Gün gelirde... iç oğlanlar padişah olur.

Hırsızlar zengin,

Metresler eş,

Eşekler adam olur,

Odundan kapı,

Taştan saray olur.

Gün gelir,

Kezbanlar destan,

Onları destan yapanlar mestan olur.

Gün gelir hadsizlik özgüven,

Saygı yalan,

Sevgi dolan olur.

Gün gelir ki, çivisi çıkar dünyanın,

Buluşamayanlar hatip,

Şifa verenler tabip,

Yazamayanlar katip olur.

Öyle bir gün gelir ki,

Verenler alır,

Gidenler uslanır,

Dönenler yalvarır.

Merdiveni koşarak çıkanların, gün gelir ayağı takılır,

Sevgisini vermeyen, gün gelir kimsesiz kalır.

Aldatan da bir gün sadakat için, çalan bir gün adalet için,

Dönen bir gün şefkat işin yalvarır.

Piyon deyip geçme,

Gün gelir şah olur,

Şaha da fazla güvenme, gün gelir mat olur..

Öyle bir gün gelir ki, sen beklerken her şey kendiliğinden hallolur.

Diye yazmış Nilgün hanım.

Ne güzel sözler değil mi, etkilenmemek mümkün değil.

Hiç tanımıyorum, Nilgün hanımefendi, bir kitap yazmış, kitap şu an satışta ve kitabından bu satırları, seslendirmiş ve bir video çekmiş.

Instagram’a koymuş.

Video sayfasında 357 bin defa görüntülenmiş, sayısı bilemeyeceğim kadar kadın tarafından da repost edilmiş.

Bütün kadınlar, bu, “gün gelir” hesaplaşmasına bayılmışız.

Sosyal medyada kıyamet kopuyor.

Hepimiz, en az iki üç satırından, olamaz, tam da bu diye sesli haykırmışız.

Videoyu paylasan kadınlara bakıyorum, bu söylemlere bayılan, sözcükler yazan kadınlara bakıyorum, tanıdıklarım var, tanımadıklarım var.

Tanıdıklarıma gülümsüyorum, seni gidi palavracı diyorum,

Tanımadıklarımı düşünüyorum,

Kim bilir kaçınız, hatta bir çoğunuz, bu yazılanların çoğunu, besbeterini başka insanların, gözyaşına bakmadan harcadınız.

Kim bilir kaçınız iş yerinde arkadaşlarınızı şikayet ettiniz, işten attırdınız,

Kim bilir kaçınız başka insanların, sevdiklerini, kocalarını ellerinden aldınız.

Kim bilir kaçınız, ne başkalarına, ne başkalarının çocuklarına merhamet ettiniz.

Çok ama çok zengin bir arkadaşım, videoya bayılmış, altına sözcükler yazmış, aman ben bu videoyu gözden kaçırırsam endişesine düşmüş ve bana yollamış.

Yıllar önce ona, 4 çocuklu bir aile var, küçük çocuk bu yıl okula gidecek, okul ihtiyaçları var, önlük, ayakkabı, üst baş, kırtasiye almalıyız, okul masraflarını karşılamayız dediğim de, doğururken bana mı sordular demişti.

Azarlamıştı beni.

O videoyu bana yolladığında..

Ona ve bu videoyu paylaşan samimiyetsiz insanlara,

Ölüm nedeniniz, belki samimiyetsizlik olmaz bilirim ama,

Size de..

Gün gelir ..

Gün gelir..

Gün gelir..

Diyesim var.

Funda'ya takılanlar..

Tuba ve Mirgün.

Mustafa ve Emina,

Ozan ve Ebru,

Ve daha niceleri..

Hepsi iki çocuklu aileler.

Bir çırpıda boşanıverdiler.

Sevgi ve saygı içinde, arkadaş, dost olarak, bundan böyle çocuklarının anne ve babaları olarak kalacaklarını açıklayarak gidiverdiler.

Kendimi de düşündüm.

Ne zordur yol ayırımına gelmek.

Ne zordur, kokusuna alıştığın insanın kokusunu unutmak.

Koku deyip geçmeyin çok önemlidir.

Alışkanlıktır, sadakattir.

Her şeydir.

... MESAM

Yönetim kurulu başkanı, üyelerin seçimi için genel kurul toplanıyor.

Kurul toplantısının görüntüleri yansımış medyaya.

Utandım seyrederken.

Hepsi müzisyen, yaratıcı insanlar, insanların kalplerine iyi gelen insanlar.

İnsan baktıkça şaşırıyor, şaşırdıkça utanıyor.

Birbirlerine demedik laf bırakmıyorlar, kavga halinde toplantı yapıyorlar.

Usta müzisyen, yılların müzisyeni, saygın adam Cahit Berkay, seçimi kaybedenler "avuçlarını yaladılar" diyor.

Vay arkadaş diyorum.

Ülkenin en kıymetli müzisyeninin ağzından bu kelimeler çıkıyorsa, yanmışız, bitmişiz, kör kuyularda merdivensiz kalmışız..