'Yol ve park yaparak değil; güven vererek, yüreklere dokunarak, kaybetmekten korkacağı değerleri (aş-iş) kazandırarak, sportif-sanatsal-kültürel faaliyetler ile sağlıklı nesillere vesile olarak kazanırız geleceği ve kırgın kültürleri...'
20-23 Eylül 2019 tarihleri arasında Tunceli’de Türkiye Rafting Federasyonu Yönetim Kurulu toplantısı gerçekleşti. Toplantıya katılan yönetim kurulu üyeleri yıllık faaliyet programı olarak uluslararası şampiyonalara eksiksiz katılımın devam etmesini, Ege-Akdeniz-Karadeniz bölgelerinde rafting sporuna devam edilmesi, Doğu-Güneydoğu bölgelerimizde rafting sporunun geliştirilmesi, yeni alanların keşfedilmesi, keşfedilen alanlarda Türkiye Rafting Şampiyonalarının yapılması, antrenör-hakem-nehir rehberliği eğitimlerinin hızlıca gündeme alınıp ülkemizin çeşitli noktalarında kursların açılmasını, sporcu eğitim kamplarının açılarak sporcu yetiştirilmesine hız verilmesini gündemin baş köşesine koydu...
İlk faaliyet olarak ta 16-20 Ekim 2019 tarihleri arasında Bahçesaray/Çatak ilçelerinde Türkiye Rafting Şampiyonası’nın yapılmasını hızlıca karara bağladı. Bu arada Türkiye Rafting Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi ve Güneydoğu Sorumlusu olarak bundan sonra daha fazla sahada olacağımı da gururla belirtmek isterim... Sokakların en ücra köşesindeki yansımaları bile okumayı seven bendeniz laf aramızda ‘şahtım şahbaz oldum’...
Türkiye’nin ve bilhassa Güneydoğu’nun ihtiyacı olan bu! İki ve hatta üç nesli terör travmasına maruz kalan Türkiye’nin kaybedecek yeni nesilleri olmamalı. Bunu da sabırla ve samimiyetle dokunarak engellemeli... Misal Trabzon Ortahisar Belediye Başkanı, Ahmet Metin Genç ve Kültür-Sosyal İşler Ekibi bu konuda duayen oldu diyebilirim. Ortahisar Belediyesi’nin Güneydoğu illerinde gerçekleştirdiği samimi dokunuşlar bölge halkının gönlünde taht kurdu...
Dönelim genel tablomuza. Irak pek çok konuda olduğu gibi toplumsal işleyişte de önümüzdeki en etkili örnek. Bu sebepten sıklıkla Irak üzerinden örnekler vererek yazıyorum.
Irak, kültürel yelpazesi çok geniş bir ülke. Bu çeşitlilik yakın geçmişe kadar keyifli kaynaşmalara değil iç savaşlara sebep oldu!
Gençler yaşlarının gereği olan yoğun enerjisini sportif ve kültürel faaliyetlerde harcayamadığı için terörün ve savaşların figüranı oldu, kandırıldı, kaçırıldı!
Zorla ve cezalarla bunun önüne geçemeyen Irak, çözümü gençlerin ilgisini çeken çeşitli etkinliklerde buldu. Spora, sanata, kültürel çalışmalara yönlendirilen gençler enerjilerini ölümün emrine vermediler! Tam aksine ürettiler, güldüler, güldürdüler, zaferler kazandılar ve en önemlisi kaynaştılar.
Kabul edin veya etmeyin Güneydoğu’dan ülkeye yayılan bir travma var! Pek çok yöntem denense de bu travma onlarca yıldır aşılamadı. Bana sorarsanız her şeyi ve herkesi bir kenara bırakıp “daimi politikalarla” güven ve emek vereceğimiz gençlerle aşabiliriz bu travmayı. Okulu, işi, aşı, huzuru, geleceğe dair hayalleri ve umudu olmalı gençlerin...
Yaşı gereği ‘deli hallerini’ boşaltacak alanları olmalı gençlerin... Üç beş günlük değil, biz kardeşiz diyerek te değil, gelen amirlerin iyi ya da kötü ruh hallerinin inisiyatifine bırakılarak hiç değil!
Güneydoğu üzerinden ‘travma tedavisine’ başlamak istiyorsa Türkiye, daimi devlet politikaları ile yol almak zorunda.
Siyaset ve siyasetçiyle değil; sanatla, sporla, halayla, türküyle, kol kola giren gençlerle aşabiliriz bu travmayı ve çok daha fazlasını...