Ne sezon ama.. Takımlar fena değil ancak; sporumuzun olmazsa olmazı şu meşhur "futbol dünyamız"ı yönetenler döküldükçe dökülüyor.
Sportoto Süper Ligi, İlhan Cavcav Sezonu’nda işler tam arapsaçına dönmüş durumda.
Geçtiğimiz haftaki yazımın bir yerinde şöyle bir cümle kullanmıştım; “Neredeyse son viraja girmek üzereyiz ve bazı hesapta olmayan işler (!) olmaya başladı çoktan”.
Bu arada hakkını yemeyelim bir iyi, bir kötü haftalara girdik ve neler olur bilemiyorum ama, bazı hak etmedikleri yerlerde olanlar artık ileri geri konuşmaya başladılar bile.
Onlar böyle konuşunca bundan cesaret alanlar da sahalarda elinden geleni yapmaya başladılar. Artık ayyuka çıkan söylentilerden net anlaşılmaya başlayanı ise; “bu canım futbolumuz” hiç bir dönemde bu kadar kötü yönetilmedi.
Kulüplerdeki yönetimler kötü, ağzı olan konuşmak için sıranın gelmesini beklemeden konuşuyor. TFF hep suskun. İşleri nasıl ve nereden yürütürler bilinmez ama adları var kendileri yoklar. Futbolumuzu yönetmek için ortalıklarda da görünmek gerekmiyor. Zaten kendi kendini yönetiyor.
Haksızlık etmeyelim, her ne şekilde olursa olsun, deplasmanda da oynasa; sahadaki futbolcularının kafalarına, o görünmeyen, ama bir futbolcusunun kafasına gelen ve alnından yaralayan o yasak maddelerden gelse de “neden az yaralandınız, atılanlar boşa gitti”nin bahane cezasını buluveriyorlar. Sağ olsunlar, Fenerbahçe’ye yine ucundan, kenarından hatırnaz bir ceza verirler. Son hafta maçlarından birinde “yayıncı kuruluşa soyunma odasında görüntü vermemesini” mevzuat gereği hatalı bulup 15 bin liracık hatır (!) cezası verebiliyorlar. Beşiktaş-Fenerbahçe maçında sahaya atılan o görünmez parçalardan hayali olarak alnı yarılan Fenerbahçeli futbolculara yapılan bu taşkınlığın Beşiktaş’a cezası ise 30 bin lira.
Bu hafta yaşananlarda en çok komiğime gideni; son haftalarda aklına geldikçe konuşan Şenol Güneş’in Trabzonspor karşılaşması için Trabzon’a gittiğinde onu protesto edenlerle ilgili söylediği sözdü. Protestolar sonrasında Şenol Güneş; “Bunlar Trabzonlu, Beşiktaşlı olamazlar. Olsa olsa onlar ya Fenerbahçelidir ya da birilerinin gönderdikleridir”
Son Beşiktaş karşılaşmasında; direkt kımızı kart görerek sahadan atılan, atıldı ama sahadan çıkarılması için neredeyse emniyet kuvvetlerinde yardım istenme durumunda kalınan ve sahada gladyatör gibi birilerini kovalayan Quaresma’nın yaptıklarını yumuşak sitemle; “tabii onun da yaptığı yanlış” diyerek geçiştirebilen Şenol Güneş’in Trabzon’da yaşadıklarından sonra böyle bir laf etmesine şaşırmamak lazım.
Beşiktaş-Fenerbahçe Kupa maçında Volkan ve Alper de kırmızı kart gördü. Fenerbahçe hocası bu kırmızı kartları öyle yumuşak davranışla geçiştirmedi ve belki de ağır ceza ve kadro dışı işlemine tabi tutacak. Bu arada; bazen, “benim futbolcularım bunları yapmaz” diyerek konuşmaktan geri kalmayan Beşiktaş Başkanı ise, Quaresma olayında suskun.
Yazıyı yazdığım sırada gelen haberlere göre Quaresma, o karşılaşmada yaptıklarından dolayı beş maç ceza almış. Ve kulağımıza gelenlere göre; Beşiktaş kulübü bu cezayı indirmek için yoğun çaba içinde.
Umarım o karşılaşmada olanlar, bazı futbolcuları daha da cesaretlendirip; kırmızı kartla ihraç edilse bile sahadan çıkmamakta direnip, sahada futbolcu kovalama modasına dönüşmez.
Bu arada, tüm bunlar olurken hakem nerede mi idi, uzaktaydı ve kim kime vuracak veya Quaresma’nın kovalaması ne zaman bitip, sahadan çıkacak, onu beklemekteydi.
Unutmadan bir dip not; saldıracak adam arayan, bir ara Mehmet Ekici’yi de yumruk sallayan Quaresma’yı sakinleştirmeye çalışanların başında da Fenerbahçe kalecisi Volkan geliyordu. Sakinleştirmek için harcadığı çabayı ikinci sarıdan atılmama yolunda gösterseydi çok daha iyi olurdu ya.
Bu sıralarda hep dillendirilen bir iddia var! “Futbolumuzu yönetenlerin tekmili Beşiktaşlı” olduğu. Ben bunu dillendirenlerin yalancısıyım.
Offf, hakemlerimizi yazacaktım ama bugünlük yerimiz bitti. Artık gelecek sefere.