2018'i sıkıntılı dejavular eşliğinde tamamlayan Türkiye 2019'a merhaba dedi...
Evet mutluyduk, huzurluyduk, birlikteydik fakat tarifi imkansız bir sükunet vardı içimizde yeni yılı geride bıraktığımız gece.
Çünkü hepimiz piştik! Dünyayı iyi tanıdık! Bizim bizden başka dostumuz olmadığını tüm hücrelerimizle hissettik!
İşte bu sebeplerden Mevlana sükuneti ile 2019’a merhaba dedik...
31 Aralık’ın en değerli anlarını askerlere yapılan ziyaretlerde yaşadık. Nöbetteki askerlere yapılan sürpriz ziyaretler, mutluluk şaşkını gözler, kavuşma gözyaşları, espriler, kucaklaşmalar, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapılan telefon bağlantıları...
Türkiye; Cumhurbaşkanı, bakanları, tüm kademesi ile bizlerde ekranlarda ve sosyal medyada anında paylaşılan görüntülerle askerimizin yanında yeni yıla merhaba dedik.
2018’de ayağımızdaki tüm köstekleri kırma kararlılığını gösterirken kendi irademizle yol almayı da başardık. Yaralar aldık, tökezlediğimiz oldu, içimiz fazlasıyla acıdı... Sıkıntılar eşliğinde güçlenerek yol almayı öğrendik vesselam!
Bu yönde en büyük hamleleri İçişleri Bakanlığı kademelerinde attık. Hırsızlık, kapkaç, trafik, uyuşturucu, çeteler, bireylere yönelik suçlar ve tabii ki terör başlıklarında büyük başarılar elde edildi.
Devletin vatandaş odaklı yeni vizyon anlayışı, Güneydoğu üzerinde uzun yıllar boyunca kurgulanan ve uygulanan acı senaryoları bölge halkının daha iyi görmesini sağladı.
Ve vatandaş Devletin uzattığı köprülerden hiç tereddüt etmeden geçti!
Bu iyileşmeden sonra 2019’da vakit geçirmeden gönüllerdeki “kırgınlık travmalarını” da tedavi etmek zorundayız! Neden mi?
Güneydoğu insanı şu an huzuru ve güveni iliklerine kadar hissederken zihninin en kuytu köşesindeki geçmişin izlerini de anlam veremediği sebeplerden dolayı silemiyor bir türlü.
Peki ne yapılmalı? Hukuki çerçevede sağlam, samimi, daimi durumlar üretilmeli... Herkes kendi fikrinden ve yaşanmışlığından bir şeyler katmalı... “Siyasete değil vatandaşa uzatılmalı eller...”
“Çözüm değil merhem sunulmalı..”. Çünkü ortada vatandaştan yana sorun yok sadece yaşanan sıkıntılı yılların travması var.
Güneydoğu insanı geçmişi unutmaya dünden hazır ve gönüllü aslında.
“Güneydoğu’nun yüreği Kainat’ı kucaklayacak kadar sevgi dolu. Yeter ki bu kucaklamaya bir ışık yaksın Kainat...”
Hatırlayalım Polis Müdürü Gaffar Okkan’ı. Yıllardır ismi her anıldığında nurlar içinde uyusun cümlesi ortamdaki herkesin ağzından dökülüyor.
Diyarbakır bir Gaffar Okkan tanıdı! Onu öyle yaşadı, öyle sevdi, öyle benimsedi ve ardından öyle çok gözyaşı döktü ki o günden bu yana binlerce evladına verdiği isimle Gaffar Okkan’ı unutmadı, unutturmadı...