Güzel ve Şanssız Ülkemizde; çalışanların hak, ödev ve sorumluluklarını düzenleyen 4857 sayılı İş Kanunu işveren ve işgören arasındaki görevden alma, işten çıkarma hususlarını da düzenlemiştir.
Güzel ve Şanssız Ülkemizde; çalışanların hak, ödev ve sorumluluklarını düzenleyen 4857 sayılı İş Kanunu işveren ve işgören arasındaki görevden alma, işten çıkarma hususlarını da düzenlemiştir.
Futbol Kulüplerimizde ve Milli Takım’da yaşanan tek taraflı veya karşılıklı fesih durumlarında ne yapılacağı-eğer sözleşmede aksine bir durum yoksa- İş Kanunu hükümleri çerçevesinde bağıtlanır.
Yabancı teknik direktörler için bu konu daha kolay çözümlenmektedir. Yabancılar için UEFA-FIFA’da hak arama imkânı olduğu için sözleşme süresinin bitiminden önce gerçekleşen işten çıkarmalarda sözleşmeden doğan bütün edimler kuruşu kuruşuna tahsil edilebilmektedir. Oysa yerli hocalarda bu imkân her zaman kısıtlıdır. Aynı piyasada emek arzı sunan teknik direktörler “paragöz” yaftası yememek için tazminatsız olarak işten çıkartılmayı sineye çekebilmektedirler.
Son birkaç ayda yaşanan iki örnek olay üzerinden bu konuyu değerlendirmek mümkündür. TFF ile Fatih TERİM arasındaki Milli Takım Teknik Direktörlüğü ve Türkiye Futbol Direktörlüğü görevlerini içeren sözleşmenin bitmesine iki yıla yakın bir süre olmasına rağmen, futboldaki başarısız sonuçları kamufle etmek için “Kebabçı Kavgası”nı bahane ederek Hoca’yı istifaya zorlaması ve bir oldu-bitti ile koskoca Emparatoré’yi kapı dışarı edivermesiyle son bulan Milli Kriz, diğeri ise Ersun YANAL’ın başarısız sonuçların ardından Trabzonspor’dan gönderilmesine yol açan mini kriz.
Fatih Hoca’nın sözleşmesinde bulunan 4.1 Milyon €uro’luk tazminat maddesini yok sayan Federasyon, Hoca’yı “süründürme” yoluna giderek konunun İş Mahkemesinde halledilmesinden başka bir çıkış bırakmamış durumda. Fatih Hoca için tam “aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık” durumu. Bir tarafta gıcır gıcır milyon €urolar, diğer tarafta Kamu ile mahkemelik duruma düşüp Devlet’i mahkemeye vermiş birisi olarak “karizmayı çizdirmek”le karşı karşıya şanlı Emparatoré. Çok acıklı bir durum.
Buna benzer bir ayrılış İtalya’yı fethettiği sıralarda AC MILAN’la da yaşanmıştı ama hem “Sevgili Silvio” (BERLUSCONI) hem de Adriano GALLIANI, üçün-beşin hesabını yapmayacak kadar tok gözlüydüler. Son kuruşuna kadar tazminatı hesabına yatırdılar Fatih Hoca’nın ama bir şartla; sözleşme süresi sonuna kadar başka takım çalıştırmaması kaydıyla.
Ersun YANAL’ın durumu da ilginç bir seyirle sonlandı. Şenol GÜNEŞ Stadı’nda önce Alanya’ya 3-0 galipken 4-3 yenildiler ardından da Akhisar’a 6-1 yenilerek dibe vurdular. Trabzonspor ile Ersun Hoca arasındaki bu üçüncü evlilik en kısa süreli olanıydı. Menajerlerin en büyük ekmek kapısı olan Trabzonspor’da yönetim ve transfer yanlışlarının faturasını ödemek, gelecek birkaç sezonu çöpe atmak ve “Feda” sezonlarına sabretmekle geçecek anlaşılan.
Ersun Hoca’nın sözleşmesinde yer alan 1 Milyon €uro’luk tazminatı almadan imza atmayacağı anlaşılınca, 250 Bin €uro’dan kapı açan Yönetim hayal kırıklığına uğradı. Keşke Hoca tazminatının tamamını alsa ama bu sezon başka takım çalıştıramasaydı.
Belki de en adaletlisi budur. Böyle bir yol, genel uygulama olarak yürürlükte olsa kimse kimseye gönül koymaz, kırılmaz ve konu kolaylıkla hallolur. TFF, talimatlarda bulunan “bir sezonda iki takım” çalıştırabilmesine dair hükmü “tek takım çalıştırabilir” olarak düzeltirse daha hakkaniyetli bir çözüm olur. Hem takımlar Teknik Direktörle anlaşırken daha seçici ve dikkatli olur, hem de hocalar sözleşmelerinde yer alan rakamları tahsil ederek sıkıntı yaşamaz, futbol yorumculuğu, gazetecilik gibi geçici işlerde çalışmazlar.
İyi hafta sonları ve yarın oynanacak (GS-FB) Asya-Avrupa Derbysi’nde güzel bir futbol diliyorum.