İki yılda bir Paris Otomobil Fuarı ile dönüşümlü olarak gerçekleştirilen Frankfurt Otomobil Fuarı'nın 67'ncisi kapılarını biraz sönük açtı.
İki yılda bir Paris Otomobil Fuarı ile dönüşümlü olarak gerçekleştirilen Frankfurt Otomobil Fuarı’nın 67’ncisi kapılarını biraz sönük açtı. 12 önemli markanın katılmadığı fuar Alman markalarının üstünlüğü ile sükse yaptı. Aslında Frankfurt otomotiv sektörünün en önemli fuarıdır. Ancak bu sene, geçmiş fuarlara oranla hayli sönük diyebiliriz. Elektrikli otomobillerin ağırlıkta olduğu fuarda Hibrit otomobiller de önemli yer tuttu. Türkiye’den de marka ve yönetici bazında katılım eskisi gibi yüksek değildi. Aynı şekilde Türk otomotiv gazetecilerinin de geçen yıllara oranla daha sınırlı ölçülerde kalması dikkatlerden kaçmadı. Otomotiv sektörünü gazetecileri, genellikle fuara katılan markaların davetiyle fuara gelirler. Bu yıl da öyle oldu. Renault Mais ve Dacia Türkiye markaları dünya tanıtımlarını paylaşmak üzere, içinde YeniBirlik’in de olduğu günlük 8 gazetenin, gazeteci grubunu ağırladı. Fuarda çok iddialı modelleriyle adeta şov yapan Alman markası Mercedes ise, Türkiye’den biri günlük gazete olmak üzere; karışık bir gazeteci topluluğunu davet etmişti. Daha önce bu köşede ehliyetsiz Ertuğrul Özkök’ü “test sürüşüne” davet ettiği için davet tercihinden dolayı eleştirdiğim Mercedes Benz Türkiye, bu kez de davet ettiği gazeteci tercihleriyle, otomotiv gazetecilerinin, özellikle de dergici meslektaşların arasında en çok konuşulan konuların başında geldi. Türkiye’nin en önemli otomobil dergileri arasında bulunan Top Gear, Otohaber, Autocar, EVO, CAR, gibi dergileri davet kadrosuna almayan Mercedes Benz yöneticileri eleştirilerin hedefi oldu. Tabi bu eleştirilerden yıllardır “Mercedes Benz’in iletişiminde faydası mı-zararı mı var” sorusu sorulan ve otomotiv gazetecileriyle “iletişimi” tartışılan PR Ajansı da nasibini aldı. Seçimlerin PR ajansının “ahbap-çavuş ilişkileriyle” yönlendirildiği, marka yöneticilerinin de buna “hayır diyemediği” konuşuldu. Bu anlamda da geçmiş dönemde bu tür davetlerde “adil olmasıyla” tanınan Mercedes Benz Türkiye iletişim ekibinin pek de sağlıklı hareket edemediği konuşulan konuların başında geliyordu. Tabi bunun için Mercedes Benz Türk CEO’su Süer Sülün’ün ve Pazarlama Direktörü Şükrü Bekdikhan’ın önce konu hakkında “sağlıklı bilgileri” alıp Mercedes Benz’e yakışmayan bu iletişim söylemlerini açıklığa kavuşturması ve bilgi sahibi olması gerekiyor. Almanya’da büyük şov yapan Mercedes’in, Türkiye’den de daha etkin bir dergici grubunu ağırlamasının beklenmesi çok doğal. Tabi sonuçta söz konusu “davet” olduğu için tüm tasarruf Mercedes Benz’e ait. Ben sadece yıllarını bu işe vermiş bir otomotiv gazetecisi olarak objektif bir şekilde sektör içindeki tartışmaları bu köşede gündeme getiriyorum. Daha sağlıklı bir yol alınması adına.