Yıllardır en önemli sorunlarımızdan gibi görünen; biraz para bulunca veya "baba parası yeme" yarışında olan bazı "gece kuşları"nın gündemi belirleyen sosyal yaşam aktiviteleri ve gece yaşamından yansıyanlar diye sosyal medya ve basınımızın gündeminin tepesinde olan bu önemli haber ve görüntülerdir.
Haksızlık etmeyelim, şu anki magazin dünyamızın olmazsa olmazlarıdır bu gece kuşları. Nereye gitseler oldukça kalabalık bir magazin ordusu onların peşindedir ve hatırı sayılır bir kovalamacadır gider. Yıllardır hep merak ederim; “bu memleket meselesi”nde kim, kimi, neden kovalar?
Magazin gazeteciliğinin en önemli haber konularından biridir, gece yaşamının nefes nefese takip edilmesi ve o görüntülerin haberlere ve hafta sonunda yayınlanan magazin programlarına yansımaları.
Hafta sonları bu programları izlerken pek de mutlu oluyorum. Haberlerin içeriklerinden değil, o haberlerin kurgulanması ve haberleri seslendirenlerin yaman vurgulamaları ve de esprili, yaygın konuşmalarıdır beni mutlu eden. Bayat esprilerin, özellikle de bozuk, abartılı ses tonlamaları ve haberi sunuş biçimleri o kadar komik ki, bir komedi programı izler gibi hissediyorum kendimi.
İşte o programlarda birileri, birlerini sürekli kovalar. Son zamanlarda sansasyonel içerikli haber ve görüntüler pek yansımaz oldu ekranlara ve magazin sayfalarına. Daha çok yoruma dayalı ve pembe eleştirilerin yer aldığı konular ekranlara yansır oldu. Şimdi “alan memnun satan memnun” gibi görünüyor.
Gecelerden yansıyan en önemli haberler; “gece kaçamakları”dır.
Ünlülerin bu “gece kaçamakları”ını yansıtan magazin haberlerini okurken, görüntülerini izlerken hayret ediyor, bir o kadar da katıla katıla gülüyorum. Hele o suçlu gibi magazincilerden kaçışları yok mu!
Bazen yaptıkları işin yanlışlığının ezikliğiyle apar topar oradan uzaklaşıyorlar, bazen ise; “özel yaşamımıza da bu kadar girilmezki” şikayeti arasında, zoraki bir kaç laf ediveriyorlar ve kısa süre sonra uzaklaşıyorlar.
Hep gündemde olan ise; “Özel yaşam”a müdahale...
Bunun neresi “özel yaşam” acaba?
Adama sormazlar mı; “ünlü oluncaya kadar gazeteci sanatçı ilişkilerinde geçirdiğiniz o “cicim ayları”nda, en ince ayrıntılarına kadar sergilediklerinizde “özel yaşamınız” yok muydu da, şimdi “özel yaşamınız”a müdahaleden bu kadar rahatsız oluyorsunuz. İşinize gelince güzel ama gelmeyince kötü değil mi?
Yapmanız gereken özel yaşamınızla ilgili sınırı çizmeniz ve bu standarda göre ilişkilerinizi düzenlemenizdir.
Eğer; topluma, toplumun gösterdiği sevgiye layık olacak kadar ünlü olduğunuzu düşünüyorsanız, sevenlerinizin sosyal yaşamınızı nasıl geçirdiğinizden haberdar olma haklarını hoşgörü ile karşılamanız gerekir.
Özel yaşamımız dediğiniz evinizde ne yaptığınızı bilmeleri gerekmiyor. Oraya müdahale edilmesinden rahatsız olabilirsiniz ama toplumun serbestçe dolaştığı kamuya açık alanlarda yaptıklarınızı, oradaki o özel dediğiniz yaşamınızı bilmelerinden daha doğal ne olabilir.
Bilinir ki; hakkınızda yayınlanan tüm magazin haberlerini en çok ve dayanılmaz ilgiyle takip edenler sizlersiniz. Bu haberlerin yapılmasında çoğu zaman aleni veya çaktırmadan katkılar sağlıyorsunuz.
Magazin gazetecilerinin, gazeteciliğin etik kuralları içinde sizinle ilgili haberleri yapmak en doğal haklarıdır.
Eğer topluma mal olduğunuza güveniyor ve sizi merak eden tutkun hayranlarınız olduğuna inanıyorsanız, oralarda görüntülenmeniz sizleri rahatsız etmemeli.
Unutmayın ki; magazin gündemini, genelde, bilerek ve planlayarak sizler yaratıyorsunuz.
Hala anlamış değilim; bir çok eğlence yeri ve restoran kapısında veya sokağında süregelen bu kovalamaca neden? Bırakın herkes işini rahatça yapsın, siz de özel yaşamınızı yaşayın.
Kaçmayın, kovalanmayın veya kovalamayın. Kaçmanızı, kovalanmanızı veya kovalamanızı gerektiren hiç bir şey yok. Sizler de çok iyi biliyorsunuz ki; o magazin program ve haberlerine yansıyanların bir çoğu baştan aşağıya kurgulanmış, sanal olaylar.