Giderek iyice karmaşıklaşan bir durum var futbolumuzda. Akla durgunluk veren bu bilinmezler şu andaki yaşananların yeterince analiz edilememesinin sonuçlarıdır.
Hiçbir altyapısı olmadan, birden bire “VAR” sisteminin uygulanmaya koyulması ve Sportoto Süper Ligimiz, Lefter Küçükadonyadis Sezonu’nun başalamasından beri yaşananlar. Ve olan oldu. Galatasaray, Fenerbahçe derbi karşılaşmasında olanlar oldu. Karşılaşmayı yöneten hakemin karşılaşma sonunda yaşanan olaylara hiç müdahale etmemesi, adeta sadece seyretmesi ve “VAR” hakemlerinin ortaklaşa ortaya çıkardığı sonuçlar ve sonrası yaşananlar.
Olayın TFF’ye yansıması, ardından iki üç aşamaya varan cezalar ve Galatasaray ile Federasyon arasında yaşanan gerilim.
Bitti mi tabii ki bitmedi.
“Bu gerilim aşamasında MHK Başkanı Yusuf Namoğlu’nun; Galatasaray’ın karşılaşma hakemleri için, “hakemliği bıraksınlar” eleştirisinden sonra, karşılaşma hakemlerini ismen hedef gösteren açıklaması, çok acele, zamansız ve de yanlış bir karardı. Ve bu yanlış kararla hakemler tam olarak ateşin içine atıldı” diye yazmıştım.
Yukarıda söylediklerimi; geçen hafta “Bir çuval inciri berbat etmek!” başlıklı bu köşedeki yazımda yazmış ve şöyle bir değerlendirme yapmıştım;
“Hep üzerinde durduğum iki konu vardı”.
“Bunlardan birincisi; ligler başladığından beri ve özellikle “VAR” sisteminin uygulanması üzerine dillendirilenlerin çok ötesinde, bu köşede birçok yazı yazdım. Maalesef ki; söylediklerimin birçoğu doğru çıktı. “VAR”ın uygulanmasında başa dert açacak uygulama ve değerlendirme hatalarının iyice kontroldan çıktığı ve artık bu sorunun mutlaka çözülmesi gerçeğiyle yüzyüze olmamız”.
“İkincisi ise; futbolumuzun hiç de iyi yönetilmediği ve en kötüsü bunu görmesi gerekenlerin hiç de farkında varmadıklarıydı. Böyle giderse daha ilk yarının bitmesine haftalar varken ve lig karşılaşmalarının zor dönemi gelmeden yaşananların sonuçları konusunda hala münferit ve de doğrulukları tartışılan cezalar dışında hiçbir etkin önlem alınmamasıydı”.
“Bu iki konuda nelerin göz ardı edildiğinin ve sonuçlarının ne olduğunu geçtiğimiz haftalarda yaşadıklarımızdan sonra çok net görebiliyoruz. Bu yaşananlar bir yeni dönemin başlangıcı gibiydi. Ortalık toz duman”.
Bu konunun finali daha da hazindi. Son olarak; MHK Başkanı’nın Derbi Karşılaşması hakemlerine uygulanan pasif görev açıklaması ortalığı iyice geren başka bir gelişmeydi. Bu açıklama zamansız ve olmaması gereken, neredeyse ilk olan bir açıklamaydı. Bu açıklama başka bir gelişmeye neden oldu. Kulüpler Birliği Vakfı’nın Galatasaray dışındaki on yedi üyesince ortaklaşa hazırladığı sölenen, MHK Başkanı’nın bu açıklamasına tepki veren bir bildiri yayınlandı ve bildiri, dışlanmış gibi görünen Galatasaray’ın bu kez KBV ile aralarında sorun yaşamasına neden oldu. Bu açıklama konusunda Kulüpler Birliği Vakfı’ndan bir iki üye farklı açıklamalar yapmış olsa da, o açıklama hala geçerli gibi.
Ve böylesine iç huzursuzlukların yaşandığı ortamda futbolumuzun halinin ne olduğunu siz düşünün.
Kendini dışlanmış gibi hisseden Galatasaray, böyle bir ortamda Şampiyonlar Ligi’nde kaderini belirleyecek bir maça çıktı ve neredeyse Avrupa Ligine veda eder duruma gelmişken Alman ekibi Schalke’ini desteğiyle Porto’ya mağlup olmasına ragmen grubunu üçüncü bitirerek Avrupa’ya tutunabildi.
Fenerbahçe’yi hiç sormayın. On beşinci haftada 14 puanla düşme hattında. Tabiri caizse neredeyse yoğun bakımda. Takımın başına getirilen Ersun Yanal ile çıkış yolu arayacak ve bu karmaşık durumda Avrupa kupasında gruptaki son maçına çıkacak.
Beşiktaş da da durum pek farklı değil. Avrupa Ligi’nde gruplara kalma çabasında son dönemeçte.
Bu arada oldukça iyi giden Başakşehir zirvede arayı açıyor. Yaşananların dışında arkasına bakmadan yoluna devam ediyor. En yakın rakibi ile aradaki puan farkı yedi oldu.
Futbolumuzda durum, bir çuval inciri berbat etmenin çok daha ötesinde.