-tarihsel ve güncel süreçlerde farklı inanış ve güç odakları üzerinden oluşan angajmanlarıyla, kurgulanmışlık-dönüşmüşlük ve etkilenmişlikleriyle; ULUSAL GÜVENLİĞİMİZİ, 

İnanış, biat ve ritüel farklılıkları yoluyla İNANÇ ve MANA BÜTÜNLÜĞÜMÜZÜ, 

Ötekileştirme ve tekfircilikleriyle BİRLİK ve BERABERLİĞİMİZİ, 

Kuran’dan kopukluklarıyla MANEVİ AKIBETİMİZİ, 

İradelere hükmetme, muhakemeleri gütme ve zihinleri formatlama kabiliyetleriyle ÖZGÜR DÜŞÜNME KABİLİYETİMİZİ, BİLİMSEL, TEKNOLOJİK ve SOSYOLOJİK GELİŞMİŞLİĞİMİZİ ve GELECEĞİMİZİ, 

Teslimiyet-Mahviyet ve Hizmet üçlüsünün üstüne oturmuşluklarıyla, sorgulanamazlık ve rabıta zırhlarıyla, yanlışları deşifre olduğunda; “Hikmeti var-Sırrı var-Sen bilmezsin O bilir korunmuşluklarıyla” AKLIMIZI, MUHAKEMEMİZİ, İLKELERİMİZİ, DEĞERLERİMİZİ ve ÖLÇÜLERİMİZİ,

Aynı FETÖ gibi: “Mana aleminin hakimiyiz, günü geldiğinde maddi alemin hâkimi de biz olacağız/olmalıyız” gizli niyet, hırs, kibir ve ihtiraslarıyla CUMHURİYET ve DEMOKRASİMİZİ, SEÇİLMİŞ ve SEÇİLECEK OLANLARIMIZI,

MANİPÜLE ve TEHDİT EDEN/EDEBİLECEK BÜTÜN BU YAPILARLA;

KURAN, AKIL, İNSANLIĞA ve BİLİME DAİR KAVRAMLARLA MÜCADELE ETMEDEN, mücadele ruhunu bütün toplumsal katmanlara, en kılcal damarlara kadar yaymadan KAZANAMAYIZ. 

Bu mücadeleyi ancak bilgi, bilinç ve bilimsellikle sistematik bir disiplinle; kavramsal mücadele boyutundan başlayıp bireyselliğe indirgeyerek, istismar edilenle-istismar edenler arasındaki bağı kopartarak, istismar edileni toplum ve devlet adına kazanarak, KAZANABİLİRİZ. 

Burada FETÖcü ya da FETÖcünün akıbeti değil derdim. Aynı 90’lardaki Güneydoğu’daki bölücü terör ve koşullarından etkilenen toplumsal katmanların, 2. ve 3. kuşağı da yanına alarak ve manipüle edilerek Cumhuriyet tarihinin en büyük isyan girişimi olan 2015 meskun mahal çatışmalarının ‘YPS-YDGH-Asayiş’ adı altında terörist kaynağını oluşturması gibi, FETÖ’den kurtarılamayan ve bağı kopartılamayan toplumsal taban ve katmanların gelecek kuşaklarıyla birlikte manipüle edilen ya da basınçla patlayacak dini-sosyolojik-ekonomik bir teröre ya da bir şer ittifakına dönüşebilme potansiyelidir, DERDİM.

Unutulmamalıdır; kamu ve toplumla bağı kopartılanlar ıslah edilip, topluma kazandırılmazsa, ÖTEKİLEŞME-MARJİNALLEŞME-RADİKALLEŞME ve TERÖRİSTLEŞME evrelerinden geçerken derinleşir, asimetrik savaşlarda çok daha tehlikeli bir ajana-silaha-tehdide ve müttefike dönüşür.

Peki sorun sadece bu kadar mı?

Hani 15 Temmuz’un 2 yıl sonrasında bir başka ŞİRK ODAĞI, bir başka şekilde patlamışken ‘İslam’da züht ve takva hayatının olduğunu elbet unutmadan’ SORUN SADECE tasavvuf, tarikat, cemaat oluşumlarıyla beden bulan İSLAM GÖRÜNÜMLÜ RUHBANLIKLAR DA MI?

Yoksa?

Evet yoksa “İdeolojik ve Siyasal, Radikal ve Ilımlı, Bölgesel ve Geleneksel İslam modelleri, Mezhep fitnesi ve Mezhep İçi iç mezhepler”; birlik ve beraberlik, ümmet, millet, devlet, vatan ve insanlık için TEHDİT DEĞİL Mİ?

Ürettikleri roller, dozajlar ve pozisyonlar sizi aldatmasın.

Şekilleri, sembolleri, ritüelleri, kıyafetleri, ibadetleri, yaşam tarzları sizi aldatmasın.

Allah’ın, yaşamın, tüm zamanların ve kâinatın kitabı Kuran; okunmuş ve ANLAŞILMIŞ BİR ŞEKİLDE zihinlere oturmadan, ayrılık-farklılık-düşmanlık-kaos-karmaşa-fitne-bozgun-çatışma-terör ve bozguncu yaratan İdeolojik ve Siyasal- Radikal ve Ilımlı - Mezhepsel ve Meşrepsel - Mezhep içi Mezhepler ve Meşrep içi Meşrepler - Bölgesel ve Geleneksel İSLAM MODELLERİYLE ayrılığı-farklılığı-düşmanlığı-kaosu-karmaşayı-fitneyi-bozgunu-çatışmayı-terörü ve bozguncuları engellemek mümkün değildir.     

Unutmayacağız diyorsak;

6.000 ve 1.400 yılımızın en büyük bozgun girişimini zaten unutmamalıyız.

Ancak…

Tehdidin tamamını, DUVARA ASTIĞIMIZ ÇÖZÜMÜ hala görememişsek, şimdiden unuttuğumuzu ve UNUTULDUĞUMUZU VARSAYABİLİRİZ.

Buraya kadar okumuş iseniz, izninizle son sözüm, bir dua olacak:

“Allah’ım, 

Milletimize ve karar vericilerimize bütün ŞİRK unsurlarıyla mücadele edecek SAĞLAM BİR İRADE, ÖLÇÜ ve BİLİNÇ VER.”