Altılı masanın "ortak politikalar mutabakat metnini" okuyorum, birkaç tartışılır ifade dışında yine orijinal bir şey yok.

Bundan beş yıl önce Muharrem İnce “endüstri 4.0” derken, Cumhurbaşkanı Erdoğan millet kıraathanelerinde çayla kekin bedava verileceğini vaat ediyordu. Kazanan Erdoğan oldu. Çünkü verdiği vaadin bir gerçekliği vardı, uçmuyordu. Türkiye toplumunu anlamayanlar açısından bu durum çok şey anlatıyordu.

O günden bugüne muhalefet adına değişen bir şey yok. Kaldıkları yerde patinaj yapıyorlar. Altılı masanın “ortak politikalar mutabakat metnini” okuyorum, birkaç tartışılır ifade dışında yine orijinal bir şey yok. Vaatlerin çoğunluğu “eskiden var olan” şeylere odaklı. Eskinin aynısını getireceklerini söylüyorlar. Eskinin yeniyle değişimine oy veren ve tercihini Erdoğan’dan yana kullanan bir seçmen açısından bunun kabul görme imkânı ne derece olur?

KILIÇDAROĞLU’NA TEPKİ İNCE’Yİ POPÜLER KILIYOR

Evet, Muharrem İnce o dönem CHP’yi yüzde 30 sınırının üzerine taşımıştı ama popülaritesi seçim gecesi sona erdi. Şimdi yine popüler bir rüzgar estiriyor. Seçim gecesi kendi seçmenleri tarafından silinen bir adayın tekrardan gündemde olması bana ilginç geliyor. Bunun AK Parti ve Erdoğan’la da ilgisi yok. Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu’nun karşısında bir alternatif olarak durduğu için popüler. Hatta her iddiasına girerim, İnce Kılıçdaroğlu’nu destekleyecek olursa şu an alacağı oydan daha az bir oy gidecek Kılıçdaroğlu’na. Çünkü ondan kaçıp İnce’ye oy veriyorlar zaten.

DENENMİŞİ VAAT ETMENİN HANDİKAPI

Muhalefet cephesinde yaşanan ekonomik kriz ve deprem nedeniyle hiçbir şey yapmadan seçmenin Kılıçdaroğlu’na kendiliğinden oy vereceğine dair bir yanılgı var. Bunun için de somut bir vaatte bulunmaya da gerek görmüyorlar. Nasılsa “ekonomi kötü, halkın başka tercihi yok, bize gelecek” diye düşünüyorlar. Evinizi beğenmeseniz dahi hiçbir zaman mevcut evinizden daha büyük ama özelliklerini bilmediğiniz bir eve çıkmazsınız. Seçmen psikolojisi açısından da yazılı olmayan bu kural hiçbir zaman değişmez. Uçmadan, somut projeler görmek ister.

“Ortak politikalar mutabakat metninde” yazdığı gibi çözümü eski anlayış ve uygulamalarda aramanın ters tepen bir tarafı var. Neticede mevcut evinden ayrılıp siteye çıkan bir insanı tekrardan eski evine getiremezsiniz. O insan sitenin nasıl geliştirilebileceğiyle ilgileniyordur artık. Vaat seçmeni eski evine taşımaksa bunun denenmiş bir yöntem olduğunu bilmeyen var mı?

HDP yerine Yeşil Sol Parti

Milletvekilliği seçimlerine HDP’nin Yeşil Sol Parti üzerinden gireceği neredeyse kesinleşti. Buna ek olarak araştırmalarım ve siyaset kulislerinden aldığım bilgilere göre de HDP, Kemal Kılıçdaroğlu’na desteğini açıklayacak ve aday çıkarmayacak.

HDP’nin Yeşil Sol Parti üzerinden seçimlere girmesinin sebebi kapatma davasına ilişkin savunmasını 11 Nisan’da verecek olması. Çünkü partilerin milletvekilleri listeleri 9 Nisan’da YSK’ya veriliyor. Anayasa Mahkemesi’nin HDP’nin hazine yardımı hesabına tedbiren bloke konulmasını kaldıran kararının ardından partinin seçimler öncesi kapatılacağına düşünmesem de HDP bu riski göze almak istemiyor belli ki.

Seçimlere girme hakkı kazanan partiler açıklandığında Yeşil Sol Parti’nin adı dikkat çekmişti. Anlaşılan HDP’nin yedek partisi olarak bu parti üzerinde karar kılındı. Ki Yeşil Sol Parti de logosunu HDP’ninkine benzer şekilde kısa süre önce değiştirmişti.

Yeşiller, Avrupa siyasetinde son zamanlarda adı duyulan bir oluşum oldu. Yeşil Sol Parti’nin de tercih edilmesinin altında bu popülaritenin ve uluslararası camianın desteğini almak yatıyor diye düşünüyorum. Bu “kamufle” dünya basınından propaganda desteği alır ama Türk seçmen açısından aynı etkiyi yaratır mı göreceğiz.